27 Şubat 2013 Çarşamba

Zoraki Düşes-Sally MacKenzie

 Zoraki Düşes-Sally MacKenzie

Diğer historical romanlara göre oldukça farklı bir dük vardı karşımızda..Başlarda bir türlü kitap ilerlemedi..Belki de benden kaynaklanıyordu ..Bazen kitap okurken bulunduğunuz  ruh durumunuz etkileyebiliyor..

Yedi kitaplık bir seri olduğunu öğrendim okurken..İlginç geldi ve serinin ikinci kitabını da okumak istiyorum yazar hakkında karar verebilmek için..

The Naked Duke Goodreads puanı 5/3,68 benim puanım 5/3 bu romanda bana hep bir şeyler eksik gibi geldi..Roman Sarah Hamilton'un uzun bir yolculuk ile Amerika'dan İngiltere'ye LOndra'ya babasının vasiyeti üzerine gelmesi ile başlıyor..Amacı Westbrook Kontu olan amcasının yanına gitmek onun yanında kalmaktır..Fakat kendini çok yorgun hissetmektedir amacı biraz dinlenerek ertesi gün amcasının yanına gitmektir..Odasına girer ve uyur uyandığında ise kendisini bir erkeğin yanında uyurken bulur..Bu rastlantı veya oyun sonucunda Papaz lakaplı Alvoord Dükü James Ranyon'un kollarında bulur kendini üstüne üstlük ikisi de giyinik değildir..O sırada da odalarına davetsiz misafirler gelir ve ikisinin geceyi birlikte geçirdiklerini duymayan kalmaz..İngiltere geleneklerine göre Sarah'ın itibari mahvolmuştur..

James ise bu genç kıza inanılmaz çekim duymuş önce fahişe sandığı bu genç kızın Westbrook Kontunun yeğeni olduğunu öğrendikten sonra da evlenmeleri gerektiğini düşünür..Sarah için ise aralarında bir şey olmadığına göre böyle bir şey söz konusu değildir..

James'in birde tüm varlığı ve ünvanında gözü olan kötü bir kuzeni vardır..Onun evlenmesini ve varise sahip olmasını kesinlikler istemeyen hasta ruhlu ve sapık ilişkileri olan bir adamdır..Romanın başından sonuna kadar yapmadığı kötülül ve entrika kalmaz..

Gözünü kırpmadan insan öldürebilecek kadar kötü bir kişi olan Richard Ranyon elinden geleni ardına koymaz..
Konu fena değildi ama aşkı pek hissedemediğim gibi biraz duragan buldum romanı hani kapağı için almıştım bu romanı..Daha iyi olabilirdi..Okumak isteyenler keyifli okumalar dilerim...



Naked Nobility Serisi 

1. The Naked Duke (2005) Zoraki Düşes
2. The Naked Marquis (2006)
3. The Naked Earl (2007)
4. The Naked Gentleman (2008)
5. The Naked Baron (2009)
6. The Naked Viscount (2010)
7. The Naked King (2011)



24 Şubat 2013 Pazar

Aşk Sığınağı-Nora Roberts





Muhteşem..Aşk,Macera,Polisiye harmanlı bir film seyretmiş kadar içerisine alıverdi beni..Başlarda biraz durağan gibi gelse de ki karizmatik Ryan Boldari ve ailesi işin içine girince akıp gitti kitap..Çeviri basım harika idi..O ne anlatım gücü..Nora Roberts'in kadın kahramanlarını biraz problemli bulsam da çok beğendim..

Romandaki kadın kahramanımız Dr.Miranda Jones sanat alanında bir uzman bu aileden geliyor.Babası bir arkeleog annesi sanat tarihi uzmanı..Ağabeyi Andrew ile bir sanat enstitüsünü yönetiyor..İkili ilişkilerde başarısız..Takdir edilmemiş..Hikayeyi okurken bu kızcağız nasılda bir ruh hastası olmadığına çok şaşırdım..Çünkü etrafı görülmeyen buzlarla ile örülü..Tek sıcak şey ağabeyi Andrew ile olan ilişkileri..Birbirlerine .çok düşkünler..Ama Andrew'da eşinden yeni boşanmış..Alkol problemi var kendi sorunları ile savaş halinde..
Andrew'in Eski sevgilisi Annie ile dost anlamında görüşüyor oda alkolik eşinden yeni boşanmış.İlk deneyimleri birbirleri ile olmuş..Ama sonra Annie hamile kalımış bunu Andrew'e söyledikten sonra bebeğini düşürmüş..İlişkileri bitmiş dostluk kalmış..İkisi de başka şeyi kurcalamamış ve yarım kalmış...
Miranda Jones'a Maine'deki ev büyük annesinden kalmıştır..Ne annesi ne babası yaklaşık 25 yıldır bir arada yaşamamaktadır..İki tarafta kendi hayatını yaşamakta..Bir anlamda cilalı Jones soyadı ve itibar için bir araya gelinen dışarıdan mükemmel içeriden hiç bir şeyi olamayan bir aileye sahip..Her şey kopuk kopuk yapay..Bu aileyi hiç sevemedim..sevilecek gibi değil ki..

Bu genç kadın annesi Elizabeth tarafından aniden Floransa'ya bir dizi test yapması için çağrılır..Bu eser bir heykeldir..Kara Leydi ismindeki heykel efsane  Ronesans zamanı sanatçısı   Mchel Angelo tarafından yapıldığından şüphelenilmektedir..Ama gidişini evin önünde uğradığı saldırı yüzünden geciktirmek zorunda kalsada oraya gidip testleri yapar..Orjinal olduğunu söyler..Fakat daha sonra çok trajik şekilde görevinden alınıp Maine'e annesi Elizabeth tarafından geri gönderilir..Çünkü bu heykel orjinal değil sahtedir..Araştırmayı tamamlanması beklenmez bile..Bu olay ile mesleğindeki itibar ve saygınlık tehlikeye girer..Başında olduğu kurumun adını tehlikeye atmak ile suçlanarak korkunç bir kaosun içinde bulur kendini..

