29 Aralık 2011 Perşembe

Çocuk da Yaparım Kariyer de..Vefa Enver..


Çocuk da Yaparım Kariyer de..Vefa Enver..

Yazarın daha önce internette yayınlanan ekitaplarını okumuştum ve çok beğenmiştim..

Çocuk da Yaparım Kariyer de romanının büyük bir zevk ile okudum..Kimi zaman şaşkınlık,üzüntü,kahkaha ile harmanlanmış sıcak sempatik bir hikaye idi.. Otuzlu yaşlarda ki Üç genç kızın iş özel hayatlarındaki med -cezirleri yazar sımsıcak aktarmıştı bize..
Aslı,Ahu,Sibel birbirinden farklı üç genç kız üçünün de sevgilisi sevgililerinden beklentileri kariyerleri ile ilgili sıkıntılarını çok esprili bir şekilde anlatmıştı yazar..
Aslı içlerinde en duygusalı iSibel en çapkını,Ahu en hesaplı ve detaycı olanı üçününde korkuları ümitleri hayalkırıklıkları..Bazen kahkahalarımı tutamadım bazen onlar gibi üzüldüm..
Aslı ne yapsa sevgilisi Metin ile ilişkisini oturtamaması,Sibelin devamlı elde edemediği bir erkeklere karşı olan ilgisi deyim yerinde isie ona tam da uygun olmayan sahiplenici Barana takılması,Ahu'nun ise üç yıldır birlikte olduğu Can ile olan ilişkisinde devamlı kariyerini ve başka şeyleri önde tutması.gelgitleri çok etkileyici idi..Ben bu genç kadınların hikayesini çok sevdim tavsiye ederim..

27 Aralık 2011 Salı

Aşk Kölesi-Sherrilyn Kenyon


Trakyalı Kyrain'dan Sonra Makedonyali Julian'ın macerasınida okudum. Julian daha duygusal idi. Kyrian'in macerasi daha hareketli daha aksiyon dolu idi. Aşk Kölesinde aski tam anlami ile hissettiriyordu. Hikayeyi çok begendim. Kenyon favori yazarimdi bu degişmedi iyice pekisti. ..

Yazar iki yaralı kalbi  çok manidar bir şekilde birleştirmesi..Harika idi..
Yazarın ilk okuduğum Trakyalı Kyrain'in hikayesinden daha sıcak buldum ki Aşk Kölesi bir yarı Tanrı'nın Seks terapisti neredeyse sıfır tecrübeli Grace'in hikayesi içinde yakışan buydu sanırım...
Kısaca konusu :
Makedonyalı Julian Ünlü Roma'yı bile arkadaşı Trakyalı Kyrian ile dize getirmiş bir komutandır..İşinde ne kadar başarılı ise özel yaşamında pek de mutlu olmayı başaramamıştı.Kendisi yaşamı boyunca birileri tarafından sevilmeyi önemsenmeyi istemiştir..Sevginin sevilmenin ne demek olduğunu ne ailesinden,kardeşlerinden,ne arkadaşlarından bulmuştur (Trakyalı Kyrian dışında)Bir kadın tarafından da hiç sevilmemiş yalnızca kullanılmıştır..Kardeşi gibi sevdiği arkadaşının karısını bir dizi hile ile sahip olmayı da bu yüzden seçmiştir..Ama bu kadından ne kadar çocukları da olsa aralarında tam anlamı ile sevgi olamaması onu çocuklarına daha düşkün olmasına yol açmıştır..
Ama her şeyin ortaya çıkması ile Julian için sonun başlangıcı olmuş ve sonunda lanetlenerek bir kiatba seks kölesi olarak hapsedilmiştir..Buraya kardeşi tarafından hapsedilirken bile ailesinden kimsenin ona yardım etmemesi özellikle Annesi Afrodit'in tutumu çok duygusuz sevgisiz gibi geldi bana..Bu kiatpta Julian tam tamına ikibin senedir hapistir..Onu çağıran kadınlara yatakta bir ay hizmet ederek tekrar kitaba geri dönmektedir..Yaklaşık neredeyse iki yüz yıldır çağırılmamaktadır..B u hizmetlerinde kendini memnun etmesi söz konusu değildir..Amaç kadınlara hizmet etmektir..Bu zaman içinde ne olduğunu kim olduğunu sorgulamamak da işine gelmiştir!!..Taa ki Grace'in karşısına çıkıncaya kadar..
Grace cinsellikle tüm bilgileri neredeyse teoriktir..Erkeklerle ilişkiye girememektedir.. Arkadaşının bu sorununa kökten çözüm bulmak yarı çingene olan arkadaşı Selena'yı harekete geçirmiş bu bir mumya müzesindeki sahaftan bulduğu kitabın Grace'e çare olacağını düşünmüş ve doğum gününde ona hediye etmeye karar vermiştir...Julian'in ismini üç kere söylediğinde Julian kitaptan çıkıp Grace'e hizmetlerini sunacaktır!!
İşte Julian'ın ortaya çıktığı sahne harika idi..Salonun ortasında ışıklar içinde çırılçıplak Adonis gibi bir erkeği düşünebilyor musunuz?? Yazar işte burayı harika bir şekilde vermişti..

Grace ile Julian'ın karşılaşmaları birbirlerine alışmaya çalışmaları  harika idi..Julian Grace'in kendisine diğer kadınlar gibi davranacağını beklerken ona bir insan bir arkadaş gibi davranması ikilinin zamanla gelişen arkadaşlıkları birbirlerine kimseye anlatamadıkları duygularını anlatmaları,yakınlaşmaları çok güzeldi..Bu yakınlaşma sonunda aralarında gelişen o olağan üstü aşk.birbirlerine çare olmaları olağan üstü idi..Kısaca okudukça hikayeye daha da bağlanıp sevdim..
Harika bir romandı İşin açığı Gece Yaşayanlar'dan ben daha çok sevdim bu macerayı..Tavsiye ederim...




Gece Yaşayanlar-Sherrilyn Kenyon


Gece Yaşayanlar Sherrilyn Kenyon ..

Harika bir romandı..Yazarın niçin bu kadar sevildiğini anladım bu romanı okuduktan sonra..
Yazar mitolojik kahramanlar ile gece yarısı avcılarını çok güzel harmanlamıştı..Bu romanda daha çok Alaca Karanlık serisinin romantizmini buldum diyebilirim...
Yazar erotizmde de sınır tanımıyordu doğrusu..İki sevgilinin aşklarını,birbirlerine olan ihtiyacını çok güzel vermişti yazar...

Okurken ihanetin bir erkeğe neler yaptırabildiğini de dehşet ile izledim..
Dark Hunter serisinin 4,kitabı olan orjinal adı Night Pleasures olan Gece Yaşayanların Aşkıda çok güzel anlatmıştı bana göre..
Trakyalı Kyrain'in uğradığı ihanet ile ruhunu satarak Gece Avcısı olması intikam için ruhunu satsa da onu feci şekilde aldatan karısına yine de kötülük yapıp intikamını bile alamaması bana ne erkekler var dedirtti..Çünkü bence sevmek sevdiğini ne olursa olsun bağışlamaktır..
Ama bu güzel gönüllü avcı sonunda Amanda ile karşılaştığına ondan etkilenmesi,bağlanması,onsuz yapamaması çok sevdim..Ne olursa olsun Amanda'nın sevdiği erkeği bırakmaması onun ile sıra dışı güçlerini birleştirmesi çok hoşuma gitti..
Kısacası ben bu yazarı ve bu kitabı çok beeğndim.En az Kedicikler kadar..Erko yayıncılığın bu kadar güzel bir serinin arkasında duramaması da bana çok ilginç geldi doğrusu..
Tek kelime ile harika bir Fantastik Roman Pegasus Yayinlarının bu seriye hak edeceği değeri vermesini umuyorum...

