23 Ekim 2016 Pazar

Aşk ve Savaşın Şarkısı-Dinah Jefferies

Orijinal Adı :The Tea Planter's Wife
Edisyon Adı : Aşk ve Savaşın Şarkısı 
Yazar : Dinaj Jefferies
Yayınevi: Nemesis Kitap
Çeviri : Meltem Sağlam
Goodreads Puanı : 5/3,77
Puanım : 5/4,5



Tarihi romanları okumayı çok seviyorum. Beni tarihin gizemli yıllarına götürüp o diyarlar da nefes almamı sağlarken adeta o tarihlerde yaşamış gibi oluyorum. 
Bitirmiş olduğum roman bugünün Sri Lankası dünün ise Seylan'ın da .. Roman etkileyici bir atmosferde geçiyor..

Seylan'ın en ünlü ürünü bildiğiniz gibi çay...Çay benim vazgeçilmezlerim arasında olan bir içeceğim adeta..Romanın kadın kahramanı bir İngiliz..Eşi ile Londra'da tanışıyorlar..Ve evleniyorlar..Eşinin yanına bir gemi ile yeni bir hayata yelken açıyor..


Sevdiği erkek için şimdiye kadar yaşadığı bildiği hayatı arkasında bırakarak vatanından kilometrelerce uzaklıkta Seylan'a gidiyor..

Evlendiği erkek Laurence Hooper Seylan'da büyük bir çay üreticisidir..Gwendolyn Laurence ile evlendiğinde kendisini çok heyecanlı bir yeni hayatın beklediğinden emindi.. Yolculuğu sırasında egzotik bir erkek Savi Ravasinghe ile tanışır...


Bu adam ileride hayatında çok etki edecek bir olaya sebep olacaktır..

Ancak Kocası yolculuğu bittikten sonra limanda onu karşılamadığı gibi kendisini geri çekmiş adeta soğuk davranmaktadır.


Gwen'in acemiliği,gençliği,ev hayatındaki sorumluluklar,farklı kültürlerin etkisi ve eşinin şımarık ve kaprisli kız kardeşi Verity sayesinde de çevresindeki insanlar ve kendisi ile çatışma içine girer..
Kocası ile kısa bir ilişki yaşayan Amerikalı küstah Christina da işini zorlaştırıyor elbet..
Onu sayesinde kıskançlıktan azap çektiği gibi,tecrübesizlikten,kayıp korkusundan yıkıcı kararlar almak zorunda da kalacaktır..


Roman da dönemin farklı kültürleri.siyasi huzursuzluk ve ırksal ön yargıları yazar çok güzel işlemiş..
1929 yılında meydana gelen Ekonomik Buhran,Seylan'da ki siyasi olayların temasında çok etkileyici bir roman yazmış yazar..


İsminden belki bir aşk romanı sanmanız büyük olasılık ama romanı okudukça büyük bir yanılgıya düştüğünüzü anlayacaksınız.
Roman da aşkın yanın da anne ve baba olmanın etkisi,aile olmanın sorumluluğu,aile sırları ana tema aslında..


Bir de egzotik bir ülke de konunun işlenmesi romanı daha da güzelleştiriyor..Bazı bölümlerini okumak benim için çok zor oldu. Çok etkilendim..Bir annenin yaşamasını asla dileyemediğim türde idi olayları yaşamak ..Gwen için çok yıkıcı oldu..


Ama hayat devam ediyordu..

Kitabın kapağını çok beğendim. 
Özellikle ciltli olması çok hoşuma gitti. çeviride sıkıntım duyumsamak kelimesi adeta zorla hikayeye monte edilmiş idi. Olmamış..


Hikayenin ilk 110 kusur sayfası benim için okuması biraz sıkıcı oldusa da sonradan kitap açıldı..
,Okumaya doyamadığım bir tat aldım..
Tarihsel kurgu romanlarını seviyorsanız tavsiyemdir..


16 Ekim 2016 Pazar

Mucize - James Pattrerson


Orijinal Adı: Sundays at Tiffany's
Edisyon Adı: Mucize 
Yazar: James Patterson & Gabrielle Charbonnet 
Çeviri:Ali İhsan Tokaç
Yayınevi: Nemesis Kitap



Yazarı daha önce Balayı kitabını okuyup beğenmiştim.Mucize kitabının konusu bana ilginç geldiği için denemek istedim.Özellikle gizem ve fantastik konulu hikayeleri çok severim ama bu  türü oldukça da ihmal ettiğimin farkındayım. O yüzden bu kitabı okumak istedim.
Konu biraz Meg Ryan ve Nicholas Cage'in Melek filmini de anımsatıyordu. Ama burada konu daha değişikti elbette.


Burada baş kahraman 8 yaşındaki bir yalnız bir kız çocuğu Jane Margaux, Anne ve babasının ona ayıracak vakti yoktur..
yalnız bir kız çocuğunun hayali bir arkadaşı ile doğum gününü kutladığı sahne ile başlıyor hikayemiz..Hayali arkadaşlar ise unutmak içindir. Bu hayali arkadaş Michael..Görevi çocukların hayali arkadaşı olmak.
Bu akşamdan sonra Michael'i Jane bir daha göremeyecektir. Unutacaktır.
Ama bir saniye...