Vee gelelim kazrizmatik Erkek kahramanımıza Ryan Boldarı yarı İtalyan yarı İrlandalı ..Kalabalık ve sevgi dolu bir aileden geliyor..Bu günlere gelmek için epeyce bir hayatın feleğinden geçmiş..Boldari Sanat Galerisi  sahibi..Ama bu görünüşte..Ryan Boldari’nin bir sürü sanat galerisi var ama esas uzmanlık alanı biraz sıra dışı; tam bir profesyonel hırsız… Miranda'nın karşısına sanat galerisi kimliği ile çıkıyor..Amacı başka..Emekli olacak son bir büyük iş yapmak..Bunu da onların sanat galerisinden çalmayı planladığı bir bronz heykel ile yapmayı planlıyor..Miranda'dan ne kadar etkilenirse etkilensin işinden planlarından şaşmayacak kadar profesyonel..Andrew'in güvenlikteki zaaf açıklarından faydalanarak o heykeli çalıyor..Fakat çok kötü bir şey oluyor..Heykel sahte çıkıyor..O da hesap sormak için Miranda'nın karşısına sıradışı şekilde çıkarak yapıyor bunu..

Sonunda bu olayları birlikte araştırmaya karar veriyorlar...Kendilerini  bir anda cinayet ve olaylar zincirinin içinde buluyorlar..Kara Leydi'nin sahte çıkma olayı yüzünden zorunlu izin olamn Miranda ile yolları Floransa'ya kadar düşüyor..Bu cinayeti kimin kimlerin yaptığını bulmak zorundalar..Miranda İtibarı Ryan ise son işinde yarım kalan emeklilik işi için...Fakat aralarında oluşan müthiş çekim onları bir ilişkiye yönlendirir..Miranda şimdiye kadar ikili ilişkilerde başarısız olmuş uzun süreli bir ilişkiye girememiş bir genç kadın..O buna Jones laneti diyor..Ryan içinde durum farklı değildir...Aralarındaki çekime ne kadar karşı koyamazsa da zamanı geldiğinde çekip gidecek gücü bulmak ona gittikçe zor gelmeye başlamıştır...İkiside birbirlerine bağlanırken olası ayrılık zamanı için daha çok endişelenseler de onları bu durumdan uzak tutan  mevcut katilin acımasızlığı ve kimliğini bulmanın aciliyetidir..

Kurgu bakımından oldukça güçlü bir hikaye idi..Çok heyecanla okudum..Katilin kimliğini son sayfalara kadar acaba bumu diyerek okudum..Tavsiye ederim..Polisiye,gerilim ve aşk ile harmanlanmış bu kitabı okuyun...

22 Şubat 2013 Cuma

Bir Çapkına Vuruldum.Sabrina Jeffries

Orjinal adı Never Seduce a Scoundre
Yazar     :  Sabrina Jeffries
Goodreads Puanı : 5/3,92



Orjinal adı Never Seduce a Scoundrel olan kitabın puanı 5/3,92 Benim puanım 5/4 açıkça söylemek gerekirse bu kadar sevebileceğimi hiç düşünmemiştim..Şu anda yayınevinin devam eden Hellions of Halstead Hall serisinden daha güzel gibi geldi bana..
Bu seriyi devam edip bitirseydi daha iyidi bana göre..Kitap çok akıcıydı hiç sıkılmadan okudum diyebilirim..Varis Leydileri yetiştiren bir okulun maceralarını anlatan bir seri idi.
Yedi kitaplık bir serinin ilk hikayesinde asil bir genç kız olan Lady Amelia Plum ve Amerikalı Binbaşı Lucas Winter'in hikayesi idi..
Amelia'nın zengin servetinde sosyetedeki çok erkeğin gözü vardı ona göre servet avcısı bu erkeklerin ona hayallerini kurduğu maceraları yaşatacak kadar egzotik ve cesur değildiler..
Fakat katıldığı davetlerin birinde çok sıra dışı şekilde tanıştığı Binbaşı Lucas Winter'in sakladığı sırlarını hatta İngiltere'ye neden geldiğini neyin peşinde olduğunu öğrenir..Öğrendği bilgiler içinde bu adamın gizli görev ile gelmiş olmasıdır..Peşinde olduğu iki kişiden biriside üvey annesidir..Onun neden Dolly'nin peşinde olduğunu öğrenmek için ilişkisini sürdürmeye ve aptal kızı oynamaya karar verir...
Lıcas İçin de durum farklı değildir.O da dolandırıcılıktan araştırdığı kişinin üvey kızından bir şeyler öğrenmeye kararlıdır..Şu an Londra dışında Amelia'nın babası ve üvey annesini beklerken Amelia'dan bir şeyler öğrenmenin peşindedir..Bu yüzden birbirleri ile görüşmeye devam ederlerken yakınlaşmaları da kaçınılmazdır..Hem de yakacak cinsinden...Birbirlerini kandırmaya uğraşırken Amelia'nı fütursuzluğu Lucas'ı şaşkına çevirirken kendilerini birbeilerinin kollarında bulmalarıda kaçınılmazdır..
Fakat unuttukları bir şey vardır..Servet avcısı eş adaylarından savaş gazisi Lord Pomeroy'un Amelia'nın peşini bırakmamakta olan ısrarıdır..O kadar ileri götürki işi..Lucas'a da peşlerinden Gretna Green'e kadar onları takip etmek düşer....
Bu olay her şeyi değiştirecektir...Çok severek okudum ve okurken çok eğlendim..Bazen kahkahalarımı tutamadım..Çok başarılı bir kitaptı..Bu serinin devamını okumak nasip olur umarım..


School For Heiresses
1. Never Seduce a Scoundrel (2006) Bir Çapkına Vuruldum
2. Only a Duke Will Do (2006)
3. The School for Heiresses (2006) (with Renee Bernard, Liz Carlyle and Julia London)
4. Beware a Scot's Revenge (2007)
5. Let Sleeping Rogues Lie (2008)
5. Don't Bargain with the Devil (2009)
6. Snowy Night with a Stranger (2008) (with Jane Feather and Julia London)
7. Wed Him Before You Bed Him (2009)



21 Şubat 2013 Perşembe

Kapıldım Sana - Katharine Ashe

Kapıldım Sana - Katharine Ashe

Orjinal Adı Swept Away By A Kiss olan Kapıldım Sana Goodreads Puanı 5/3,62 Benim puanım 5/4 Katharina Ashe İlk defa okuduğum bir yazar biraz kaopuklukları olduğunu hissetsem de beğenerek okudum..
Orjinal ve değişik bir hikayesi vardı.Bu tip denizde geçen maceralara bayılıyorum aslında hikayeyi beğenmemdeki etkende bu oldu..

