31 Aralık 2013 Salı

2013 Yılında Bende İz Bırakanlar Kitaplardan Bazıları





2013 Yılında da birbirinden güzel kitaplar okudum. İlk defa okuduğum yazarlar oldu sevdiğim yazarları okudum.Bu yıl Goodreads'te yaptığım kayıtlara göre 183 kitap okumuşum..Eh 175 kitabı hedef belirlemiştim aşmışım hedefimi..Gelecek yıla 200 Kitap hedefliyorum umarım hedefime ulaşırım.

Gelelim okuduklarım içinde beni en çok etkileyen kitaplara..

Bazı kitapları okurken büyük hayal kırıklığı yaşadıkları oldu,beni çok mutlu eden kitaplar oldu.

2013 Yılında tanıştığım yazarlardan biri Linda Giilard ikinci şans temalarını işleyen bir yazar idi Aşkın Büyülü Mucizesi ve Yüregimdeki Kıvılcım kitaplarını çok severek okudum..

2013 Yılında tanıdığım diğer yazar Jeffrey Archer idi.Son Yargı ve Kane ve Abel kitaplarını okumak bence büyük bir ayrıcalık..Yazarın kalemi o kadar güçlü ki okurken elinizden bırakamıyorsunuz.

Son Yargı biraz Alexandra Dumas'ın  Monte Kristo Kontu'nu andırsa da harika bir kitap idi benim için.Özellikle Kane ve Abel birbirine düşman iki adamın hikayesi ve bibirlerine aşık olan çocuklarının aşkı da vardı.Müthişti..

Benim için 2013 yılı Nora Roberts'i keşfetme yılı da oldu.Bataklıkta Gece Yarısı,Alacakaranlık,Nehrin Sonu,Aşk Sığınağı,Yarın ve Daima,Gizemli Komşu,Aşkın Senfonisi,çok zevk alarak okuduğum kitaplar oldu.Fakat yazarın eski kitaplarındaki tat bambaşka bunu belirtmeliyim..


Vee Linda Howard Allahım o ne kitap ne duygu sağanağı idi..Kitabı okumadım yaşadım adeta.Bmbaşka bir yazar bence. Bu yıl tanıdığım yazarlardan Sylvia Day,Evangile Collins beni ters köşeye yatırdı adeta..Bu iki yazarın kitaplarını bu kadar sevebileceğimi bilmiyordum..Özellikle Sylvia Day'in historicallerinin müptelası oldum..Bir yazar daha var çok etkilendiğim ve okurken hiç bitmesini istemediğim bir kitap Pencereme Aşk Kondu Lavyrle Spencer'in yazdığı bu romanı okurken yaşadım adeta.İkinci Dünya Savaşının hemen öncesinde basit sıradan insanların destanlaşan hikayeleri..Kurgu,aşk,aile bağları,çocuk sevgisi,açlık,iktidar hırs müthiş güzel bir şekilde harmanlanmış..İşte diyorum ben böyle ayakları yere sağlam basan içinde her şey olan hikayeleri seviyorum..Hem dram,hem romans severleri çok memnun edecek bir hikaye bu bence..

Herkesin kitaplığında olması gereken bir kitap bence..

Veee çok geç tanıştığım Zülfü Livaneli..Seranad..Allahım ben bu kiatbı nasıl bu kadar geciktirdim dedim kendi kendime. Okurken yazdıı tarihi yaşıyorsunuz,sorguluyorsunuz,düşünüyorsunuz..Sanırım en beğendiğim romanlardan biri de Serenad idi..Bu kitabı okumak okumak gerekiyor. Tam bir baş ucu kitabı bence..

Veee Eren Erdem'im Devrim Ayetleri kitabından söz etmeden geçemeyeceğim.Kısaca Ezber Bozan bir kitap..Okunmaya değer..

Bu yıl tanıdığım bir yazar da Karen Rose vardı Bana Aitsin,Anlatacak Kimse Kalmadı romanlarıının tadı damağımda kaldı, Gerçekten de okunmaya değer bir yazar bence.yazar aşk,polisiye,macera,gerilim ile işlediği muhteşem bir yazar bence..


Robyn Carr onu da bu yıl tanıdım tam yirmi kitaplık Virgin River Serisi'nin Aşk Yeniden,Dağ Kulübesi kitapları bence çok güzel okunmaya değerdi...Bu iki roman da ikinci şans temalarına bayıldım..Her şeye yeniden başlamak ummadığın zamanda gelen aşkın fısıltısı ile taçlandırılmıştı..

Bu yıl yeni tanıdığım yazarlar beni daha çok etkiledi aslında.Muhteşem kitaplar okudum bana getrisi olan kitaplar olduğu gibi büyük hayal kırıklığı ile okuduklarımda vardı..Elimde 2013 yılnda çıkıp da hala daha okuyamadıklarım da var. O kadar çok kitap çıktı ki..Yetişmek mümkün olmuyor.
Yeni gelen 2014 yılında da daha kaliteli öğretici,sorgulayıcı,okuması zevkli kaliteli kitapların daha çok olması dileği ile...Herkese mutlu bol kitaplı yıllar...