25 Aralık 2011 Pazar

Maskeli Balo


Maskeli Balo-Brenda Joyce


Sanırım yeni favori yazarımı buldum ki, Brenda Joyce ile tanıştığım için çok ama çok mutluyum..Kimi beni bu yakıştırmamı abartılı bulabilir ama sanırım yeni bir historical kraliçesi ile karşı karşıyayız..Özellikle arka arkaya Bir Avuç Aşk son olarak da Maskeli Balo'yu okuduktan sonra bu yazar için Pegasus Yayınlarının kapısını çok aşındırırım gibi gözüküyor..
Bu nasıl bir yazar ki Devlin O'Neil'den tüm benliği ile okuyucuyu nefret ettirirken Tyrell de Warren'e hayran bıraktırabiliyor okuyucuyu..O ne duygu sağanağı öyle okurken çoğu sahnesinde hem Lizzie hem de Tyrell'in duygularını birebir hissettim...Kitabı elimden bırakamadım..İlk romandan daha çok sevdim çünkü ilk romanda okurken bu birebir hissetmemden dolayı ki  kitabı fırlatıp atmak gelmişti içimden..Ama burada Maskeli Balo'da her şey masal gibiydi..olağanüstü idi..Hala okumayan varsa çok şey kaçırıyor Brenda Joyce'ı

Azıcık konusuna gelince:

Her genç kızn gözünde bir kahrama hayallerinin prensi vardır günümüzde bile Elizabeth Anne Fitzgerald'ın hayallerinin prensi Tyrell de Warren idi..Tyrell onu gölden kurtardığında 10 yaşında tombul bir küçük kızdı sen prens misin? Diye de sormuştu ona üstelik..Elizabeth'in kalbi sonsuza kadar Tyrell'e mühürlendi o gün..Ne oldusa bu değişmedi..

Üç kız kardeşlerdi Lizzie içlerinde en küçükleriydi ve en duygusal olanı..Ama en güzelleri değildi..En güzelleri Anna idi ama en bencil ve en şımarık olanları en ahlaksız ve sorumsuz olanı..

Lizzie'nin katıldığı ilk Maskeli Balo'da yıllarca deliler gibi aşık olduğu Tyrell'den bulışma teklifi alması onu şaşkına çevirmişti.Ama ablası Anna üstüne içki döktüğünde eve geri gitmemek için Anna'dan kostümünü istemişti..Onun yerine geçmesini değil elbette..Anna kelimenin tam anlamı ile bunu yapmıştı..O gece Anna bir anlık zevki için yalnız kendinin değil tüm ailenin kaderini değiştirdirdiği gibi bu olaydan en az zarar da o gördü...Lizzie ise bu olay sayesinde aşağılanıp düşmüş bir kadın olacaktı ki ...Altın çamura da düşse altındır atasözünü doğrular nitelikte idi Lizzie..

Tyrell için ise olay daha değişikti..Tam tamına Ana cadde de onu araba kazasında hayatını kurtardığı andan beri aşık olduğu bu kadın maskeli balo gecesinden sonra ondan kaçmış onu görememişti ki..İki senedir arayıp duruyordu Lizzie'yi sonunda ondan kaçıp giden kadını tekrar bulmuştu...Ama bu kadın bir çocukları olduğunu iddia ediyordu..
Onu tekrar gördüğünde başka şey düşünmez oldu o çocuk onun olmasada kabul etti..Yeter ki bir daha onu kaybetmesin hep yanında olsundu..

Harika olağan üstü bir duygu sağanağı vardı romanın sonunda çok duygulandım etkilendim..Umarım yeni romanını okumak için yazarın çok fazla beklemeyiz..



23 Aralık 2011 Cuma

Bir Avuç Mutlıluk-Brenda Joyce







Bir Avuç Aşk

Brenda Joyce

Pegasus Yayıncılık

» Roman
Tutsak edici, güçlü bir aşk için nasıl bir değer biçersiniz?

"Denizlerin belası" olarak ün salmış Britanya Kraliyet Donanması Kaptanı Devlin O'Neill, babasını vahşice öldüren Kont'tan intikam alma arzusuyla yanıp tutuşmaktadır. Malını mülkünü elinden aldığı Eastleigh Kontu'nu neredeyse tamamen yıkıma uğratmış olmasına rağmen, son büyük darbeyi indirmek için doğru zamanı kollamaktadır. Kont'un güzeller güzeli Amerikalı yeğeni ortaya çıkınca gerçek bir intikam fırsatı yakalamış olur.

Virginia Hughes doğup büyüdüğü ve büyük bir sevgiyle bağlı olduğu çiftliği Yaban Gülü'nü borçlarından kurtarmaya kararlıdır. Amcasının, gerekli parayı kendisine vereceği ümidiyle İngiltere'ye doğru tek başına yola koyulur. Ancak yolun yarısında Devlin O'Neill tarafından kaçırılır. Genç ve güzel Virginia, fidye elde etmek için tehlikeli bir oyuna girişen Devlin'in soğuk ve çıkarcı kalbini de ateşe atmak üzeredir.

"Brenda Joyce destansı karakterleriyle okuyucunun en derin duygularına hitap eden, baştan çıkarıcı öyküler yazıyor ve onu bir okumaya başlayan sürekli daha fazlasını istiyor."

-Romantic Times Book Reviews-

"Brenda Joyce'un romanı ipek gibi akıcı! Güçlü, davetkâr ve duygusal anlatımı çok yoğun!"

-Literary Times-


Bir Avuç Aşk-Brenada Joyce


Papaza kızıp oruç bozmak benim tam olarak yaptığım buydu..Mükemmel bir yazar harika bir roman..Sanırım Judith Mcnaught'un yeni kitaplarına duyduğum özlemi bu yazar ile biraz olsun dindirebileceğim..Bu ara ard arda nefret ve intikam temasını işleyen romanlar okuyorum...Çok da büyük keyif alıyorum...

Ama şimdiye kadar nadir olarak kitabı fırlatıp atma duygusuna kapılmışımdır..Devlin O'Neil bu adamdan hem nefret ettim hemde haline içim parçalandı..Çünkü On yaşındaki bir çocuğun tanık olduğu katliam onu hayatı boyunca tahat bırakmayacaktı elbet..Ruhunu derinden yaralayacaktı hatta öldürecekti..Ruhunu bu olay öldürdü de o çocuk tanık olduğu cinayetten sonra asla eskisi gibi olamadı...

Virginia Hughes Amerikalı Ladyler okuluna giden bir genç kız..Okulda olmaktan kurallara bağlı kalmaktan nefret ediyor...Tek amacı anne ve babasını kaybettikten sonra amcası Kont Eastleigh Hughes 'un onayı ile evi Yaban Gülüne geri dönmekti..Ama amcası yıllardır Devlin O'neill sayesinde serveti hızla eriyordu..Oonu kıskacı altındaydı..Bu iki adamın amansız çekişmesi ve rekabetinden olan Virginia'ya olacaktır..Çünkü Devlin O'Neil ladyler okulundan kaçaarak İngiltere'ye amcasına gitmeye çalışan Virginia'yı kaçıracak onun için fidye isteyecektir..Ama planlar çoğunlukla bozulur..Devlin'in planlarını Virginia tam olarak bozamasada onun yıllradır bir buz haline getirdiği kalbine sızmayı başarmıştır..Bundan sonrası ikili arasında tam bir savaştır..