Fakat hikaye ilerledikçe hikayenin erkek karakterine sinir oldum.Kızı terk edip durması dönüp gelmesi bana biraz tuhaf geldi..Hikayenin sonunu çok da beğenmedim yazar sanki birden kesti sonunu..Birden bitiriverdi...Aslında yazar hikayeyi çok güzel yakalamıştı biraz daha iyi işleyebilseydi çok güzel macera ve romantik hikaye çıkabilirdi..Bu kadar kusurları olsa da severek okudum yine de..
Hikaye bir gemide başlıyor Valerie Monroe iki yıldır sürgün hayatı sürdüğü Amerika'dan İngiltere'ye dönmeye karar vermiştir..Geçmişte yaptığı düşüncesizce hareketler yüzünden adı lekelenmiş KOnt olan babası da onu sürgüne göndermiştir.Bindiği gemide Vikont Steven Ashford ile karşılaşır tabii ki onun Vikont olduğunu bilmemektedir.Çünkü Steven Cizvit Papaz kılığında kendisini Etienne olarak tanıtır..İkili ilk karşılaşmalarından itibaren aralaronda müthiş bir çekim oluşmuştur..Demir gibi bir iradeye sahip olan Etienne insan ticareti yapan suçluların peşindedir ve kimliğini gizlemektedir..Şimdiye kadar da bu işi çok başarılı şekilde sürdürmüştür..Fakat gemi ele geçirilir ikili aynı odada kalmaya mecbur bırakılır.Gemiyi gaspeden korsan Braine'nin amacı bem Etienne'ye ders verip onun iradesini kırmak hem de Valerie'yi yatağa atmaksa da burada asıl tehlikede olan Valerie'dir..Amaç onları bir yatağa atıp yakılaşmalarını sağladıktan sonra Valerie^'den faydalanmaktır..Etienne ne kadar demir gibi iradeye sahip olsada sonunda o da bir erkektir bu durum onu çok zorlar..

Çünkü şimdiye kadar Valerie'den etkilendiği kadar hiç bir kadından etkilenmemiştir..Büyük babasının ona söylediği kehanetin doğru çıkmasından korkmaktadır..Annesi tarafıdan kızılderili Etienne'nin dedesi büyük aşkla bağlanacağı kadını tarif etmiştir..İsmini bile söylemesine rağmen Etienne bunu görmemezliğe çalışır kendisini hep Valerie'den geri çekmekte başarılı da olsa bazı durumlarda onun etkisine kapılmaktan kendini alamaz..

Valerie içinde durum farklı değildir..Şimdiye kadar ismi çıkmış bile olsa hiç bir erkeğin kendsine bu kadar yaklaşmasına müsaade etmemiştir..Sonunda Etienne gemiyi Valerie'nin hayatı pahasına ona yardım etmesi ile gemiyi geri alır..Ve yolları ayrılır..Ayrılırken Etienne ona bir Fransızca İncil verir..

Ve beş ay sonrasına gidilir..Valerie vatanına dönmüş ağabeyinin yanında kalmaya başlamıştır..Ağabeyi ve en samimi arkadaşı,sırdaşı  evlenmiştir..Valerie sosyeteye dahil olmuştur.  Son derece de gözdedir.Ama o Etienne'yi unutamamakta onu çok  özlemektedir..Cizvit Papazımız Etienne  yani Vikont Steven Asfhord'da kendisinin gelmesine gerek olmadığı halde yarım kalmış bir görev için İngiltere^ye yıllar sonra geri döner..İkiside bir davette karşılaşırlar...Valerie için şok olan ise aylardır papaz olduğunu sandığı adamın Vikont olması kendisine olan kayıtsız tavırlarıdır..Bu genç kadını çok yaralrsa da bu işin içinde bit yeniği olduğunu tahmin ettiği için olayı kendi yöntemleri ile araştırmaya ve Steven ile deyim yerinde savaşmaya başlar..

Konu olarak oldukça güzel bir hikaye idi..Yazar biraz daha özenli anlatım,kurgu sağlayabilseydi muhteşem bir hikaye olacaktı..Yinede okurken zevk ile okudum..Üç kitaplık bir seri olduğunu öğrendiğim bu seriyi okumak istiyorum..Umarım yayın evi bu seriyi fazla zaman geçmeden yayınlar..Kusurlarına rağmen yazarın anlatımını kalemini sevdim..

Rogues of the Sea
1. Swept Away By a Kiss (2010) Kapıldım Sana
2. Captured By a Rogue Lord (2011)
3. In the Arms of a Marquis (2011)







20 Şubat 2013 Çarşamba

Karşı Konulmaz Aşk-Jenny Brown

Orjinal adı Lord Lightning olan Karşı Konulmaz Aşk'ın Goodreads puanı 5/3,36  Benim puanım 5/3,5 
Beğenerek okuduğum bir kitaptı.Konusu oldukça da değişikti..Ama kitap istediğim gibi akmadı okurken ..
Okurken de sıkılmadım ..
Aile içi hesaplaşmanın ortasına düşen evde kalmış bir astrolog kızın hikayesi idi bu..Haytını yıldızlara bakıp gelecekten haber vermeye çalışan bir genç kızdı Eliza Farrell ..Babası borçlarından dolayı hapiste idi..Babasının başı dertten hiç kurtulmazdı ki..Ya kumardan yada borçtan..O gün çok acil olarak 20 Paunda ihtiyacı vardı..Babasının hapisten kurtulması için ..
O gün işe o amaç için başlamıştır..Fakat işler umduğu gibi gitmememektedir..
Çünkü O gün Şimşeklerin Efendisinin metresi merak edip ona gelecekten haber alması başvurması ile başlar olay..Ondan istediği aslında imkansızdır  nevi şarlatanlık yapmasını beklemektedir...Yıldızına baktığı bu genç adam ile bu aktrist kadının geleceğini görememektedir..Bir de bu adamın çok güzel kalbi olduğunu görmüşsede bu yorumu onun para kazanmasına yeterli olmayacaktır..İki sevgilinin de tartışarak ayrılmasına neden olacaktır..
Tam da ümit kestiği paradan bu genç adamdan umulmadık bir teklif alır..Onun iki hafta metresi olacaktır..Parasını alacaktır..
Babasını hapisten kurtarmak ve astroloji kitaplarını da babasının gazabından kurtarmak için Eliza Lord Edward Hartwood'un teklifini mecburen kabul eder..Ama gerçek metresi olmayacaktır..
Ve tam da kargasanın içine düşer..Hen Edward hem de Edwardın annesi Lady Hartwood'un iktidar savaşının içine düşer..Çünkü Edward'ın teklifinde şartlarda ona düşen mirası alabilmesi için Metresi ile birlikte 15 gün annesinin evinde kalması şarttır..Fakat ana oğul 15 yıldır görüşmemektedir..Aralarındaki savaş o kadar yıla rağmen hız kesmemiştir..Büyük ağabeyinim ölümünde aile işleri ile ilgilenmemesinden dolayı annesi Edward'ı suçlamaktadır..Edwrd ise annesine ne yaptısa doğduğu andan itibaren kendini sevdirememiş olması ona davranışlarının düşmanca olması nedeni ile onun gerçek annesi olmamasından bile şüphe etmekte..Onu kızdırmak ve üzmek için her türlü ahlaksızlığı da göz önünde yaşamaktadır..Aslında o kalan mirasa da hiç ihtiyacı da yoktur..Fakat annesine yıllardır duyduğu hınç ve öfke yüzünden ona acı çektirmek istemektedir..Bunu yapmak içinde herkesi kullanmaya niyeti vardır öyle ki babasının metresini bile o eve çağıracak kadar ileriye gider...

