29 Aralık 2011 Perşembe

Çocuk da Yaparım Kariyer de..Vefa Enver..


Çocuk da Yaparım Kariyer de..Vefa Enver..

Yazarın daha önce internette yayınlanan ekitaplarını okumuştum ve çok beğenmiştim..

Çocuk da Yaparım Kariyer de romanının büyük bir zevk ile okudum..Kimi zaman şaşkınlık,üzüntü,kahkaha ile harmanlanmış sıcak sempatik bir hikaye idi.. Otuzlu yaşlarda ki Üç genç kızın iş özel hayatlarındaki med -cezirleri yazar sımsıcak aktarmıştı bize..
Aslı,Ahu,Sibel birbirinden farklı üç genç kız üçünün de sevgilisi sevgililerinden beklentileri kariyerleri ile ilgili sıkıntılarını çok esprili bir şekilde anlatmıştı yazar..
Aslı içlerinde en duygusalı iSibel en çapkını,Ahu en hesaplı ve detaycı olanı üçününde korkuları ümitleri hayalkırıklıkları..Bazen kahkahalarımı tutamadım bazen onlar gibi üzüldüm..
Aslı ne yapsa sevgilisi Metin ile ilişkisini oturtamaması,Sibelin devamlı elde edemediği bir erkeklere karşı olan ilgisi deyim yerinde isie ona tam da uygun olmayan sahiplenici Barana takılması,Ahu'nun ise üç yıldır birlikte olduğu Can ile olan ilişkisinde devamlı kariyerini ve başka şeyleri önde tutması.gelgitleri çok etkileyici idi..Ben bu genç kadınların hikayesini çok sevdim tavsiye ederim..

27 Aralık 2011 Salı

Aşk Kölesi-Sherrilyn Kenyon


Trakyalı Kyrain'dan Sonra Makedonyali Julian'ın macerasınida okudum. Julian daha duygusal idi. Kyrian'in macerasi daha hareketli daha aksiyon dolu idi. Aşk Kölesinde aski tam anlami ile hissettiriyordu. Hikayeyi çok begendim. Kenyon favori yazarimdi bu degişmedi iyice pekisti. ..

Yazar iki yaralı kalbi  çok manidar bir şekilde birleştirmesi..Harika idi..
Yazarın ilk okuduğum Trakyalı Kyrain'in hikayesinden daha sıcak buldum ki Aşk Kölesi bir yarı Tanrı'nın Seks terapisti neredeyse sıfır tecrübeli Grace'in hikayesi içinde yakışan buydu sanırım...
Kısaca konusu :
Makedonyalı Julian Ünlü Roma'yı bile arkadaşı Trakyalı Kyrian ile dize getirmiş bir komutandır..İşinde ne kadar başarılı ise özel yaşamında pek de mutlu olmayı başaramamıştı.Kendisi yaşamı boyunca birileri tarafından sevilmeyi önemsenmeyi istemiştir..Sevginin sevilmenin ne demek olduğunu ne ailesinden,kardeşlerinden,ne arkadaşlarından bulmuştur (Trakyalı Kyrian dışında)Bir kadın tarafından da hiç sevilmemiş yalnızca kullanılmıştır..Kardeşi gibi sevdiği arkadaşının karısını bir dizi hile ile sahip olmayı da bu yüzden seçmiştir..Ama bu kadından ne kadar çocukları da olsa aralarında tam anlamı ile sevgi olamaması onu çocuklarına daha düşkün olmasına yol açmıştır..
Ama her şeyin ortaya çıkması ile Julian için sonun başlangıcı olmuş ve sonunda lanetlenerek bir kiatba seks kölesi olarak hapsedilmiştir..Buraya kardeşi tarafından hapsedilirken bile ailesinden kimsenin ona yardım etmemesi özellikle Annesi Afrodit'in tutumu çok duygusuz sevgisiz gibi geldi bana..Bu kiatpta Julian tam tamına ikibin senedir hapistir..Onu çağıran kadınlara yatakta bir ay hizmet ederek tekrar kitaba geri dönmektedir..Yaklaşık neredeyse iki yüz yıldır çağırılmamaktadır..B u hizmetlerinde kendini memnun etmesi söz konusu değildir..Amaç kadınlara hizmet etmektir..Bu zaman içinde ne olduğunu kim olduğunu sorgulamamak da işine gelmiştir!!..Taa ki Grace'in karşısına çıkıncaya kadar..
Grace cinsellikle tüm bilgileri neredeyse teoriktir..Erkeklerle ilişkiye girememektedir.. Arkadaşının bu sorununa kökten çözüm bulmak yarı çingene olan arkadaşı Selena'yı harekete geçirmiş bu bir mumya müzesindeki sahaftan bulduğu kitabın Grace'e çare olacağını düşünmüş ve doğum gününde ona hediye etmeye karar vermiştir...Julian'in ismini üç kere söylediğinde Julian kitaptan çıkıp Grace'e hizmetlerini sunacaktır!!
İşte Julian'ın ortaya çıktığı sahne harika idi..Salonun ortasında ışıklar içinde çırılçıplak Adonis gibi bir erkeği düşünebilyor musunuz?? Yazar işte burayı harika bir şekilde vermişti..