Bu hayali arkadaşını Jane 30 yaşında yetişkin bir genç kadın olduğunda da unutamaz...
Aradan yıllar yıllar geçer..
Jane yetiştin bir genç kadın olmuştur ama değişen bir şey olmamıştır..
Yine yalnızdır..Sevgilisi ile arası pek de iyi değildir.Annesi ise onu kendi istekleri doğrultusunda yönetmeye çalışmakta küçümsemektedir. Kısaca Jane için işler yolunda gitmemekte bir trlü unutamadığı Michael'i çok özlemektedir.

Michael ise yeni bir görev beklerken kendini New York'ta
 bulmuş şehirde yürüyüş yaparken ayakları Jane'in bulunduğu yere sürüklemiştir..Onu parkta yürüyüş yaparken görür....


Ve yolları Michael bir cafe de kesişir. Jane'nin onu tanımasına çok şaşırmıştır. Burada bir şeyler sıra dışı gitmektedir çünkü Jane'nin onu unutmuş olması gerekmektedir...
Olukça ilgi çekici ve okunması kolay akıcı bir romandı..Hikaye çok hoşuma gitti.Yazarın kurgusunda ve kaleminin sadeliğinde Marc Levy'ide hissettirdi bana..


Değişik bir roman okumak istiyorsanız tavsiyemdir..


8 Ekim 2016 Cumartesi

Elveda Güzel Vatanım-Ahmet Ümit



Orijinal Adı: Elveda Güzel Vatanım
Yazar :  Ahmet Ümit
Yayınevi: Everest Yayınları
Goodreads Puanı: 5/4,03
Puanım :5/2



 Merhabalarr..

Uzun zamandır blogda yoktum...
Aslında yokluğumda epeyce kitap okumuştum ama bulunduğum yerde internet sınırlı olunca blogda bulunamadım...
Ama çok kitap okudum...
Sırası geldiğinde onlar ile ilgili geçişli yorumlar yapacağım...
Şimdi yeni okuduğum ,daha doğrusu okumaya çalıştığım Elveda Güzel Vatanım ile dönüş yapıyoru mm.
Ömrümde ilk defa bir kitap elimde 10 gün süründü..
Siz buna ruhsal durum ile ilgili olduğunu bende kitabın şansız olduğunu düşünsem de bir türlü ilerlemeyen bir kitap ile karşılaştım..


Aslında üç yıldızdan düşük puan verdiğim kitapları yorumlamam kararında idim.Ancak bu kitabı çok büyük umutlar ile okumaya karar vermiştim. Daha önce okumayı planlıyordum olmadı..
Okumadan önce Atatürk'çü kesimin incindiğini gördüğüm yorumlarda içime bir kurt düşmüştü.
Kitap kurgu olarak çok başarılı olabilirdi. 

Romanın baş kahramanı Şehsuvar Sami denen İttihat Terakki'ye üye olan bir yazarın ayrıldığı sevgilisi Ester'e  yazdığı mektuplardan oluşuyordu.
Mektuplar şeklinde olan bu anlatım bence kitabın kurgusunu kötü etkilemiş.
Roman sıkıcı olmuş..

Yine de bu dönemi aydınlatıcı bir roman olmuş.
Zira merak ettiğim bir dönem idi..31 Mart Vakası Abdülhamitin düşüşü,İkinci Meşrutiyet İlanı,Trablusgarb ,Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşının başlangıcı....Ermeni Tehciri..Yönetimdeki yöneticilerin öngörüsüzlüğü ile ülkeyi yönetmeye çalışmaları. 
Çok çok zor bir dönem...
Osmanlı İmparatorluğunun çöküş dönemi ve İttihat Terakki Cemiyetinin üçlüsü Enver,Talat,Cemal beylerin kendi aralarındaki çekişmeleri,,
Osmanlı  çöküşünden,yeni Cumhuriyet rejimine geçis sancıları anlatılıyor..
Yazarın  anlatımı ayrıntılı ama tarihi yorumu bence yanlı olmuş..
Okunması gereken bir kitap olduğu için sabırla bitmesini bekledim..
.Zaman zaman günümüzü ve politikacılarını anımsatan sahneler vardı ...
Hikayedeki kahramanın mi? Yazarın mi? 
Olduğunu çözemediğim bir Mustafa Kemal takıntısı var gibi geldi bana ....
Ermeni tehcir olayında atıf yapmaktan kaçamadı..
Birde bu olayların bizden tarafı olanı da isleseydi tarafsız olsaydı ..Yazar tarafsız olmalı idi..
Kendi bakış açısından isleyince Ermeni meselesini tarafsız isleyemedi bence..
Enver paşanın ülkeyi nasıl felakete sürüklediği ise ibret verici idi.
Yine de faydalı bir kitap ....
Ama benim Cumhuriyete olan sevdamı Atatürk sevgimi inciten bir kitap olmuş...
Olmamış..
Kurtuluş savaşı dönemini de işleyen bir kitabı nasıl yapacağını merak ediyorum ...



Dürüst insanların neden yalana ihtiyaç duymadıklarını o anda fark ettim. Çünkü onlar inandıkları gibi hareket ediyorlar. Çünkü onların kendi doğruları vardı ve kimse onları bunun dışına çıkaramazdı.