Devlin'in acımasızlığı Virginia'nın affediciliği sevgisi ile Devlin'i bu intikam cenderesinden kurtarma savaşı ve Virginia sayesinde ruhunun huzur bulması okunmaya değer..Harika bir roman..Çok geç kaldım ben bu romana..Ama okurken büyük bir keyif aldım..Ama bir ara fırlatı atmamak için de kendimi çok zor tuttum..Hala içinizde benim gibi bu romanı geciktirenler varsa artık beklemesin bence..Bu serinin ve bu yazarın takipçisi olacağım!!..

de Warenne Dynasty Serisi:

1-The Conqueror
2-Promise Of The Rose
3-The Game
4-The Prize (Bir Avuç Aşk)
5-The Masquerade(Maskeli Balo)
6-The Stolen Bride
7-A Lady At Last
8-The Perfect Bride
9-A Dangerous Love
10-An Impossible Attraction
11-The Promise

19 Aralık 2011 Pazartesi

Kara Altın-Christine Feehan

Kitabım ADı : Kara Altın
Yazarı : Christine Feehan
Orjinal Adı: Dark Gold
Goodreads Puanı : 5/4,12
Puanım :5/4 
Kara Altin harikaydi su ana kadar serideki bence en güzel kitapti. Aidan ve Alexandria'nin macerasini soluksuz okudum.

Alex'in tipik günümüz kadinlarina özgü özgürlük inadi,dik kafaliligi Aidan'i zaman zaman yorsa da engin sabrı ile gerilimli anlarini risksiz en az zarar görerek kapatmalarina sevindim dogrusu.

Serinin en kadim üyesi Grogori'nin yardimi ile zor günlerini hasarsiz ve dahada güçlenerek atlatmalari cok özeldi.Gelecek maceramizin kahramaninin hikayesini bir an önce okumak istiyorum. Bu seri tavsiyemdir.

Yazarin tanimlayip tarif ettigi aski okurken yüregim hopladi. En iyi historical romanlarda bulabileceginiz aski fantastik bir romanda bulmak harika oluyor. Aidan'in Alex'e ihtiyacini onun karanliklara gömülmesi arasinda kalan incecik çizgiyi. Alexandre'nin tekrar insan olmak icin çabaladigi nafile çabalar,kalbinin kabul ettigi aklinin kabul etmedigi aralarindaki bagi. 

Yazar hikayeye cok güzel aktarmisti. Hikayenin sonlarinda ortayd çıkan Gregorı'nin içinde oldugu karanligi görMek hissetmek,sevdigi icin bir ev inşa etmeğe gelmesi,sevdiğine kavuşmak icin ona verdigi özgürlügü görünce carpildim diyebilirim.

Beni çarpan aşağıdaki sahne idi..Alexandria kendine ve Aidan'a başka erkeklerle olabileceğini kanıtlamaya çalışıyordu..Ama unuttuğu bir şey vardı artık o bir insan değildi.insanların erkekleri ona dokunduğunda midesi alt üst oluyordu..Ama inatçı idi ya..Bir gece kulübüne gitti ama işler umduğu gibi olmadı...Dokunan tüm erkeklerin tüm kokularını alıyordu..İşte tamda Alexandria'nın gerçek kafasına dank ettiği ve o sahne...


Ev.Ev neresiydi? Alxandria'nın evi yoktu.Bu acı neredeyse Alexandria'nın dayanamayacağı kadar fazlaydı.Bakışlarını kaldırdı ve gözlerini odanın en karanlık köşesinde takılı kaldı..Altından gözle ona ışıldıyordu. Alexandrianın kalbi yerinden çıkacakmış gibi oldu.Bakışların olduğu  yere bakamıyordu.bir an bile bile kıpırdamayan bakışların çarpıcılığına kapıldı.

Aidan gölgelerin içinde yavaş yavaş çıktı.Süzüldü.Su gibi aktı.Muhteşem bir vahşi kedi gibi ağır adımlarla yaklaştı. Aleandeia'nın nefesini kesti...


Çok güzel bir romandı...Tavsiye ederim...

13 Aralık 2011 Salı

Beyaz Düşler-Nora Roberts

BEYAZ DÜSLER NORA ROBERTS

Dört kitaplik Gelin serisinin ilk kitabi Beyaz Düşler. Hepsi çocukluk arkadaşı olan dört kadın;Mac,Parker, Emma,Laurel cocukluklarından beri oynadıkları oyunları büyüyünce gercek hayata taşıyan dört arkadaş dügün organizasyon şirketi kurarak birlikte çalışmaya başlarlar. Sirkette grubun fotograf işlerini halleden Mac'in karşısına kader Okul arkadaşı Carter'ı çıkartır. Kısa bir arkadaşlıktan sonra Carterin okulda iken kendisine aşık oldugunu öğrenen Mac kendini bir anda olaganüstü bir ilişkinin ıcinde bulur. Bu mutluluktan korkan Mac bir yandanda son derece bencil bir insan olan annesinin dertleri ile ugraşmaktadır. Arkadaşları ve sevdigi adamın yardımı ile korkularını yenip mutlu olabilecek midir?. Gerçek bir aşka yelken açabilecek midir?. 

Seriyi ve kitabı begendim özellikle Mac'ın korku,tereddütlerini,arkadaslar arasındaki bagi,anlayısi,yardımseverlik ve destegi. Carterin aşkının gücünü,engin sabrını yazar iyi işlemis. Ama Eve Dallas serisi cok daha güzel bence. Yinede bir Nora Roberts klasi vardi bir peri masali hayal etmek istiyorsaniz bu seriyi tavsiye ederim. 

9 Aralık 2011 Cuma

Gecenin Prensi - Laura Kinsale




Baştan söylemeliyim Jerwaulx Dükü Christian gibi bir karakter bekliyorsanız hayal kırıklığına uğrarsınız peşinen belirteyim...

Laura Kinsalenin sanırım uslubu diğer historical yazarlara göre farklı olduğunu bu romanında iyice anlamış oldum..Farklılığı kahramanlarında önce; erkek karakterimiz S.T.Maitland namı diğer Gecenin Prensi ülkesinde başına ödül konmuş(hem de 3 Pound) bir kanun kaçağı da olsa..Bu hayatını terk edip Fransa'ya kaçıp adeta münzevi bir hayat sürmektedir...

Bu hayatı da niçin seçtiğini de roman içinde öğreniyoruz..Diğer historical erkeklerinin aksine kusursuz bir erkek kesinlikler değil..Bir kulağı sağır ve denge problemi var...

Kadın kahramanımız Leight namı diğer S.Tnin hitabı gibi Gün ışığı.. Son derece güçlü ve bağımsız bir kadın..Din kispesi altında kasabalarına gelen şarlatan bir rahibin Peder Chiltonun ailesinin üyelerini yok etmesini,kızkardeşlerini lekelenerek ölümlerinin intikamını Gece Prensini bularak ondan kılıç dersleri almak için Fransa'ya gelecek kadar cesur ve pervasız..Zamanında başından bir aşk macerası geçtiğinde zamanın kurallarını hiçe sayacak kadar da tutkulu...

Sonunda S.T.Maitland'ı bulur kendisine yardım etmesi için ikna etmeği başarır..
S.T Leight'in gözünde şıpsevdi bir erkek gördüğü her kadına aşık olan bir romantik..Ama S.T. Leight'e deyim tam yerinde ise vurulup onun arkasından değil İngiltere Ay'a bile gitmeğe hazır hale gelmiştir....
İşte bu duyduğu ve hissettiği sevgi sayesinde S.T. küllerinden tekrar doğar..Leight'in de tam istediği gibi İntikam Şövalyesine dönüşür....
Başlarda S.T.den etkilenmemek ne kadar kolaysa S.T. eski kimliğine büründükçe asıl etkilenmeyerek ona aşık olmamak imkansız bir hale gelir..

İkilinin aralarındaki med-cezirler bazen sinir bozucu olsada Leight'in yaşadıklarından sonra bu kadar sert olmaya çalışması bunu bir yere kadar sürdürebilse de..Çok çarpıcıydı..Özellikle en etkilendiğim sahne daha sonradan Karayel adını takacakları atın eğitime sahnesiydi..O sahnede çok duygulandım....Leight'in ısrarla sevgiyi red etmeye çalışması hiçbir şeyi hiç kimseyi sevmeyip bağlanmaya çalışmaması çok duygusaldı...

Klasik bir duydusal Historical okumayı düşünüyorsanız bu romandan uzak durun..Ama çarpıcı bir yeniden doğuş,sevginin neler yapabileceğini hissetmek istiyorsanız tavsiye ederim..