Grace ile Julian'ın karşılaşmaları birbirlerine alışmaya çalışmaları  harika idi..Julian Grace'in kendisine diğer kadınlar gibi davranacağını beklerken ona bir insan bir arkadaş gibi davranması ikilinin zamanla gelişen arkadaşlıkları birbirlerine kimseye anlatamadıkları duygularını anlatmaları,yakınlaşmaları çok güzeldi..Bu yakınlaşma sonunda aralarında gelişen o olağan üstü aşk.birbirlerine çare olmaları olağan üstü idi..Kısaca okudukça hikayeye daha da bağlanıp sevdim..
Harika bir romandı İşin açığı Gece Yaşayanlar'dan ben daha çok sevdim bu macerayı..Tavsiye ederim...




Gece Yaşayanlar-Sherrilyn Kenyon


Gece Yaşayanlar Sherrilyn Kenyon ..

Harika bir romandı..Yazarın niçin bu kadar sevildiğini anladım bu romanı okuduktan sonra..
Yazar mitolojik kahramanlar ile gece yarısı avcılarını çok güzel harmanlamıştı..Bu romanda daha çok Alaca Karanlık serisinin romantizmini buldum diyebilirim...
Yazar erotizmde de sınır tanımıyordu doğrusu..İki sevgilinin aşklarını,birbirlerine olan ihtiyacını çok güzel vermişti yazar...

Okurken ihanetin bir erkeğe neler yaptırabildiğini de dehşet ile izledim..
Dark Hunter serisinin 4,kitabı olan orjinal adı Night Pleasures olan Gece Yaşayanların Aşkıda çok güzel anlatmıştı bana göre..
Trakyalı Kyrain'in uğradığı ihanet ile ruhunu satarak Gece Avcısı olması intikam için ruhunu satsa da onu feci şekilde aldatan karısına yine de kötülük yapıp intikamını bile alamaması bana ne erkekler var dedirtti..Çünkü bence sevmek sevdiğini ne olursa olsun bağışlamaktır..
Ama bu güzel gönüllü avcı sonunda Amanda ile karşılaştığına ondan etkilenmesi,bağlanması,onsuz yapamaması çok sevdim..Ne olursa olsun Amanda'nın sevdiği erkeği bırakmaması onun ile sıra dışı güçlerini birleştirmesi çok hoşuma gitti..
Kısacası ben bu yazarı ve bu kitabı çok beeğndim.En az Kedicikler kadar..Erko yayıncılığın bu kadar güzel bir serinin arkasında duramaması da bana çok ilginç geldi doğrusu..
Tek kelime ile harika bir Fantastik Roman Pegasus Yayinlarının bu seriye hak edeceği değeri vermesini umuyorum...

25 Aralık 2011 Pazar

Maskeli Balo


Maskeli Balo-Brenda Joyce


Sanırım yeni favori yazarımı buldum ki, Brenda Joyce ile tanıştığım için çok ama çok mutluyum..Kimi beni bu yakıştırmamı abartılı bulabilir ama sanırım yeni bir historical kraliçesi ile karşı karşıyayız..Özellikle arka arkaya Bir Avuç Aşk son olarak da Maskeli Balo'yu okuduktan sonra bu yazar için Pegasus Yayınlarının kapısını çok aşındırırım gibi gözüküyor..
Bu nasıl bir yazar ki Devlin O'Neil'den tüm benliği ile okuyucuyu nefret ettirirken Tyrell de Warren'e hayran bıraktırabiliyor okuyucuyu..O ne duygu sağanağı öyle okurken çoğu sahnesinde hem Lizzie hem de Tyrell'in duygularını birebir hissettim...Kitabı elimden bırakamadım..İlk romandan daha çok sevdim çünkü ilk romanda okurken bu birebir hissetmemden dolayı ki  kitabı fırlatıp atmak gelmişti içimden..Ama burada Maskeli Balo'da her şey masal gibiydi..olağanüstü idi..Hala okumayan varsa çok şey kaçırıyor Brenda Joyce'ı