30 Aralık 2013 Pazartesi

Arzulanan Kadın - Sylvia DAY



Kitap Adı : Arzulanan Kadın
Yazar Adı : Sylvia Day
Orjinal Adı : Ask For İt
Goodreads Puanı : 5/3,81
Puanım : 5/4,5


Sylvia Day 2013 yılında tanıdığım yazarlardan. Yazarı tanımak benim için bir sürpriz oldu aslında çünkü kaleminden bu kadar zevk alacağımı beklemiyordum..Doğan Kitap'dan çıkmış olan Crossfire Serisini henüz okumadım çevirinin kötü olduğunu duyduğum için bu konu da kararsızım. Pegasus Yayınevi'nden çıkan Historical kitaplarının tiryakisi oldum.


Her kitabını okuyuşumda  beni bambaşka diyarlara götürüyor.Aşk sahnelerini her ne kadar çoğumuzun cüretkar bulacağı düzeyde yazsa da yazarın yansıttığı aşkı okumayı çok seviyorum.
Buna ek olarak da bu kitap dört kitaplık Goergian Serisi 1714-1830 dönemlerinde geçiyor. Casusluk Tarih Tomans,Tutku,Erotizm temaları ile işlenmiş.
Yazar aşk ile tutkuyu çok iyi harmanlıyor ve kalemi çok etkili. Bu okuduğum üçüncü kitabı konu ve tema bakımından çok zengin.

Özellikle belirtmek istediğim  roman ve filmlerde cüretkar aşk sahnelerinden hoşlanmıyorsanız bu yazara hiç yaklaşmayın derim. Çünkü bu romanda son zamanlar da moda olan tipte olmasa sa oldukça cüretkar sahneler var. Fakat bu sahneler de sapkınlık yok sadece çok cüretkar, romanda sahiplenici bir aşk da var. Kıskanan erkek ve kadın var. Üçüncü şahıs ile paylaşım yok.Zaten o tipte bir kitap olsa kitabın yanına bile yaklaşmazdım.


Kitabın Konusu :

Lady Elizabeth Hawthorne nişanlısı Marcus Asford'u dört yıl önce apansız terk ederek bir başka erkek ile apar topar evlenmişti. Marcus o olaydan sonra ülkeyi terk eder. Babası ölünceye kadar da dönmez..Ayrıca Kraliyet için çalışan gizli bir teşkilat için de çalışmaya başlamıştır. Elizabeth'in onu terk etmesinden dört yıl sonra dönmüştür ülkeye. Onun kocasını bir yıl önce öldürüldüğünü de öğrenir. Teşkilattaki şefi  Elizabeth koruması için onu görevlendirmek ister fakat geçmişlerini öğrenince başka birisini görevlendirmek isterse de
Marcus şefini ikna eder.
Lord Hawthorne katillerini bulmak ve Elizabeth'i koruma görevlerini üstlenir. Dört yıl önce Elizabeth tarafından terk edilmiş olmasının acısını içinden atamamış ve nedenini öğrenememiştir.O yüzden onunla aynı ülkede kalamamış  onun başka bir erkekle olmasını kesinlikle kabullenememiş bu durum ona büyük bir acı vermiş onu içinde saplantı haline getirmiştir..
İşte onu korurken bu eski hesaplaşmayı da Elizabeth ile yaparak ondan hesap sormayı ondan acımasızca intikam almayı hedeflemiş ve ona olan ihtiyacını gidermeyi hedeflemesi aralarındaki cinsel gerilimin etkisi ile de birbirlerine daha da fazla bağlanırlar..Öyle ki birbirlerinden denedikleri halde kopamazlar.

Özellikle Elizabeth Marcus'dan sonra evlendiği eşi ile çok da tutkulu olmayan bir evliliği paylaştıktan sonra Marcus ile bu tip beraberlik yaşaması onu alt üst eder.
Her şey karma karışık olur. Bir yandan yaşadıkları tutkulu ilişki,bir yandan da Elizabath'n peşine düşen kişilerin kararlılığı ile durum ölüm-kalım savaşına dönüşür. Bu tehlikeli durum ile birbirlerine ya güvenecekler ya da durum daha da vahim olaylara neden olacaktır.

Çok güzel bir hikaye idi. Baştan itibaren katilin kim olduğunu az çok tahmin etsemde okurken büyük bir zevk ve heyecan ile okudum. Şimdi merakla serinin ikinci kitabını bekliyorum.Tavsiyemdir..