İşte bu şartlar altında geçirelecek bir on beş gün hiç de kolay değildir..Bir de Edward ile Eliza arasında oluşan olağanüstü çekim de işin cabasıdır..Kitabı okurken astroloji hakkında epeyce de bilgiler verdi yazar..Dönemin kadına ve suçlulara bakış açısı oldukça ilginçti..
Hiç bir şey dışından görüldüğü gibi değildir..Çok soğuk ahlaksız zannettiğiniz kişinin olağanüstü sevme kabiliyeti olabilir...
O soğuk ve kalpsiz görünen adamın içinden çıkan sevgi müthişti..Bunu ona yapanda evde kalmış çilli kızımız Eliza idi..
Değişik bir hikaye idi..Bir denemenizi öneririm...


Astrology Serisi.
1. Lord Lightning (2010) Karşı Konulmaz Aşk 
2. Star Crossed Seduction (2011)
3. Perilous Pleasures (2012)


18 Şubat 2013 Pazartesi

Hırçın Sevgilim - Nicola Cornik

Hırçın Sevgilim-Nicola Cornick

Nicola Cornick'in Hırçın Sevgilim The Brides Of Fortune serisinin üçüncü kitabı Goodreads puanı 5/3,57 idi benim puanım 5/4 güzel bir roman idi..Bu yazarı herkes sevmiyor biliyorum ama benim okumaktan zevk aldığım bir yazar yinede..Bu üçüncü kitap ile seri bitmiş bulunuyor fakat iki kitap daha görünüyorsa da onların yan kahramanlara ait olduğunu öğrendim...

Bu macerada Dam vergisini işleme koyan Fortune's Folly'nin ileri gelenlerinden Sir Monty ve Tom kız kardeşi Elizabeth Scarlett'in hikayesi idi.Bu hikayeyi severek okudum.Diğer roman kadın kahramanlarından biraz daha hırçın gözü pek fettan bir kahramandı..Biraz da şımarık..Ama sevdiği erkek için yapamayacağı şey yoktu öyle ki tam da evliliğin arifesinde onu kaçırıp evlilikten vazgeçirmeye uğraşacak hatta kaçırmaya göze alacak kadar da cesurdu da..

Nat Waterhouse  Elizabeth ile dokuz yıldır arkadaştı ona çok değer verirdi ama bu sefer ona göre fazla ileri gitmişti..Gerçekleşmek üzere olan evliliğnden vazgeçmesini istiyordu ona göre makul bir evlilik olacaktı sıkıntılarından kurtulacak karşılığında Kontluk  unvanını evlenmek üzere olduğu Flora Mİnchin'e verecekti..Adil bir alışverişti ona göre..Ama Lızzie bu sefer gerçekten ileri gitmişti.onu hapsedip evlenmekten vazgeçirmek tam bir şımarıklık idi..
İşte tam da bu sahnede ateşle barut yanyana olmaz sözü yerine geliyor bu ateşli tartışmadan beklenmedik bir yakınlaşma doğuyor. Lizzie onu bilerek hatta oynayarak kontrolünü yitirmesine umulmadık bir yakınlaşma içine girmelerine yol açıyor..
Onu başka bir kadınla evlenme düşüncesi bunu ona yaptırtmış ona umutsuzca aşık olduğunu fark etmiştir..
Şimdi Nat büyük bir şok içerisinde Flora ile ertesi günün gerçekleşecek muhtemel evliliğin olamayacağını Lizzie ile evlenmesi gerektiğini düşünmekte ve şok içindedir..Ama sonuçta Lizzie'de zengindir maddi sorunları onunla evlenerek de çözebileceğini  evliliklerini renkli de olabileceğini düşünmektedir..Sonuçta Nat pratik bir adamdır..Fakat Lizzie ise Nat'ın kendini sevmediğini ve korkunç bir hata yaptığını anlamış evliliğinin aşksız olma durumunu kabul edemeyeceğinden ondan kaçmaya karar verir..
Fakat gelişen olaylar sonucunda üvey ağabeylerinden öldürülmesi geride kalan ağabeyinin acımasızca evlenmemesi için namusunu iyice lekelemeye kalkmasına kıl payı Nat tarafından kurtarılır onunla evlenmeyi kabul eder..Ama değişen bir şey yine yoktur.Aralarında ki tutku Lizzie için yeterli değildir..O eski arkadaşlıklarını ,aralarındaki paylaştıkları sımsıcacık dostluğu aramaktadır..Fakat evlilikleri gerçekten bazı yönlerden renkli idi..Özellikle Lizzie'nin Nat'e kızdığı zamanlarda verdiği tepkiler her erkeğin kaldırabileceği kadar da masum değildi...
Bu arada arkadaşları Laura ve Alice ise onçok değer vardiğini  sevdiğini ama kendisinin fark etmediğinde ısrarlı idiler..Evet ilk iki kitaptaki  Laura bu bölümde hamile Alice ise Miles ile yeni evlenmiş balayı aylarındalardı..Lizzi'nin üvey ağabeyi tarafından  hamile bırakılıp kenara atılan Lydia 'da doğum için gün sayıyordu..
Güzel bir hikaye idi..Çeviri ve kapağı oldukça iyi idi..Kapak orjinaldi tabii ki..Yayınevi bu seriyi aynı çevirmen ile çevirtmesi oldukça iyi bence..Esra Doyuk bence oldukça başarılı bir çevirmen..