Azıcık konusuna gelince:

Her genç kızn gözünde bir kahrama hayallerinin prensi vardır günümüzde bile Elizabeth Anne Fitzgerald'ın hayallerinin prensi Tyrell de Warren idi..Tyrell onu gölden kurtardığında 10 yaşında tombul bir küçük kızdı sen prens misin? Diye de sormuştu ona üstelik..Elizabeth'in kalbi sonsuza kadar Tyrell'e mühürlendi o gün..Ne oldusa bu değişmedi..

Üç kız kardeşlerdi Lizzie içlerinde en küçükleriydi ve en duygusal olanı..Ama en güzelleri değildi..En güzelleri Anna idi ama en bencil ve en şımarık olanları en ahlaksız ve sorumsuz olanı..

Lizzie'nin katıldığı ilk Maskeli Balo'da yıllarca deliler gibi aşık olduğu Tyrell'den bulışma teklifi alması onu şaşkına çevirmişti.Ama ablası Anna üstüne içki döktüğünde eve geri gitmemek için Anna'dan kostümünü istemişti..Onun yerine geçmesini değil elbette..Anna kelimenin tam anlamı ile bunu yapmıştı..O gece Anna bir anlık zevki için yalnız kendinin değil tüm ailenin kaderini değiştirdirdiği gibi bu olaydan en az zarar da o gördü...Lizzie ise bu olay sayesinde aşağılanıp düşmüş bir kadın olacaktı ki ...Altın çamura da düşse altındır atasözünü doğrular nitelikte idi Lizzie..

Tyrell için ise olay daha değişikti..Tam tamına Ana cadde de onu araba kazasında hayatını kurtardığı andan beri aşık olduğu bu kadın maskeli balo gecesinden sonra ondan kaçmış onu görememişti ki..İki senedir arayıp duruyordu Lizzie'yi sonunda ondan kaçıp giden kadını tekrar bulmuştu...Ama bu kadın bir çocukları olduğunu iddia ediyordu..
Onu tekrar gördüğünde başka şey düşünmez oldu o çocuk onun olmasada kabul etti..Yeter ki bir daha onu kaybetmesin hep yanında olsundu..

Harika olağan üstü bir duygu sağanağı vardı romanın sonunda çok duygulandım etkilendim..Umarım yeni romanını okumak için yazarın çok fazla beklemeyiz..



23 Aralık 2011 Cuma

Bir Avuç Mutlıluk-Brenda Joyce







Bir Avuç Aşk

Brenda Joyce

Pegasus Yayıncılık

» Roman
Tutsak edici, güçlü bir aşk için nasıl bir değer biçersiniz?

"Denizlerin belası" olarak ün salmış Britanya Kraliyet Donanması Kaptanı Devlin O'Neill, babasını vahşice öldüren Kont'tan intikam alma arzusuyla yanıp tutuşmaktadır. Malını mülkünü elinden aldığı Eastleigh Kontu'nu neredeyse tamamen yıkıma uğratmış olmasına rağmen, son büyük darbeyi indirmek için doğru zamanı kollamaktadır. Kont'un güzeller güzeli Amerikalı yeğeni ortaya çıkınca gerçek bir intikam fırsatı yakalamış olur.

Virginia Hughes doğup büyüdüğü ve büyük bir sevgiyle bağlı olduğu çiftliği Yaban Gülü'nü borçlarından kurtarmaya kararlıdır. Amcasının, gerekli parayı kendisine vereceği ümidiyle İngiltere'ye doğru tek başına yola koyulur. Ancak yolun yarısında Devlin O'Neill tarafından kaçırılır. Genç ve güzel Virginia, fidye elde etmek için tehlikeli bir oyuna girişen Devlin'in soğuk ve çıkarcı kalbini de ateşe atmak üzeredir.

"Brenda Joyce destansı karakterleriyle okuyucunun en derin duygularına hitap eden, baştan çıkarıcı öyküler yazıyor ve onu bir okumaya başlayan sürekli daha fazlasını istiyor."