Serseri Kalbim-Julia London

Serseri Kalbim- Julia London


THE ROGUES OF REGENT STREET Serisinin 3.kitabı..Serseri Kalbim bitti..Çok beğendiğimi belirtmeliyim..Serinin diğer kitapları Tehlikeli İlişkiler ve Zalim Cazibe'den konusu çok daha değişik idi..

Regent Serserileri derneğinin yaşayan 3.üyesi olan Arthur Christian en mazbut,en duygusal belki de en amaçsızı idi arkadaşlarına göre..Ölen arkadaşları Phıllipin düelloda öldüren Adrian Spencer kadar etkilenen duygusal bir adamdı....Sutherland Dükü'nün ikinci oğlu idi..Bir asilzadenin ikinci oğlu olmak demek gölge de kalmak demekti..Dük hiç bir zaman olamayacaktı..Sevdiği kadın Portia işte bu yüzden onu yarı yolda bırakarak başka bir asilzade ile evlilik yolunu seçerek..Onu parçalara ayırmıştı..37 Yaşındaydı ve artık pek bir şeye inancı da kalmamıştı...Ama yanılmıştı hayat çok değişik olaylara gebe idi..

Ölen arkadaşının zamanında İskoçya'da yaptığı yatırımlar yüzünden İskoçya'ya gitmesi sanki de kaderin bir oyunuydu..

O sırada İskoçya'da yaşayan yeni dul kalmış olan İskoçya'lı Kerry McKinnon'da topraklarının elinden gitmek üzere olduğunu öğrenmişti...Dindar bağnaz annesi onu yanına çağırıyordu..Bu günahkar yaşamdan sıyrılmasını öğütlüyordu!!!..Ölmeyi tercih ederdi yine de gitmezdi..Çünkü merhum kocasıyla annesinden kurtulmak için evlenmişti..Evliliği ilk zamanlarda iyi gibi gitsede kocası hastalandıktan sonra ona yıllarca bakmış kısaca kocası için de her türlü fedakarlığı yapmıştı.Ama o da değerini bilmemiş ona dünya kadar borç bırakarak göçüp gitmişti..

Kerry çiftliğini kurtarmak Arthur ise arkadaşının mallarında çıkan sorunu halletmek için yola çıkar ve yolları ıssız İskoçya topraklarında kim olduklarını bilmeden kesişir..

Karşılaşmaları çok çarpıcı Trajikomiktir..Yolda karşılaşmaları ile sayısız zorluğun ve maceranın içine girmeleri aralarıında çakmaya başlayan kıvılcimlar ile çok çarpıcı bir hale gelir.Birbirlerinden o kadar etkilenirler ki ayrılamazlar..Arthur Kerry'nin kim olduğunu anlasa da sorununu çözmeden kim olduğunu söylemez..Ama bu sonradan başına büyük bir iş açacaktır..Sonunda birlikte Kerry'nin çiftliğine varmayı başardıklarında ise birbirlerine delice aşık olduklarını ikisi de idrak etmişlerdir..
Arthur Kerry sayesinde bedenen çalışmanın bir işe yaramanın sabahları kalkmanın bir manası olduğunun ne demek olduğunu kısaca hayatının bir manası olduğunu keşfeder..Bu güzel İskoçyalı onu büyülemiştir..Bu güzel İskoç dulun kendi sınıfından olmadığını bilse de ondan kopmak çok zor gelmeye başlar..Kerry'nin doğallığının,yapmacıksızlığının anlamını onun ruhunun ve fiziki güzelliğnin sadeliğinin esiri olur..Kerry ilk defa bir erkeğe duyduğu yoğun duyguların şaşkınlığı içindedir..

Bu iki aşık verecekleri ağır sınavlardan habersiz birbirlerine çılgınlar gibi aşık olurlar..Asıl mücadele yeni başlamıştır..

Daha fazla anlatıp da okuma zevkinizi kaçırmak istemiyorum..Julia London'un kaleminin güzelliğine bayıldım..Çok çok etkilendim..Bence serinin en güzel kitabı idi..Yazarın her bir kitabını okuduğundan bir öncekinden daha çok beğeniyorum..
İnanılmaz duygu yoğunluğu duru bir anlatımı var yazarın...

Hala okumayan var ise TAVSİYE EDERİM..Ama sıra ile çünkü birinci kitaptaki Adrian Spencer ve İkinci Kitaptaki Jullian Dane'de vardı bu hikayede eşleri ile birlikte..Sanırım dördüncü kitap ise Jullian Dane'in sabık kız kardeşi Sophie Dane ile ilgili asıl ben onu merak ediyorum..Martı yayınlarından ricamız arayı daha fazla açmamaları....

Serinin Kitapları:
1.Tehlikeli İlişkiler
2.Zalim Cazibe
3.Serseri Kalbim..
4.Kitapta En kısa zamanda buluşmak istiyoruz!!..Martı Yayınları!!!...

Bazıları Ateşli Sever-Teresa Medeiros




Çok eğlenceli, harika diyalogları olan aynı zamanda duygu dolu, aşk kokan,mizahi yönden desteklenmiş bir roman, İşte Teresa Medeiros Farkı ... büyük keyif alarak okudum..
`Robert the Bruce`romanın yan karakterlerinden.)) Ve bir kedi , mükemmel bir çeviri.Çevirmen Aydan Şanlısoy Özbek''''e koca bir teşekkür çünkü yazarın o akıcı ve esprili dilini olduğu gibi yansıtmış..Yayın evi Pegasusada teşekkürler Orjinal kapak,düzgün bir çeviri ile bize bu çok sevdiğim yazara kavuşturduğu için..
Kitabın elime alıp okumaya başladığımda beni çok güldürdü.kahkahalarıma hakim olamadım..
Güllerin Fısıltısı``kadar yoğun duygusallık yoktu ama bu iki zıt kitabı yazan yazar olarak Teresa Medeiros''''a daha da hayran oldum.
Çünkü ilk kitabı okurken gözyaşlarıma hakim olamamıştım.Bazıları Ateşli Sever''''de de kahkahalarıma...
Bu harika yazarın diğer kitaplarını okumak için iki yıl daha beklemek istemiyorum..Umarım daha sık aralıklarda okuruz yazarımızın romanlarını.
Bazıları Ateşli Sever yazarın
Kincaid Highland Serisi:

1. Some like It Wicked (2008) Bazıları Ateşli Sever
2. Some like It Wild (2009)

Kincaid serisinin ilk kitabı Catriona ikinci kitap ağabeyi Connor''''un Pegasusu umarım bu seriyi kısa zamanda bitirir..Çok beklemeyiz umarım..Tavsiye ederim..

21 Kasım 2011 Pazartesi

Söz Dinlemez Kalbim-Candace Camp



Orjinal Adı : The Bridal Quest
Edisyon Adı : Söz Dinlemez Kalbim
Yazar : Candace Camp
Goodreads Puanı : 5/3,86
Puanım :5/4




Serinin ilk kitabı Aşk engel Tanımaz'ı çeviren Ceren Kurtoğulları'nın çevirmesi yayın evi adına isabetli bir karar bence..Kitabı yine çok rahat okudum..Candace Camp'in kalemini seviyorum çok akıcı bir uslüp ile yazıyor.Erkeklerin iç seslerine romanda pek yer vermiyor..Bu da sanırım yazarın sitili..Ama beni çok fazla da rahatsız etmiyor..

Serinin ilk kitabından tanıdığımız Lady Francesca Haughston'ın Rochostor Dük'ü ile tutuştuğu iddiadan hatırlıyoruz..Bu ikili benim kalbimi fethetmişti..Oğlan kardeşini evlendirme de başarısı ile Dük ile olan iddiayı kazanmıştı..Ama maddi durumu henüz düzelememişti..
Serinin 3.Kitabında  Dük'ün kız kardeşi Carla 4.Kitabında bu çok merak ettiğim ikilinin kitabını okuyacağız..Tabii ki en çok Françesca ve Kusursuzluk timsali Dük'ün hikayesini merak ediyorum..