Değişik bir tat alıyorum Nicola Cornick'ten diğer historical yazarlarına göre daha az romantik ama daha gerçekçi yazıyor bence..Okuyacak arkadaşlara şimdiden keyifli okumalar dilerim...


17 Şubat 2013 Pazar

Sensiz Olmaz Susan Elizabeth Philips

Sensiz Olmaz // Susan Elizabeth Philips.

Orjinal adı Nobody's Baby But Mine olan Sensiz Olmaz'ın Goodreads puanı 5/4,05 benim puanım 5/5 

SEP,SEP bu nasıl bir kalem gücüdür..Eskiden söylüyordum yine de aynı fikirdeyim...İyi bir çeviri ile Susan Elizabeth Philips ne yazarsa yazsın okurum..Yazdığı hikayeyi kurgularken yazar oya gibi işliyor o kesin..O ne mizah gücü ne romantizm hele o diyaloglar..Sanki seri ilerledikçe daha da iyi yazıyor yazarımız..Kesinlikle bu hikayenin benim böylesine etkileyebileceğini düşünmemiştim..Hikayenin sonundaki aile birliğini yansıtan sahnede çok duygulandım..
Bu yazarı kesinlikle okumalısınız bence..Ve Pegasus Yayınları lütfen bu serinin arasını fazla açmayın..Fazla ara vermeyin seri okumak bize işkence değil zevk vermeli..

Çeviri bence muhteşemdi kitap akıyordu sayfaları nasıl çevirdiğimi anlamadım bile..Bir önceki kitap da yan karakterlerin hikayesi de vardı bu hikayedeki yan karakterler de ayrı bir tat kattı romana..Bu hikayedeki yan karakterler erkek kahramanımız Cal Bonner'in annesi ve babası idi..

Çocuk yaşta birbirleri ile evlenen bu çiftin hikayesi de çok çarpıcı idi. Cal'ın annesinin kocasına destek olmak için okulun önünde kurabiye satması çok etkileyici idi..Özellikle yanonda arkadaşları ile karşılaştığı kocasının onu arkadaşlarına tanıştırmadığı sahne de içim parçalandı..İşte bu yüzden yıllar geçtikçe sorunları içine gömen bu güçlü kadın kocasına karşı içine kapanmıştı ve yıllar geçtikçe biriken damlalar gibi o da dayanamadığı bir noktaya gelerek kocasını terk edip annesinin yanına taşınıyordu..Ne yapacağını bilemeyen Jim Bonner karısını geri istiyordu..Çaresizdi..Gelini ve torununu kaybettikten sonra bile kendisini böyle çaresiz hissetmemişti..

Ve Kadın kahramanımız bir fizik profesörü ikili ilişkilerde güzel olsa da pek başarılı değil.Daha önce beş senelik bir ilişki yaşamış ama bu ilişki bittiğinde de çok üzülmemiş bir kadın..Ama her nedense yaşlandığını düşünüyordu..Çocuk sahibi olmak istiyordu ama bir erkek yani koca istemiyordu hayatında.Ama sperm bankasından da ihtiyacını karşılamak istemiyordu.Çünkü oraya örnek verenlerin çoğu üniversite öğrencisi gençlerdi onun da IQ'su çok yüksekti..Çocupunun ucube olmasından korkuyordu..Aptal bir erkek bulmalıydı..Tam da bunları düşünürken kapı komşusu imdadına yetişti.. Jodie Pulanski onun tek merakı vardı Stars takımındaki futbolcuları tavlamak istediği Kevin Tucker'dı onu istiyordu..Böylece doğum günü gelen Cal Bonner'e hediye vermek isteyen arkadaşları onun sevgilisinden ayrıldıktan sonra uzun zamandır hiç bir kadın ile ilişkiye girmediğini biliyorlardı..O yüzden ona Klas ama basit olmayan bir kadın bulmak istiyorlardı..Jodie'nin aklına birden Jane gelir ve anlaşma yapar Kevin Tucker karşılığında O da Cal'a Jane'i ayarlayacaktır..

Jane'i bu konuda ikna eder ve planlar yapılır..

Ve Fizik Profesörü Jane Darlington Profesyonel futbolcu Cal Bonner'e pembe kurdela ile hediye edilir...Veee sahne başlarrrr..Olaylar çığrından çıkar...Jane'in oyunları ile yaşanan ilişki sayesinde Jane hamile kalmayı başarır ama Cal'ı rahatsız eden bir şeyler vardır..Her nedense bu sarışın kadın aklından çıkmıyor ve olayın gelişmesinden onu huylandıran bir şeyler olmuştur..Ve aptal yerine de konmak hiç hoşuna gitmemiştir..Bu hediyeyi ayarlayan Jodie'yi sıkıştırrarak her şeyi öğrenir ve çok sinirlenir...
Bundan sonra Jane ve Cal arasında aylar sürecek bir savaş başlar..İkisininde vaz geçmek gibi bir niyeti yoktur..Cal bir yandan kendi sorunu ile ilgilenirken bir yandan da takım içinde Kevin Tucker ile arasındaki savaşa , anne ve babası arasındaki problemlerle de ilgilenmek zorundadır..
Ne diyebilirim bence SEP (Susan Elizabeth Philips) tam bir kurgu sihirbazı..Romantik komedi film ve romanlarından hoşlanıyorsanız..Bu yazar tam size göre bence..SEP'i okumanadan romantik kitap okumayı seviyorum demeyin..Beğenmezsenizde sıkılmayacaksınız..Tavsiyemdir..







16 Şubat 2013 Cumartesi

Seninle Bir Gece-Sophie Jordan

Seninle Bir Gece - Sophie Jordan

Müthiş bir hikayedi..Ne diyebilirim ki Sophie Jordan mükemmel yazıyor.Belki kurgu basit gelebilir ama o duygu yoğunluğunu ve betimlemeleri o kadar güzel veriyor ki yazar gözünüzün önünde o sahneyi çok kolay canlandırabiliyorsunuz..Özellikle çeviri bence harika idi çünkü kitabı elime alıp bırakamadım..Kitabın nasıl bittiğini anlayamadım bile..