-Romantic Times Book Reviews-

"Brenda Joyce'un romanı ipek gibi akıcı! Güçlü, davetkâr ve duygusal anlatımı çok yoğun!"

-Literary Times-


Bir Avuç Aşk-Brenada Joyce


Papaza kızıp oruç bozmak benim tam olarak yaptığım buydu..Mükemmel bir yazar harika bir roman..Sanırım Judith Mcnaught'un yeni kitaplarına duyduğum özlemi bu yazar ile biraz olsun dindirebileceğim..Bu ara ard arda nefret ve intikam temasını işleyen romanlar okuyorum...Çok da büyük keyif alıyorum...

Ama şimdiye kadar nadir olarak kitabı fırlatıp atma duygusuna kapılmışımdır..Devlin O'Neil bu adamdan hem nefret ettim hemde haline içim parçalandı..Çünkü On yaşındaki bir çocuğun tanık olduğu katliam onu hayatı boyunca tahat bırakmayacaktı elbet..Ruhunu derinden yaralayacaktı hatta öldürecekti..Ruhunu bu olay öldürdü de o çocuk tanık olduğu cinayetten sonra asla eskisi gibi olamadı...

Virginia Hughes Amerikalı Ladyler okuluna giden bir genç kız..Okulda olmaktan kurallara bağlı kalmaktan nefret ediyor...Tek amacı anne ve babasını kaybettikten sonra amcası Kont Eastleigh Hughes 'un onayı ile evi Yaban Gülüne geri dönmekti..Ama amcası yıllardır Devlin O'neill sayesinde serveti hızla eriyordu..Oonu kıskacı altındaydı..Bu iki adamın amansız çekişmesi ve rekabetinden olan Virginia'ya olacaktır..Çünkü Devlin O'Neil ladyler okulundan kaçaarak İngiltere'ye amcasına gitmeye çalışan Virginia'yı kaçıracak onun için fidye isteyecektir..Ama planlar çoğunlukla bozulur..Devlin'in planlarını Virginia tam olarak bozamasada onun yıllradır bir buz haline getirdiği kalbine sızmayı başarmıştır..Bundan sonrası ikili arasında tam bir savaştır..

Devlin'in acımasızlığı Virginia'nın affediciliği sevgisi ile Devlin'i bu intikam cenderesinden kurtarma savaşı ve Virginia sayesinde ruhunun huzur bulması okunmaya değer..Harika bir roman..Çok geç kaldım ben bu romana..Ama okurken büyük bir keyif aldım..Ama bir ara fırlatı atmamak için de kendimi çok zor tuttum..Hala içinizde benim gibi bu romanı geciktirenler varsa artık beklemesin bence..Bu serinin ve bu yazarın takipçisi olacağım!!..

de Warenne Dynasty Serisi:

1-The Conqueror
2-Promise Of The Rose
3-The Game
4-The Prize (Bir Avuç Aşk)
5-The Masquerade(Maskeli Balo)
6-The Stolen Bride
7-A Lady At Last
8-The Perfect Bride
9-A Dangerous Love
10-An Impossible Attraction
11-The Promise

19 Aralık 2011 Pazartesi

Kara Altın-Christine Feehan

Kitabım ADı : Kara Altın
Yazarı : Christine Feehan
Orjinal Adı: Dark Gold
Goodreads Puanı : 5/4,12
Puanım :5/4 
Kara Altin harikaydi su ana kadar serideki bence en güzel kitapti. Aidan ve Alexandria'nin macerasini soluksuz okudum.

Alex'in tipik günümüz kadinlarina özgü özgürlük inadi,dik kafaliligi Aidan'i zaman zaman yorsa da engin sabrı ile gerilimli anlarini risksiz en az zarar görerek kapatmalarina sevindim dogrusu.

Serinin en kadim üyesi Grogori'nin yardimi ile zor günlerini hasarsiz ve dahada güçlenerek atlatmalari cok özeldi.Gelecek maceramizin kahramaninin hikayesini bir an önce okumak istiyorum. Bu seri tavsiyemdir.

Yazarin tanimlayip tarif ettigi aski okurken yüregim hopladi. En iyi historical romanlarda bulabileceginiz aski fantastik bir romanda bulmak harika oluyor. Aidan'in Alex'e ihtiyacini onun karanliklara gömülmesi arasinda kalan incecik çizgiyi. Alexandre'nin tekrar insan olmak icin çabaladigi nafile çabalar,kalbinin kabul ettigi aklinin kabul etmedigi aralarindaki bagi. 