Serinin 4.Kitabı Söz Dinlemez Kalbim'e gelince  kurgusu  çok güzeldi..Hiç sıkılmadan okudum.
Evlilikten ödü patlayab Lady İrene Wyngate ile Radbourne Kontu'nun varisi Gideon'un hikayesi idi..İrene'nin korkusunun en büyük sebebi zalim ve bencil babasının davranışları yüzündendi aslında..Bu yzüden evlinerek erkeğin hükmü altına girmeyi red ediyordu..

Gideon ile İrene'nin yolları da genç kızın babası yüzünden bir gece yarısı kesişmiş idi aslında..Babasını emrinde çalışan bir kadına musallat olduğu için uyarmaya gelen Gideon İrene'yi kendisine çevirdiği silahı ile ilk kez görmüştü..Genç kızı da unutmamıştı..

Bu olaydan tam 10 yıl sonra bu iki gencin yolları tekrar kesişir..Gideon'un gizemli ve aykırı geçmişi çok çarpıcı ve sırlar ile doludur..Küçük yaşta terk edilip büyük zorluklar ile yaşaması babasının o kaybolduktan sonra bulmak için beklediği çabayı göstermemiş olması Gideon'un cevaplarını aradığı sorulardır..


Yıllar sonra kavuştuğu ailesinden beklediği sıcaklığı görmemesi ünvanın her şeyden çok önemli olması onun canının acıtmıştır..
Öte yandan İrene babasını kaybetmiş olup babasının bıraktığı borçlarla boğuşan ağabeyi evlendikten sonra annesi ile birlikte onu evlendirmek için fırsat kollayan sevmeyen yengesi ile birlikte yaşamaktadır..Zaman zaman yaşanan tartışmalar canını acıtsa  da evlenmemeğe kesin kararlı olup sert ve açık sözlü bir genç kız olup erkekleri yanına yanaştırmamaktadır..
Ama yeniden bulduğu ailesi Gideon'un aileden yapılan baskıları sonucunda İrene'yi  oldukça hareketli ve heyecanlı günler beklemekteydi..Çünkü Gideon tanışacağı bekar genç kızlar için düzenlenecek davette çöpçatanlık yapan Francesca'ya özellikle İrene'in isimin vererek davet edilmesini sağlıyacaktır..
Büyük bir keyifle okudum..Francesca ve Dük'ün olduğu sahneler çok fazla olmasada kitabın sonundaki sahne gelecek iki kitabın daha da haraketli ve heyecanlı olacağının göstergesi idi...
Umarım bu sefer Candace Camp'i okumak için çok fazla ara verilmez..Tavsiye ederim..

Matchmakers (Çöpçatan Serisi)
1. The Marriage Wager (2007) Aşk Engel Tanımaz 
2. The Bridal Quest (2008) Söz Dinlemez Kalbim
3. The Wedding Challenge (2008) Aşk Hiç Bitmez

4. The Courtship Dance (2009) Kalp Asla Unutmaz


8 Kasım 2011 Salı

Düşler Krallığı -Judith McNaught

Orjinal Adı :A Kingdom of Dreams (Westmoreland Saga #1)
Yazar : Judith McNaught
Edisyon Adı : Düşler Krallığı
Goodreads Puanı :5/4,24
Puanım: 5/5



Nasıl bir büyü var ki bu romanda? her okuduğumda ilk defa okumuş gibi bir duygu uyandırıyor içimde..;
Düşler Krallığını her okuduğumda yüreğime dokunmasına hala alışabilmiş değilim.Her okuyuşumda bambaşka bir tat bırakıyor..Historical Romanlarının belki en klasiği bence en güzellerinden biri...Bir historical okuyucusu Judith Mcnaught'un bu romanını okumamışsa bence kendisini historical okudum olarak görmesin..




Çünkü bu romanda bambaşka bir büyü,masalımsı bir tat var..Yazarın kitaplarına başka bir Westmoreland'ın hikayesi İçinde Aşk Saklı ile başladım..O kitabın sonunda Westmoreland Atası Royce ve Jennifer'in hikayesini daha çok merak ettim..Sonunda Düşler Krallığını okuduğumda olayları birebir yaşamış kadar hissettim..Kahkahalarla okudum kah çok duygulandım..Hani yüreğin kraliçesi lakabını almış ya yazar bence sonuna kadar hak etmiş...
Kitabın başında düşman tarafta olmaları,olayların akışı okurken nefesimi kesti..Jennifer'in direnci,cesareti,azmi..Royce'in bu direnci kırmadaki kararlılığı...Onu takdir edişi ve hayranlığı,Ne kadar kızarsa kızsın Jennifer'in cesareti şaşmaz iradesi ve güzelliğ Royce'in aklını başından alması..

Savaş meydanlarında geçen ömre rağmen insancıllığını kaybetmeyen karakterdeki bir erkek ve ne kadar acı çekerse çeksin karakteri bozulmayan bir kadın..İki karakterde müthiş güzeldi..İkisine de bazen çok kızıp çoğunlukla hayran kaldım..Okuyun...Benim gibi tekrar tekrar okuyun...
Üstüne kesinlikle başka bir yazarı koyamadığım kraliçemi benim kadar sevmeseniz de takdir edin..lütfen..

***********************************************************


En sevdiğim sahneden bir alıntı..Royce'in unutulmaz dövüş sahnesinden ,Jennifer'i üzmememk için ona meydan okuyan ailesine karşılık vermeden dövüşüp yaralandığı sahne:
Jennifer onun kırık kolunun yanında sallandığını görecek kadar yaklaşınca ağzından çıkacak çığlığı zorla bastırdı.Royce'un önünde durdu ve babasının öfkeyle yükselen sesini duyunca Royce'un ayaklarının dibindeki mızrağa baktı.
''Al onu!'' diye gürledi babası ..''Mızrağı kullan Jennifer.''
O zaman onun neden geldiğini anladı Royce.Akrabalarının işini bitirmeye,Royce'un William'a yaptığını o da Royce'a yapmağa gelmişti.Kımıldamadan Jennifer'i seyretti;Jennifer yavaşça yere eğilirken güzel yüzünden akan yaşları fark etti.Ama Jennifer Royce'un mızrağını veya kendi hançerini almak yerine,Royce'un elini ellerinin arasına aldı,dudaklarına bastırdı.Acıdan ve şaşkınlıktan bilincini kaybeden Royce,nihayet Jennifer'in önünde diz çöktüğünü anladı..Boğazından bir inilti koptu:''Sevgilim,'' dedi acı içinde,elini sıkıp kaldırmaya çalışırken,''yapma...''
Ama karısı onu dinlemiyordu.Rockbourn Kontesi Jennifer Merrick Westmoreland,yedi bin kişinin gözleri önünde,uysal bir itaatkarlık içinde kocasının önünde diz çökmüş,onun elini yüzüne bastırmış,omuzları şiddetli hıçkırıklarla sarsılarak ağlıyordu.