Lady Jane Guthrie hanımı olduğu evin kocası öldükten sonra çocuğu olmadığı için hizmetçisi konumuna düşmüştür..Kocası ile mutlu evliliği olmayan Jane kocasını kendi yatağında hizmetçi ile yakaladıktan sonra evliliği formaliteye dönmüşse de onun başka kadından çocuğu olması yüzünden kendini kısır olarak görmektedir.. Kocasının ilk karısından olan oğluna kalan mirası yönetmek  o reşit olasıya kadar kayın biraderi  Desmond tarafından yönetilmektedir Jane onun çocuklarına dadılık etmekte eltisinin ve şımarık çocuklarınız kaprislerine katlanmaktadır....Bu arada Desmond uzun zamandır Jane'nin peşindedir..Onu elde etmekten hiç vazgeçmemiştir..

Tüm bu olanlardan bunalan Jane bir gecelik özgürlük için maskeli baloya gizlice katılmaya karar verir..Orada kendi olmadan sınırsızca eğlenmeyi deneyecektir..Onu destekleyen arkadaşları ile birlikte gider ve orada 16 yaşından beri aşık olduğu erkek  St.Claire Kontu Seith Rutledge ile karşılaşır.Seith ile çok iyi arkadaş olan Jane umutsuzca ona aşık olmuş aşkını kalbine gömmüştür..Çünkü Seith ablası Madeline'ya aşıktır..Ama Madeline bir kontun o zamanlar ikinci oğlu olan  Seith ile evlenmek yerine yaşlı bir Dük ile evlenmeyi tercih etmiştir..Bir de kız kardeşinin kaza ile kör olması bu olaydan kendini sorumlu tutan Seith yurt dışına savaşa gider.Babasının ölüm haberini alsada hemen dönmez ..Fakat döndüğünde ağabeyinin de öldüğünü öğrenen Seith hiç istemediği unvanın kendine kaldığını öğrenir..Bundan böyle kör olan kız kardeşi Julianne ile birlikte yaşayan Seith'in amacı varis edinmek ve kardeşine başına bir şey gelirse bakması için tekrar evlenmektir..

İşte yıllar sonra Jane ile bu şartlarda karşılaşırlar ama yüzünde maske olan Jane'i tanıyamaz..Jane ise sevmekten hiç vazgeçemediği ilk aşkını karşısında gördükten sonra ondan kaçsada olaylar ikisinin yollarını kesiştirir.Seith onun kim olduğunu bilmeden Jane'e tutulur..Normal kimliği ile de yolları Seith ile kesişen Jane ondan  kaçmaya çalışssada bunda pek başarılı olamaz..Ve başka bir gece tekrar dışarı kaçar sahte kimliği ile onunla umulmadık derecede yakınlaşır..Bu yakınlaşma onun sandığı gibi tek seferlik olmaktan öte olacak kendini umulmadık olaylar zincirinde bulacaktır..
İkisi de geçmiş ile birbiriyle hesaplaşırken gelgitleri duygu karmaşaları ve olaylar ile birbirlerinin kollarına daha da savrulacaktır.. 
Biraz kül kedisi masalı tadı vardı bu romanda.Çok keyif alarak okudum..Okuyacak olan arkadaşlarıma keyifli okumalar dilerim...

Aşka Yelden Açanlar-Brenda Joyce


Orjinal Adı A Lady At Last Olan Aşka Yelken Açanların Goodreads puanı 5/4,04 Benim 5/5 Kitabı okurken ayaklarım yerden kesildi.Bu kadin harika yazıyor. Aska Yelken Açanlar tam da ismine uygun bir konusu olan bir roman idi 

De Warren erkeklerinin en kücük ele avucu sıgmaz oglu Cliff De Warren'in hikayesi idi..
Jamaika adalarından Korsan kızı Amanda Carre Cliff'in hayatına fırtına gibi girdi. Girdigi andan itibaren ikilinin arasindakı olaylar hızını hiç yitirmeden devam etti.

Amanda Cliff'in hayatına giren diger kadınlara benzemiyordu. Egitimsiz ve cok genç kurt denizci icin cok deneyimsizdi. Ama çok cesaretli ve kural tanımaz bir genç kızdı..

Eski donanmacı subayı olan babasının tek kızı idi.Babasından başka kimsesi yoktu..Annesini hiç bilmiyordu..Aslında asil bir kadın olan annesinin terk ettiği gayrimeşru bir çocuk idi..Babası gerçeği ondan üzülmemesi için saklamıştı..Ama gel gelelim işler planlandığı gibi gitmez bir suçtan mahkum olmuştur ve asılmak üzeredir..

Babasının asılmasını önlemek icın Koloninin valisine giden Amanda orada Cliff De Warren ile karşılaşır..Önceleri ufak bir kız sandığı Amanda'nın bir genç kız olduğunu farketmek ondan etkilenmek Cliff gibi howarda için alışılmış şey değildi..Ama genç kızın yapmak üzere olduğu şeyi önlese de kızın geleceği yine de şüpheli idi..

Amanda'nın babasının asıldığı sahne çok dokunaklı idi.Cliff eski dostuna kızını korutup kollayacağına söz vermişti..Plan basitti Amanda'yı İngiltere'de yaşayan annesinin yanına götürecek ona teslim edecekti..Ama plnlar tutmaz Amanda ile birlikte yaptıkları yolculuk güzel olduğu kadar tehlikeli idi ..Çünkü aralarındaki  cekim gittikçe artarak devam ederken arkadasi olan Carre'ye onu koruyacagına dair söz vermesi isin rengini degistiriyordu..

 Birlikte fırtınalara bile göğüs gerdiler korsan kızı olan bu vahşi genç kız için gemicilik çocuk oyuncağı idi..Ama İngiltere'deki sosyeteye ve annesinin karşısına çıkmak için tabii ki yeterli değildi..

Yazarin kalemi müthis idi. Hikayenin anlatimı,cevirisini cok begendim kitap akıyordu.De Warren erkeklerinin sevdikleri zaman neler yapabileceği ünlü inatları ve amansızlıkları Cliff'tede vardı..Bazı sahneleri bana Judith Mcnaught'un Sonsuza Kadar kitabını anımsattı..Amanda'yı evlendirmek için liste halinde hazırlanan taliplar Cliff'in bunu beğenmemesi ve taliplarden deli gibi kıskanması aklıma Jason'ı getirdi ister istemez..