Yazar hikayeye cok güzel aktarmisti. Hikayenin sonlarinda ortayd çıkan Gregorı'nin içinde oldugu karanligi görMek hissetmek,sevdigi icin bir ev inşa etmeğe gelmesi,sevdiğine kavuşmak icin ona verdigi özgürlügü görünce carpildim diyebilirim.

Beni çarpan aşağıdaki sahne idi..Alexandria kendine ve Aidan'a başka erkeklerle olabileceğini kanıtlamaya çalışıyordu..Ama unuttuğu bir şey vardı artık o bir insan değildi.insanların erkekleri ona dokunduğunda midesi alt üst oluyordu..Ama inatçı idi ya..Bir gece kulübüne gitti ama işler umduğu gibi olmadı...Dokunan tüm erkeklerin tüm kokularını alıyordu..İşte tamda Alexandria'nın gerçek kafasına dank ettiği ve o sahne...


Ev.Ev neresiydi? Alxandria'nın evi yoktu.Bu acı neredeyse Alexandria'nın dayanamayacağı kadar fazlaydı.Bakışlarını kaldırdı ve gözlerini odanın en karanlık köşesinde takılı kaldı..Altından gözle ona ışıldıyordu. Alexandrianın kalbi yerinden çıkacakmış gibi oldu.Bakışların olduğu  yere bakamıyordu.bir an bile bile kıpırdamayan bakışların çarpıcılığına kapıldı.

Aidan gölgelerin içinde yavaş yavaş çıktı.Süzüldü.Su gibi aktı.Muhteşem bir vahşi kedi gibi ağır adımlarla yaklaştı. Aleandeia'nın nefesini kesti...


Çok güzel bir romandı...Tavsiye ederim...

13 Aralık 2011 Salı

Beyaz Düşler-Nora Roberts

BEYAZ DÜSLER NORA ROBERTS

Dört kitaplik Gelin serisinin ilk kitabi Beyaz Düşler. Hepsi çocukluk arkadaşı olan dört kadın;Mac,Parker, Emma,Laurel cocukluklarından beri oynadıkları oyunları büyüyünce gercek hayata taşıyan dört arkadaş dügün organizasyon şirketi kurarak birlikte çalışmaya başlarlar. Sirkette grubun fotograf işlerini halleden Mac'in karşısına kader Okul arkadaşı Carter'ı çıkartır. Kısa bir arkadaşlıktan sonra Carterin okulda iken kendisine aşık oldugunu öğrenen Mac kendini bir anda olaganüstü bir ilişkinin ıcinde bulur. Bu mutluluktan korkan Mac bir yandanda son derece bencil bir insan olan annesinin dertleri ile ugraşmaktadır. Arkadaşları ve sevdigi adamın yardımı ile korkularını yenip mutlu olabilecek midir?. Gerçek bir aşka yelken açabilecek midir?. 

Seriyi ve kitabı begendim özellikle Mac'ın korku,tereddütlerini,arkadaslar arasındaki bagi,anlayısi,yardımseverlik ve destegi. Carterin aşkının gücünü,engin sabrını yazar iyi işlemis. Ama Eve Dallas serisi cok daha güzel bence. Yinede bir Nora Roberts klasi vardi bir peri masali hayal etmek istiyorsaniz bu seriyi tavsiye ederim. 

9 Aralık 2011 Cuma

Gecenin Prensi - Laura Kinsale




Baştan söylemeliyim Jerwaulx Dükü Christian gibi bir karakter bekliyorsanız hayal kırıklığına uğrarsınız peşinen belirteyim...

Laura Kinsalenin sanırım uslubu diğer historical yazarlara göre farklı olduğunu bu romanında iyice anlamış oldum..Farklılığı kahramanlarında önce; erkek karakterimiz S.T.Maitland namı diğer Gecenin Prensi ülkesinde başına ödül konmuş(hem de 3 Pound) bir kanun kaçağı da olsa..Bu hayatını terk edip Fransa'ya kaçıp adeta münzevi bir hayat sürmektedir...

Bu hayatı da niçin seçtiğini de roman içinde öğreniyoruz..Diğer historical erkeklerinin aksine kusursuz bir erkek kesinlikler değil..Bir kulağı sağır ve denge problemi var...