4 Kasım 2011 Cuma

Aşk Engel Tanımaz-Candace Camp


Orjinal Adı : The Marriage Wager 
Edisyon Adı : Aşk Engel Tanımaz
Yazar : Candace Camp
Goodreads Puanı : 5/3,79
Puanım 5/4,5

Yazarın 4 kitaptan oluşan Matchmakers serisinin ilk kitabı.Çok güzel bir kitaptı
Dört kitaplık Çöpçatan serisinin ilk kitabı Aşk Engel Tanımaz. Biraz Kül Kedisi havası vardı romanda.Çünkü romanın kadın kahramanı Constance Woodley'in üvey kardeş olmasa da amcasının kızları ve kötü kalpli bir yenge vardı bu kitap da.Hiç ummadığım bir beğeni ile okudum kitabı.
Bu kitap da dikkatimi çeken başka bir kahraman Leydi Frencesca idi  çok sevdim bu karakteri. Oldukça fakir bir duruma düşmüş olmasına rağmen kıvrak zekası iş bitiriciliği ile bunu ustalıkla gizlemesi.
Ve Rochford Dükü ile bir iddiaya girer. Hiç dikkati çekmeyen bir kızı alıp sezon sonuna kadar dikkat çekici bir hale getireceğine onun nişanlanmasını sağlayacağına dair bahse girerler.
Bu iddianın baş karakteri Constance'dir..
Hasta olan babasına bakabilmek için evlenemeyen bu genç kız babası öldükten sonra amcasının yanına sığınmak zorunda kalır. Kötü kalpli bencil yengesi tarafından kızlarının şaperonluğunu yapması sağlanır.
Romanın erkek kahramanı Lord  Dominic.Leighton ise  sırlarla dolu fırtınalı bir hayatı var ..Ağabeyi ölünce ünvan ona kalıyor ve babası ile de pek anlaşamamaktadır...Romanımızdaki çöpçatan olan Frencesca'nın da oğlan kardeşidir..
Dominic ve Contance ile karşılaştığı davette sıra dışı bir yakınlık yaşarlar.Aşktan ve evlilikten umudu kesmiş olan Constance'in kapsını aşk hiç ummadığı zaman çalacaktır..
Oldukça beğenerek okuduğum bir roman oldu. En kısa zamanda serinin diğer kitaplarını da okumak istiyorum....



29 Ekim 2011 Cumartesi

Ödül-Julie Garwood



Orjinal Adı: The Prize
Edisyon Adı : Ödül
Yazar           : Julie Garwood
Goodreads Puanı :5/4.21
Puanım  : 5/2




Ödül bitti. Neden bu kadar geç mi bitti?.. 
Türkcemıze giren yeni kelimeler yüzünden... Kitabin ortasına kadar bu kelimelerin yerine su an kullandiklarımızı koyarak okudum.. Kesinlikle muhteşem bir historicaldi ama ben yazarin,Gelin,Dügün,Sır, Fidyedeki tadı cok istesemde alamadım. 



Roman ortalardan itibaren beni sardi ve begendimse de :)) TEKRAR TEKRAR OKUYACAKLARIM ARASINDA KESİNLİKLE DEĞİL.. Benim beklediğiim bir Garwood değildi yani o yalın sade kelimeler yoktu..Sanki hikayeyeye müdahale edilmiş gibi geldi bana..

Bazen muhteşem Garwooddan esintiler ortaya çıksa da bir türlü içime sinemedi bu hikaye..Acaba İskoç hikayesi olmadığı için mi? Neden bende mi bir şey vardı?? Yani bir soğukluk monotonlu başından beri eksik olamadı.Saramadı benİ.. Ama Romanda Garwooddan muhteşem esintiler vardı ki bu Romanın en can alıcı sahnelerinden idi... 

Kitapta beni en cok etkiliyen sahne Royce'un Nıcholaa icin yapmaya çalıştigi satranc tasi sahnesi ve oglan kardeşi Justinin ona yardım ettiği sahne idi. Bayıldim bu sahneye harikulade duygusal bir sahne idi. Çiftin ilk karşılastiklari sahne.. Royce ve Nicholaanın birbirlerinden etkilenimi,kavgalari  Nicolaanin eş secimi müthisti..Birbirlerinin aşklarını kazanmaya çalışmaları..Harikulade idi.. Özellikle Gelin ve Fidyeden sonra beni can evimden vuramadi nedense.. 

Birseyler eksik gibi kaldi ama çözemedim, Düsüncelerim beni baglar yine de tavsiye ederim.

24 Ekim 2011 Pazartesi

Aşkta İlk Çeyrek-Susan Elizabeth Philips


Chicago Stars / Bonner Brothers
It Had to Be You (1994)
Heaven Texas (1995)
Nobody's Baby But Mine (1997)
Dream a Little Dream (1998)
This Heart of Mine (2001)
Match Me If You Can (2005)
Natural Born Charmer (2007)

Aşkta İlk ÇEYREK(İT HAD TO BE YOU)Chicago Stars / Bonner Brothers Serisinin ilk romanı..Güzel bir romandı. Hikayemiz Phobe Summerville ile Dan Calebow arasındaki tutkulu ve duygusal bir aşkı anlatıyor...
Phobe kelimenin tam anlamı ile eski Amerikan filmlerindeki sarışın bomba,babasının bol evliliğinin çocuklarından biri..Babası ile arası uzun zaman önce bozulmuş başına gelen kötü bir tecavüz olayından sonra aralarındaki ipler iyice kopmuştur...
Dan Calebow eski sporcu ve Phobe'a babasından miras Chicago Stars Amerikan Futbol takımının karizmatik ve yakışıklı koçu..Eski karısı ile onun isteği ile fantaziler yaşamak zorunda kalan genç bir adam..Karısından ayrıldıktan sonra yegane isteği çocuklu sevimli bir aile kurabilmek..Bunun için gerekli hazırlıklar bile tamam Sharon isimli bir ana okulu öğretmeni ile görüşmeye başlamış bile plan tamam ama hesaplamadığı bir şey yani biri var:) Phobe Summerville..
Onun güzelliği,çekiciliğine hazırlıklı ama baştan çıkarıcılığı altında yatan masumiyetine,saflığına hiç hazır değil ve kanişi Pooha..Hakkında duyduğu o kadar hikayeden sonra bu kadın hiç de anlatıldığı gibi değil...
Phobe ve Dan hiç ummadıkları anda birbirlerine çarpıldılar ve Phobe babasından kalan bu futbol takımını hiç de istemese de o takım ile gerçek takım ruhunu arkadaşlığı birbirini anlamayı aynı şeye üzülüp sevinmeyi öğrendi...
Dan'den ise yıllar önce kaybettiği kadınlığını geri aldı Dan'ı çok sevdi.. Sevmek mutluluk için yeterli miydi?..
Çok geç tanıştığım bu roman bence yazarın ilk yayınlanan tekli kitaplarından Aşk Kapıyı Çalınca'dan çok daha güzeldi bence..Çeviriden bahsetmek de istiyorum kitap resmen su gibi akıp gitti..Kitaba hiç müdahale edilmemiş Sevinç Yanar'ı buradan tebrik etmek istiyorum..
Bu romanı hala okumayan var ise tavsiye ederim..

Çingene-Lesley Pearse


Uzun zamandır okuduğum en iyi romanlardan biri idi..Hem gerçekçi,hem duygusal,hem de maceraperest bir roman..
İstediğim her şey bu kitap ta fazlası ile mevcuttu..
Beth'in İngiltere'nin Liverpool şehreinde başlayan hayat macerası Kanadaya,Alaskaya kadar uzanıyor idi..Çok çetin bir hayat hikayesini anlatıyordu yazar..
Yazara bu romanda bir daha hayran oldum..Beni Hatırla romanını okuduğumda o kadar etkisinde kalmıştım ki Mary'nin hayatı günlerce aklımdan çıkmamıştı..