 Pegasus Yayinlarina cok tesekkürler bu kadar basarılı bir ceviri ile bize kitabi sundugu icin. 
Son zamanlardaki en basarili historical romanlarından idi. Yazari hala okumadısaniz cok sey kaciriyorsunuz.

Kitap da gelecek hikayenin kahramanlarıda Rex De Warren ile Karizmatik Tyrell De Warren'in eski nisanlisi Blance Carrinton arasinda olacak gibi. 
Umarım o hikayeyi arası fazla acilmadan okuruz. 
Okuyacak olanlara simdiden keyifli okumalar. 


13 Şubat 2013 Çarşamba

Nehrin Sonu - Nora Roberts


Nehrin Sonu - Nora Roberts.

Orjinal adı River's End olan Nehrin Sonu'nun Goodreads puanı 5/3,80 Benim puanım 5/5

Bu kitabı herkesin okumasını istiyorum..Yıllar önce Kelebek yayınlarından çıkmış ilk Nora Roberts Kitabı Nehrin Sonu..Her şey var bu hikayede aşk,cinayet,hırs,ihtiras ve aile ilişkileri içinde harmanlanmış muhteşem bir hikaye..
Romanda çok ünlü film yıldızı olan annesinin  annesinin hayalet  tarafından öldürülüşünü gören dört yaşındaki bir kız çocuğunun olayın etkilerinin hayatını nasılda etkilediğini görmek beni çok derinden etkiledi..Cinayet zanlısı olarak babası baş şüphelidir..Aynı gece hem annesi hem babasından olan bu küçük kız olayın tek tanığıdır...Bu tip bir olayı normal bir insan bile üstünden atamazken küçük kız  Olivia için hayat hiç de kolay olmayacaktı..
Ve Noah o gece Olivia'yı saklandığı yerden çıkaran Frank Brady'nin oğlu idi..Polis çocuğu idi bu olay babasını çok etkilemişti..O da televizyonda gördüğü dört yaşında gazetecilerin karşısında kulaklarını tıkayıp korkan o ufacık kızı hiç unutamayacaktı..
Olay olduktan sonra babasını annesini hiç göremeyen Olivia büyük annesi ve büyük babasının korunaklı yuvasında izole olmuş bir şekilde yaşamaya başlasa da olayın etkilerinden kurtulması kolay değildi..
Geçen yıllar içinde yolları Noah ile yolları kesişen Olivia'nın ilk aşkı NOah'tı kalbini kıran da o olur..Yıllar geçse başka hayatlara savrulsalar da birbirlerini hiç unutamayan bu iki genç insanın yollarını kesiştiren Olivia'nın babası Sam Banner olur..Aradan yirmi yıl geçmiştir..Noah gerçek cinayetleri araştırıp yazan bir yazar olmuştur..Sam onu arayarak cinayeti yazmasını ister ölmek üzeredir son arzusu hapiste değil dışarıda ölmektir..Kızını o yıllar içinde hiç görmemiştir..Noah'da yıllar sonra OLivia ile tekrar görüşmek ve araştırma arzusu ile bu teklifi kabul eder..Ama işi hiç kolay değildir...
Yıllar önce Olivia ile arasında olan olay yüzünden bu işe biraz çekinerek de baksa onu tekrar görmek onu çok da heyecanlandırmaktadır..Babası artık emekli olmuştur bu olay ile ilgili kitap yazmasına pek de olumlu bakmamamktadır..Ona göre herkes yeterince acı çekmiştir...

Baştan sona kadar kitabı merak içinde katil kim diye okudum..Katili baştan tahmin ettim sandım ama yazar beni tam anlamı ile ters köşeye yatırdı..Ve çok etkileyici bir final...Her şey film gibiydi sanki film seyrediyordum..Bu kitabın tekrar basımını yapılamaması çok büyük bir eksiklik...Bence bu kitabı herkes okuyabilmeli..Tavsiye ederim..


11 Şubat 2013 Pazartesi

Bataklıkta Gece Yarısı-Nora Roberts


Bataklıkta Gece Yarısı-Nora Roberts.

Orjinal adı Midnight Bayou olan Bataklıkta Gece Yarısı Goodrads puanı 5/3,92 Benim puanım 5/5 daha fazla puan olsaydı onuda verirdim.Müthiş bir kurgu müthiş bir duygu sağanağı vardı bu romanda..Reankarnasyon ile ilgili harika bir romandı..Daha önceden Anya Seton'un Yeşil Karanlık isimli romanını okumuştum Reankarnasyon ile ilgili  ve çok da beğenmiştim..
Bataklıkta Gece Yarısı'da en az onun kadar güzel hatta daha alıcıydı diyebilirim..
Romanın erkek karakterine vuruldum diyebilirim kafasına koyduğunu yapan çok kararlı bir erkek..Evlilik Arifesinden evliliğine haftalar kala vazgçmiş ve mesleğinide bırakarak kendine bambaşka bir yol çizmiş bir genç adam..
Kadın Kahramanımız ise erkeklere dizginlerini kesinlikle vermeyen hayatının yönetimin çok genç yaşlarda eline almış çok güçlü bir karakter..Angeline Simon,en sevdiği kiş tarafından küçük yaşta iken kalbi kırılması da böyle olmasına neden olmuş..Erkekleri seviyor ama kendi kuralları ile..

Declan hayatını kökten değiştirmeye karar verdiğinde New Orleans'ta könhe ve çok eski Manet Malikanesini satın alır..O malikaneyi kendi elleri ile restorasyon işine girişir..Angelina ile de komşu olur..



Fakat malikaneyi daha önceden satın alanlar malikanedeki meydana gelen garip olaylar yüzünden yerleşmeden ellerinden çıkarmışlardır..Tadilat işlerine başladıktan sonra garip olaylar meydana gelmeye başlamıştır..Araştırmalarında bu malikanenin sahiplerinin garip şekilde öldüğünü ve kardeşlerden birisinin karısının garip şekilde kaybolduğunu öğrenir..Komşusu Angelina ile de  arasında çok kuvvetli bir çekim oluşmuştur..Aralarındaki oluşan duygusal bağ gün geçtikçe kuvvetlenir..Declan bu ilişkiyi daha da ileri taşımak istese de Angelina'nın buna pek niyeti de yoktur..
Malikanede devam restorasyon sırasında ikisi de birlikte iken malikanenin eski günlerine ait sahneleri görmeye başlamışlardır...Bu da araştırmayı daha da derinleştirmelerine sebep olur..