Kadın kahramanımız Leight namı diğer S.Tnin hitabı gibi Gün ışığı.. Son derece güçlü ve bağımsız bir kadın..Din kispesi altında kasabalarına gelen şarlatan bir rahibin Peder Chiltonun ailesinin üyelerini yok etmesini,kızkardeşlerini lekelenerek ölümlerinin intikamını Gece Prensini bularak ondan kılıç dersleri almak için Fransa'ya gelecek kadar cesur ve pervasız..Zamanında başından bir aşk macerası geçtiğinde zamanın kurallarını hiçe sayacak kadar da tutkulu...

Sonunda S.T.Maitland'ı bulur kendisine yardım etmesi için ikna etmeği başarır..
S.T Leight'in gözünde şıpsevdi bir erkek gördüğü her kadına aşık olan bir romantik..Ama S.T. Leight'e deyim tam yerinde ise vurulup onun arkasından değil İngiltere Ay'a bile gitmeğe hazır hale gelmiştir....
İşte bu duyduğu ve hissettiği sevgi sayesinde S.T. küllerinden tekrar doğar..Leight'in de tam istediği gibi İntikam Şövalyesine dönüşür....
Başlarda S.T.den etkilenmemek ne kadar kolaysa S.T. eski kimliğine büründükçe asıl etkilenmeyerek ona aşık olmamak imkansız bir hale gelir..

İkilinin aralarındaki med-cezirler bazen sinir bozucu olsada Leight'in yaşadıklarından sonra bu kadar sert olmaya çalışması bunu bir yere kadar sürdürebilse de..Çok çarpıcıydı..Özellikle en etkilendiğim sahne daha sonradan Karayel adını takacakları atın eğitime sahnesiydi..O sahnede çok duygulandım....Leight'in ısrarla sevgiyi red etmeye çalışması hiçbir şeyi hiç kimseyi sevmeyip bağlanmaya çalışmaması çok duygusaldı...

Klasik bir duydusal Historical okumayı düşünüyorsanız bu romandan uzak durun..Ama çarpıcı bir yeniden doğuş,sevginin neler yapabileceğini hissetmek istiyorsanız tavsiye ederim..


Serseri Kalbim-Julia London

Serseri Kalbim- Julia London


THE ROGUES OF REGENT STREET Serisinin 3.kitabı..Serseri Kalbim bitti..Çok beğendiğimi belirtmeliyim..Serinin diğer kitapları Tehlikeli İlişkiler ve Zalim Cazibe'den konusu çok daha değişik idi..

Regent Serserileri derneğinin yaşayan 3.üyesi olan Arthur Christian en mazbut,en duygusal belki de en amaçsızı idi arkadaşlarına göre..Ölen arkadaşları Phıllipin düelloda öldüren Adrian Spencer kadar etkilenen duygusal bir adamdı....Sutherland Dükü'nün ikinci oğlu idi..Bir asilzadenin ikinci oğlu olmak demek gölge de kalmak demekti..Dük hiç bir zaman olamayacaktı..Sevdiği kadın Portia işte bu yüzden onu yarı yolda bırakarak başka bir asilzade ile evlilik yolunu seçerek..Onu parçalara ayırmıştı..37 Yaşındaydı ve artık pek bir şeye inancı da kalmamıştı...Ama yanılmıştı hayat çok değişik olaylara gebe idi..

Ölen arkadaşının zamanında İskoçya'da yaptığı yatırımlar yüzünden İskoçya'ya gitmesi sanki de kaderin bir oyunuydu..

O sırada İskoçya'da yaşayan yeni dul kalmış olan İskoçya'lı Kerry McKinnon'da topraklarının elinden gitmek üzere olduğunu öğrenmişti...Dindar bağnaz annesi onu yanına çağırıyordu..Bu günahkar yaşamdan sıyrılmasını öğütlüyordu!!!..Ölmeyi tercih ederdi yine de gitmezdi..Çünkü merhum kocasıyla annesinden kurtulmak için evlenmişti..Evliliği ilk zamanlarda iyi gibi gitsede kocası hastalandıktan sonra ona yıllarca bakmış kısaca kocası için de her türlü fedakarlığı yapmıştı.Ama o da değerini bilmemiş ona dünya kadar borç bırakarak göçüp gitmişti..

Kerry çiftliğini kurtarmak Arthur ise arkadaşının mallarında çıkan sorunu halletmek için yola çıkar ve yolları ıssız İskoçya topraklarında kim olduklarını bilmeden kesişir..