Beth'in hayatı Mary'nin hayatına göre öok kolay değildi ama daha insanca idi..
Ağabey'i Sam ile birlikte hayatları bir akşam babalarının ani intiharı ile aniden tepe taklak olacaktı..Öyle ki orta sınıfa ait bir ailesi olan Beth ve Samin hayatı bir daha eskisi gibi olamayacaktı..
Babalarının ani intiharı ile çocukluklarının güzel günleride sonsuza kadar bitmiş oluyordu.Anneleri babaları öldükten sonra resmen kabuğuna çekilmiş kesinlikler çocuklarına yardımcı olmuyordu..Birgün Beth annelerinin hamile olduğunu farketti..Bbalarının ölümünden sonra hayat aile için zaten çok zordu birde bebek ile ne yapacaklardı..
Ama dahada şansızdılar anneleri bebeği doğurduktan sonra çok yaşamadı ve ölürken öocuklarına babalarının ölümü hakkındaki sırrı da söyledi..Anneleri babalarını bir başka adamla aldatmış ve ondan bir bebeği olmuştu..Babaları her ne kadar karısına aşığını bırakmasını istesede genç kadın bırakamamıştı vazgeçememişti sevgilisinden..Babaları da öldükten sonra sırra kadem basmıştı doğrusu..
Çocuklarının kendisini anlamadığını gördüğünde de kızına bir gün tutkuyu anladığında beni de anlayacaksın demişti..
Anneleri öldükten sonra herşey daha da kötü olmuştu ne kadar mücadele ederlerse etsinler her şey çok kötüydü..Beth çalışmayı bıraktığı için geçinmeleri daha da güçleşiyordu..Sam kardeşini bir türlü bağrına basmıyordu ama Beth Küçük Molly'e tapıyordu onun herşeyi ile ilgileniyordu..
Gelirlerinin azalmasından dolayı eve kiracı aldılar ama kiracı gelenler iyi insanlar değildiler anlaşamadılar Beth kiracı kadını saçından tıtarak resmen kapı dışarı etmek zorunda kalmıştı ama bu onlara çok pahalıya patlayacaktı çünkü bu kadın bir gün evlerini yakacaktı..Bu arada Beth yatalak bir adamın çamaşırlarını yıkamaya başlamıştı..Gittiği evin sahibesi Molly^'nin çalışkanlığını kişliğini çokbeğenmişti..Öyleki yangın çıkıpta evsiz kaldıklarında onları evlerine alacak kadar da sevmişti..
Kader ağlarını yavaş yavaş örüyordu sonunda Sam Beth'i Amerikaya gitmek için ikna etmişti.Tek sorun Molly idi..Molly'yi bu arada kayınpederi ölen Bayan Longorworthy evlat edinmek istiyordu.Başta ne kadar dirensede agabeyinden ayrılmak istemeyen Beth Molly'yi bu iyi aileye evlatlık olarak vermek zorunda kalmıştı..
Ve ver elini Amerika ..
Amerikaya giderken gemide Theo,Jack ile tanıştılar ikisi ilede çok sağlam bir arkadaşlıkları oldu..
Theo kumarbaz bir günah kadar yakışıklı kazrizmatik bir adamdı ve sonradan Bethy'nin ilk aşkı olacaktı..
Jack göçmen bir ailenin çocuğuydu tahsilsizdi ama adam gibi adam işte Jack'da onlardan dı..İlk karşılaştıklarından itibaren Beth onun ışığı oldu..Ne olursa olasun onun hep yanında olmaya çalıştı.En kötü günlerinde,sevinçlerinde,hüzünlerinde,yorgun olduğunda,ümitsizliklerinde hep Jack yanındaydı.Hani derler ya aşık olduğun kişi hayatına girdiğinde çığırları açmalı hayatında Jack Beth sayesinde çığırları aştı ama Beth'in elini hiç bırakmadı..
Beth'i Theo'da çok sevdi ama kendince o soylu bir aileden gelen tam bir kalpkıran idi..Beth ile karşılaşmaları çok sıra dışı olmuştu..Beth'i ilk karşılaşmalarından itibaren hiç unutamadı..Ama en büyük yıkımı Beth'e o yaptı..Zalimce canını yaktı..
Bu roman ile Lesley Pearse benim vazgeçilmez yazarlarım arasına çok kuvvetli bir giriş yaptı.. Bu roman bence değerini bulamayan kitapların arasında başlarda olması gerekir..Çünkü bu romanı çok kişi okuduğunu sanmıyorum..Ama okumalarını öneriyorum..


Gece Yaşayanlar Sherrilyn Kenyon ..


Harika bir romandı..Yazarın niçin bu kadar sevildiğini anladım bu romanı okuduktan sonra..
Yazar mitolojik kahramanlar ile gece yarısı avcılarını çok güzel harmanlamıştı..Bu romanda daha çok Alaca Karanlık serisinin romantizmini buldum diyebilirim...
Yazar erotizmde de sınır tanımıyordu doğrusu..İki sevgilinin aşklarını,birbirlerine olan ihtiyacını çok güzel vermişti yazar...

Okurken ihanetin bir erkeğe neler yaptırabildiğini de dehşet ile izledim..
Dark Hunter serisinin 4,kitabı olan orjinal adı Night Pleasures olan Gece Yaşayanların Aşkıda çok güzel anlatmıştı bana göre..
Trakyalı Kyrain'in uğradığı ihanet ile ruhunu satarak Gece Avcısı olması intikam için ruhunu satsa da onu feci şekilde aldatan karısına yine de kötülük yapıp intikamını bile alamaması bana ne erkekler var dedirtti..Çünkü bence sevmek sevdiğini ne olursa olsun bağışlamaktır..
Ama bu güzel gönüllü avcı sonunda Amanda ile karşılaştığına ondan etkilenmesi,bağlanması,onsuz yapamaması çok sevdim..Ne olursa olsun Amanda'nın sevdiği erkeği bırakmaması onun ile sıra dışı güçlerini birleştirmesi çok hoşuma gitti..
Kısacası ben bu yazarı ve bu kitabı çok beeğndim.En az Kedicikler kadar..Erko yayıncılığın bu kadar güzel bir serinin arkasında duramaması da bana çok ilginç geldi doğrusu..
Tek kelime ile harika bir Fantastik Roman Pegasus Yayinlarının bu seriye hak edeceği değeri vermesini umuyorum...

7 Ekim 2011 Cuma

İçinde Aşk Saklı-Judith McNaught


Orjinal Adı : Whitney My Love
Edisyon Adı : İçinde Aşk Saklı
Yazar :Judith McNaught
Goodreads Puanı :5/4,2
Puanım : 5/5

Unutulmaz Romanım bana kitap okuma sevgimi tekrar kazandıran İçinde Aşk Saklı orjinal adı: Whitney My Love tekrar okudum..Ne kadar özlemişim..Sanki ilk defa okuyormuşum gibi oldum..Her sahneyi okurken kendim yaşamış gibi hissettim..Elime alıp bırakamadım romanı...

Goodreads Puanı 5/4,17 Benim puanım 5/5 Keşke daha yüksek puanlar olabilseydi..
Beni etkileyen o kadar sahne var ki..Birde Küçüğüm kelimesi bu kadar mı güzel yakışır bir erkeğe..İlk karşılaştıkları sahne..Aşkı ve tutkuyu bu kadar derinden hissettirebilen nadir kitaplardan İçinde Aşk Saklı..Yazar bu kitabı ilk 1979 yılında yazmış,kitabın sonunda tekrar yazma güdüsünü anlatıyordu..

Whitbey Stone özgür ruhlu bir genç kadındı annesini küçük yaşta kaybetmişti.Babası ile ilişkisi pek de iyi değildi..Annesi öldükten sonra genç kız bir türlü babası ile arasını düzeltememişti..

Sevgiye açtı Whitney babasına ,arkadaşlarına,öğretmenlerine kendisini sevdirip kabul ettirmek için yanıp tutuşurken kafasına koyduğunu yapacak kadar da gözü kara idi..

Çocukluğundan beri bir sevdiği vardı Paul Savarin,tüm rüyası onunla evlenmekti.Ama genç adam onun ilgisinden çok rahatsızdı..O başka bir genç kız ile evlenmeyi planlamıştı..

Kızının haşarılıklarından rahatsız olan babası onu Fransa'ya teyzesinin yanına göndermesi ile Whitney'in olağanüstü bir genç kadın olmasının yollar açılır..Orada neredeyse üç sene kalır babası tarafından tekrar çağrılana kadar..
Bu yıllar içinde Baba Stone'ın işleri bozulmuş iflasın eşiğine kadar gelmiştir..Whitney ise Paul'den ümidini asla kesmemiş ondan vazgeçmemiştir...Eninde sonunda onunla evlenmeyi kafasına koymuştur ki bununla ilgili yemin bile eder...