Çok güzel müthiş bir hikaye idi..Çeviri edit kusursuz idi diyebilirim..Romanı elimden bırakamadım...Tavsiye ederim...


3 Şubat 2013 Pazar

Alacakaranlık-Nora Roberts


Alacakaranlık..Nora Roberts..

 MacGregors  klanının tarihçesi idi bu kitap muhteşemdi..MacGregors serisinin 6. Kitabı idi..Orjinal Adı: Rebellion Goodreads Puanı 5/3,82Benim puanım 5/5..

Nora Roberts'in kaleminden ilk defa bir historical roman okudum..Kitap su gibi akıyordu desem hani abartmış olmam kesinlikle..Kitabı elimden bırakamadım..Çevirisi bence mükemmel idi..Çünkü kitap akıyor idi..

Yıl 1745 Yer İskoçya ünlü isyan hareketinin başlangıcı..İskoçlar tahta Stuart Hanedanında Charles'i getirmek için isyan ederler..İşte roman tam bu atmosferde Kuzey İskoçya'da geçiyor..
Romandaki kadın karakter  Serena(Rena) MacGregor
Erkek Karakter ise yarı İskoçyalı Lord Ashburn-Brigham Langston hikayeleri müthiş idi.Brigham Cold MacGregor ile geldiği bu topraklarda bu isyanın mimarlarından olacaktı..Gregor ailesinin büyük kızı ile karşılaştığında ise neye uğradığını şaşırdı Serena'nın İngilizleri sevmemesinin nedenini anlayamıyordu aralarındaki çekişme ise bitmek bilmediği gibi çekimi de gün geçtikçe artırıyordu..Romandaki aile sıcaklığını yazar o kadar güzel işlemiş ki sanki ailenin bir ferdi gibi hissediyorsunuz kendinizi..

İkilinin arasındaki aşk ve tutku,dönemi yazar o kadar güzel anlatmış ki hayran oldum..MacGregor ailesinin sırrı vardı bir de annelerinin sırrı..Serena'nın İngilizlere olan nefretinin en büyük sebebi idi bu sır..Serena'nın inadı Brigham'ın kararlılığı karşısında fazla dayanamadı sonunda..Güzel bir historical roman idi..MacGregorların atalarının hikayesini severek okudum..Bence Nora Roberts daha fazla historical yazmalı idi..Tavsiye ederim..

Hulya YILMAZ

2 Şubat 2013 Cumartesi

Kane ve Abel Jeffrey Archer


Kane ve Abel Jeffrey Archer..

Romanın Goodreds puanı 5/4,19 Benim puanım 5/5 bir şahaser idi...Keşke böyle romanları daha sık okuyabilsek..

Romanı bitirdiğimda aklıma gelen ilk şu oldu..Şimdiki yazarların yakaladığı bir konuyu nasıl da uzatarak yazdığı 15-16 kitaplık seriler yaptığı...Bu hikayeden en az 10 kitaplık bir seri çıkardı hiç abartmıyorum.Normal puntoluk bir kitap olsaydı sayfa sayısı 700-800'i bulabilecek bir kitap idi..Hikayede öyle..Başladığımdan bitimine kadar bitmesin diye yavaş yavaş hani şöyle sindire sindire okudum ama ne yazık ki bitti...Devam kitabı Miras'ıda almıştım..Onu sonra okuyacağım..Şunu belirtmeliyim ki Kane ve Abel kitabını okumayan çok şey kaçırır..

Romandaki iki çocuk Kane ve Abel aynı gün aynı saatte biri Polonya diğeri Amerika'da dünya da doğdu..İkisinin de yetiştiriliş tarzları ve aile yapıları apayrı idi..
Wladek Koskiewicz diğer adı ile Abel Rosnovski Polonya'lı bir Baronun gayri meşru oğlu idi.William Lowell Kane isi Boston'lu bir bankerin tek oğlu..Wiiliam babasının yerini alması için gerektiği şekilde yetiştirildi..Hayatı öyle çok kolayda olmazsa da Abel'e göre daha iyi ortamda geçti..Ama Abel Rosnovski'nin hayatı tam bir dramdı..Hayatta kazandığı her şeyi tırnakları ile kazıyarak elde etmişti..Çok çalışmıştı.İkilinin yolları Amerika'da içki yasağı zamanında kesişti..Garson olarak çalışırken şans bir anda yüzüne güldü ve büyük bir otele müdür oldu..Ama Amerikan Tarihindeki 1929 yılındaki ünlü ekonomik kriz ikiliyi o zaman karşı karşıya getirdi..Kane ne yaptısa Abel'in oteline maddi desteği banka yönetim kurulunda sağlayamadı...Abel bunun faturasını Kane'e kesti ve kini hiç bitmedi yıllarca sürdü diyebilirm ki ikilinin ömrünün sonuna kadar da bitmedi..

Değişik zamanlarda hep karşı karşıya geldiler..Birbirleri ile rekabet ettiler..Abel'in gözü hırstan dönmüştü..O ünlü borsa krizinde kendisine el altından destekleyenin William Lowell Kane olduğunu çok uzun seneler sonra öğrenecekti..
Gün geldi ikisinin de çocukları oldu..William hayatının aşkı Kate ile evlendi.Sevdiği tek ve taptığı tek kadındı Kate .Abel'in aşk ile işi yoktu tek aşkı kızı  Florentyna idi..Yıllar önce ana vatanında ölen kız kardeşinin adını vermişti ona..Ama o çok sevdiği kızı dünyada başka erkek kalmamış gibi William'ın oğlu Richard Kane'e aşık olur..İki genc aileleri tarafından aforoz edilmeyi göze alırlar..İşleri hiç kolay değildir..

Evet bu hikayeden kitaplar ile dolu müthiş bir seri çıkabilirdi..Ama yazar iki kitap ile yetinmiş..Dolu dolu bir roman..Elinize alıp bırakamıyorsunuz..Aşk,hırs,kin,entrika,vefa her şey var bu yazarın romanlarında..
internetten yaptığım araştımalar sonucunda bu kitabın aynı isimle 1985 yılında dizisi de çekilmiş..Bizim televizyonlarda oynamadı diye hatırlıyorum..Keşke sayredebilseydim..Ama kitabı okuyabildiğim için kendimi çok şanslı addediyorum..Tavsiye ederim..Muhakkak alıp okumalısınız:))
http://www.youtube.com/watch?v=ije_GmaMsZE