Karşılaşmaları çok çarpıcı Trajikomiktir..Yolda karşılaşmaları ile sayısız zorluğun ve maceranın içine girmeleri aralarıında çakmaya başlayan kıvılcimlar ile çok çarpıcı bir hale gelir.Birbirlerinden o kadar etkilenirler ki ayrılamazlar..Arthur Kerry'nin kim olduğunu anlasa da sorununu çözmeden kim olduğunu söylemez..Ama bu sonradan başına büyük bir iş açacaktır..Sonunda birlikte Kerry'nin çiftliğine varmayı başardıklarında ise birbirlerine delice aşık olduklarını ikisi de idrak etmişlerdir..
Arthur Kerry sayesinde bedenen çalışmanın bir işe yaramanın sabahları kalkmanın bir manası olduğunun ne demek olduğunu kısaca hayatının bir manası olduğunu keşfeder..Bu güzel İskoçyalı onu büyülemiştir..Bu güzel İskoç dulun kendi sınıfından olmadığını bilse de ondan kopmak çok zor gelmeye başlar..Kerry'nin doğallığının,yapmacıksızlığının anlamını onun ruhunun ve fiziki güzelliğnin sadeliğinin esiri olur..Kerry ilk defa bir erkeğe duyduğu yoğun duyguların şaşkınlığı içindedir..

Bu iki aşık verecekleri ağır sınavlardan habersiz birbirlerine çılgınlar gibi aşık olurlar..Asıl mücadele yeni başlamıştır..

Daha fazla anlatıp da okuma zevkinizi kaçırmak istemiyorum..Julia London'un kaleminin güzelliğine bayıldım..Çok çok etkilendim..Bence serinin en güzel kitabı idi..Yazarın her bir kitabını okuduğundan bir öncekinden daha çok beğeniyorum..
İnanılmaz duygu yoğunluğu duru bir anlatımı var yazarın...

Hala okumayan var ise TAVSİYE EDERİM..Ama sıra ile çünkü birinci kitaptaki Adrian Spencer ve İkinci Kitaptaki Jullian Dane'de vardı bu hikayede eşleri ile birlikte..Sanırım dördüncü kitap ise Jullian Dane'in sabık kız kardeşi Sophie Dane ile ilgili asıl ben onu merak ediyorum..Martı yayınlarından ricamız arayı daha fazla açmamaları....

Serinin Kitapları:
1.Tehlikeli İlişkiler
2.Zalim Cazibe
3.Serseri Kalbim..
4.Kitapta En kısa zamanda buluşmak istiyoruz!!..Martı Yayınları!!!...

Bazıları Ateşli Sever-Teresa Medeiros




Çok eğlenceli, harika diyalogları olan aynı zamanda duygu dolu, aşk kokan,mizahi yönden desteklenmiş bir roman, İşte Teresa Medeiros Farkı ... büyük keyif alarak okudum..
`Robert the Bruce`romanın yan karakterlerinden.)) Ve bir kedi , mükemmel bir çeviri.Çevirmen Aydan Şanlısoy Özbek''''e koca bir teşekkür çünkü yazarın o akıcı ve esprili dilini olduğu gibi yansıtmış..Yayın evi Pegasusada teşekkürler Orjinal kapak,düzgün bir çeviri ile bize bu çok sevdiğim yazara kavuşturduğu için..
Kitabın elime alıp okumaya başladığımda beni çok güldürdü.kahkahalarıma hakim olamadım..
Güllerin Fısıltısı``kadar yoğun duygusallık yoktu ama bu iki zıt kitabı yazan yazar olarak Teresa Medeiros''''a daha da hayran oldum.
Çünkü ilk kitabı okurken gözyaşlarıma hakim olamamıştım.Bazıları Ateşli Sever''''de de kahkahalarıma...
Bu harika yazarın diğer kitaplarını okumak için iki yıl daha beklemek istemiyorum..Umarım daha sık aralıklarda okuruz yazarımızın romanlarını.
Bazıları Ateşli Sever yazarın
Kincaid Highland Serisi:

1. Some like It Wicked (2008) Bazıları Ateşli Sever
2. Some like It Wild (2009)

Kincaid serisinin ilk kitabı Catriona ikinci kitap ağabeyi Connor''''un Pegasusu umarım bu seriyi kısa zamanda bitirir..Çok beklemeyiz umarım..Tavsiye ederim..