Ama onunla ilgili başka planlar vardır..Bu düşündüğü kadar kolay olmayacaktır.İlk önce Claymore Dükü Clayton Westmoreland'ı ezip geçmesi gerekecektir..Çünkü genç adam ona sormadan babası ile anlaşıp görücü usulüyle gizlice nişan işini gerçekleştirmiştir..O Paul Savarin ile evlenme hayalleri kurarken Clayton'da onunla ilgili planlar kurup uygulamaya sokmuştur bile..

Kendine güveni o kadar üst sınıra ulaşmıştır ki. Genç bir kız tarafından oldukça zorlanacağını aklının bile ucundan geçirmemektedir..


Ama Whitney'e gerçek kimliğini göstermeyecek kadar da zekidir..İlk karşılaşmalarından itibaren savaş baltaları çıkar..İki tarafın da güçlü ve tutkulu kişiliği bu mücadeleyi çok değişik boyutlara taşıyacaktır..

Kitapta gönlüme kazınan öyle sahneler var ki..Tekrar tekrar okumuşumdur..Birebir yaşamış kadar etkilendim tekrar okuduğum halde..
En başta Whitney'in Clayton'ı Düke benzetemedği sahne..Kumar oynadıkları unutulmaz sahne..Kavga sahneleri ve Klisedeki sahne..Taciz sahnesi..Çok etkilendim..





Bundan sonra tüm okuduğum kitaplarda hep Claymore Dük ve Düşesinin aşkını aradım..Bazen buldum bazen bulamadım..Ama bu roman beni kitaplara tekrar döndüren bir roman..Özellikle bizim yazarlarımızın mahvettiği okuma isteğimi canlandıran roman..Historical türünün kilometre taşlarından İçinde Aşk Saklı..
Hala daha okumadıysanız özellikle historical türünü seviyorsanız kendinizi historical okumuş olarak sakın görmeyin..Judith McNaught'un İçinde Aşk Saklı romanını okumadan historical okumuş sayılmazsınız..Bence...TAVSİYEMDİR...



24 Eylül 2011 Cumartesi

Hayalimdeki Aşk. Erin QuiNN





Mutlulugu yakalamak icin bazen gecmişiniz ile hesaplaşmaniz gerekebilir. Kacırdıgınız firsatlari bir daha yakalama imkanınızda olmayabilir. Tüm yapmanız gereken aşkınıza simsıkı sarılıp daha cesur olmaktır.

Aşkın gücü,herkesin ikinci bir şansa hakkı var...Yıllardır iki aile arasında süren bir lanet..İrlanda'nın pek bilinmeyen kasabasından gelen tılsım..Aslında bu roman için sayfalarca yazabilirim..Teslimiyet romanından sonra beni bu kadar etkileyen nadir romanlardan..
Bir gün mutfağınızda dayanılmaz derecede yakışıklı bir erkek beliriverir ise ne yaparsınız?..
Bu gizemli yabancı Danni'nin hayatına umulmadık bir anda girer ve o hız ile onu İrlanda'daki bir kasabaya birlikte gitmeleri için ikna eder..
Bu gizemli yabancının etkisine giren Danni kendini sıra dışı olayların içinde bulur..Ve anlar ki geçmişte olan bir olayı tekrar düzenlemek için buraya gelmişlerdir...

Farkettiği ve öğrendiği gerçekler ile Sean'in aslında bulunduğu zamanda bir ölü olması ayrı zamanlarda bir araya gelmeleri.her şey yarım kalmış çözülmemiş gizemli olayların içinde bulmasına neden olur..Ya bu olaylar çözülecektir.Ya da Geldiği efsunlu kasabada kendinin ve Sean'in ölümünü tekrar görecektir..Olaylar sanki dolap beygiri gibi tekrar tekrar büyükannesinin yaşadığı gibi yaşasada olayları bir türlü çözümlenmemiştir..Bu olayları çözecek tek kişi yine de kendisidİR..Bu olayları ancak büyük güçleri olan Fennore Kitabını kullanması ile çözebilecek midir?
Her şey mutluluğu.annesinin ,kardeşinin,kendinin ve sevdiği adamın, hayatı buna bağlıdır..Başarılı olmamak gibi bir şansı yoktu..
Harikulade ve ders verici bir romandı fazla anlatıp gizemini bozmak istemiyorum..Ama umulmadık olaylar,çaresizlikler içinizden gelen güç ile sizde var olan bir ayrıcalık,yetenek ile de çözebilirsiniz..Bunun muhakkak bir efsun,büyü,tılsım olması gerekmez..Yazar bütün bu olayları işlerken çok güzel derslerde veriyordu..Sevginizi için mücadele etmeniz gerektiğini,ona inanmanız gerektiğiniz,bazen mutluluklar için cesaret de gerekebilir..Bazı şeyleri hatta hayatınızı bile kaybetmeyi göze almanız da gerekebilir..
Tek kelime ile harika ötesi bir romandı..Çeviri ise çok güzeldi kitap su gibi aktı gitti..Çok ama çok sevdim..Yazarın yakında ikinci kitabı çıkıyor:)) İkinci kitabını okumadan önce hala daha okumayan varsa önce Hayalimdeki Aşk'ı okumalarını öneririm..

1 Eylül 2011 Perşembe

Sen Kimseyi Sevemezsin- Karen Hawkins


Orjinal Adı :Much Ado About Marriage
Edisyon Adı : Sen Kimseyi Sevemezsin
Goodreads Puanı :5/3,94
Puanım :5/5


Harika bir historical romandı..Yazarın ilk romanı Aşkına Talibim beni her ne kadar hayal kırıklığına uğrattıysa da yazarda yine de görmüş olduğum ışıltılar vardı..O yüzden yazara bir şans daha vermeye karar verdim...İyiki vermişim bu kadar güzel bir romanı kaçırmış olacaktım.

İlk önce roman 1.Elzabeth zamanıda geçiyor onu söylemeliyim..Ülkesi için casusluk ve korsanlık yapan Thomas Wentworth'ün kaderi Fia ile umulmadık bir zamanda karşılaştığında her şeyi altüst oldu..
Önceleri hizmetçi sandığı Fia'nın çekim alanına bir anda giren Thomas kendini umulmadık maceralar ve tutku yumağında bulur..Casusluk yapmak için geldiği Klan beyi MacLean ile karşılaşması ile birlikte kendini bir anda çok tuhaf ama bir an önce kurtulmak istediği bir evliliğin içinde bulacaktır..

İkili her ne kadar birbirlerinden kaçmaya çalışırsa çalışsın birbirlerini mıknatıs gibi çekiyordu..1.Elizabeth döneminde geçen bu romanda İskoçların sabık Kraliçesi Mary'nin kocasının katili ile evlenmesi üzerine kurulu bu olaylar yumağı ve Thomasın görevinin içeriği ile ilgili çok sıra dışı nedenlerin geçmektedir. Thomas ve Fia ise bunu öğrendiklerinde birbirlerine güvenmenin ve aşklarının önemini de anlayacaklardır..Onları ayırmak isteyenler karşı da savaşacaklardır..

Daha fazla detay vermeyeyim..Okurken bir an bile elimden bırakamadım..Yazar her şeyi o kadar güzel kurgulamış ki sizin yapmanız gereken kitabı açıp okumaya başlamak...Kendinizi bu macera ve tutku dolu hikayeye teslim etmek..Gerisi geliyor....

MacLean Curse
1. How to Abduct a Highland Lord (2007)Artık Benimsin
2. To Scotland, With Love (2007)İskoçya'ya Sevgilerle
3. To Catch a Highlander (2008)
4. Sleepless in Scotland (2009)
5. The Laird Who Loved Me (2009)
6. Much Ado About Marriage (2010) Sen Kimseyi Sevemezsin