Georgian
1. Ask For It (2006) Arzulanan Kadın
2. Passion for the Game (2007)
3. A Passion for Him (2007)
4. Don't Tempt Me (2008)






24 Aralık 2013 Salı

Unutulmaz Öpücük-Teresa Medeiros


Kitabın Adı : Unutulmaz Öpücük

Yazar Adı : Teresa Medeiros
Orijinal Adı : Remember A Kiss 
Goodredas Puanı : 5/3,92
Puanım :5/4


İki kitaplık bir seri olan Fairlight Serisinin ilk kitabı Unutulmaz Öpücük'te Laura ikinci kitap da ise Lottie Fairlight'ın hikayesi...



Terasa Medeirous'un anlatım gücünü çok seviyorum.. Güllerin Fısıltısı kitabından sonra bence bu hikaye okuduğum en duygusal hikayesi idi.

Fakat romanın anlatımından mı ? Çeviriden mi bilemiyorum ama hikayeye başlarda bir türlü giremedim.
Bazı okur yorumlarından okuduğum kadarı ile kahramanların birbirlerine özellikle karı-koca oldukları bölümlerde siz demelerini yadırgamışlar ama benim hiç tuhafıma gitmediği gibi hoşuma  gitti.


Hala daha hissetmenin duyumsamaktan daha çok sıcak olduğunda ısrarcıyım...Çevirmenlerin bu kelimedeki ısrarlarını anlayabilmiş değilim.



Kitabın konusunu çok beğendim. Yer yer mizah, romantik, duygusallığın ön plana çıktığı sahneleri vardı. Bazıları Sıcak Sever,Bazıları Ateşli Sever kitapları yazarın daha çok hafif duygusal bulduğum kitapları idi.. Asıl favorim Güllerin Fısıltısı Unutulmaz Öpücük'de bu kuralımı bozamadı..Hikayenin sonlarına doğru duygusallığın ve romantizmin zirve yaptığı sahneler vardı . Bir de roman da başka bir çiftimiz daha vardı o çiftin hikayesi de güzeldi.



Bazı yerlerini özellikle başlarını durağan bulsam da sonradan hikaye beni içine çektikten sonra okurken oldukça zevk alarak okudum.Bu roman bana nedense Elizbeth Boyle'nin Mektubumu Aldın mı? kitabını çok anımsattı



Romanımızın kadın karakteri Laura Fairleigh anne ve babasını kaybettikten sonra Elanor Harlow'un koruması ile kendine ve kardeşlerine bir yuva olan Arden Malikanesini elinde tutabilmek için evlenmesi gerekiyordu. Yedi yıl birlikte yaşadığı Elanor Harlow'un sabık oğlu Devonbrooke Dükü Sterling Harlow'a annesinin ölümünü bildiren mektubu yazarken onun malikane ile ilgilenebileceğini aklından bile geçirmemişti.



Sterling Harlow sevgi dolu bir çocuktan alaycı taş kalpli bir adama nasıl dönüştü? O hep pencere önünde annesinin kendisini geri almasını bekleyen bir çocuk idi aslında. Babasının kumar borcu yüzünden varisi olmayan amcasına adeta satılarak verilmesi onun  kalbini taşlaştırmıştı adeta. Yedi yaşında  iken kendisini satan anne ve babasını görmeyi red etti. Annesinin mektuplarını okumadı bile. Zengin bir asilzade olmanın tüm nimetlerinden faydalanırken yüreği çölde kalan susuz biri gibi adeta sevgiye açtı. Bu eksikliğini alaycılık,taş kalplilik ve ona deli divane olan kadınlarıı yürkelerini çalarak kapatmaya çalışıyordu. Bu sert zırhı bir papaz kızının da delmesi manidardı..



Annesinin ölümünü haber aldıktan sonra çocukluğunun geçtiği Arden Malikanesi'ne gitmeye karar veren Sterling yolda geçireceği ufak bir kaza sonucunda hafızasını kaybedeceğini hesaba katmamıştı..Malikaneyi elinde tutabilmek bir an önce evlenmesi gerektiğini düşünen Laura ilk defa kendisi için birini ister. O da kendinden geçmiş halde yatan genç bir adamı..7.Devonbrooke Dükü Sterling Harlow...



İkisi de olduklarından daha değişik şartlarda karşılaştılar birbirlerini öylesine etkilediler ki karşılaşmalarından önceki hallerine dönmeleri ne yazık ki mümkün değildi..

Güzel bir hikaye idi başları hariç her satırını severek okudum..Historical severler özellikle yazarı sevenler çok sevecekler...

Fairleigh Sisters
1. A Kiss to Remember (2001) Unutulmaz Öpücük
2. One Night of Scandal (2003)

21 Aralık 2013 Cumartesi

Haz Şövalyesi - Margaret Mallory



Kitabın Adı : Arzu Şövalyesi
Yazar Adı : Margaret Mallory
Orjinal Adı :  Knight of Pleasure
Goodreads Puanı: 5/3,99
Puanım 5/4

Margaret Mallory'nin okuduğum ikinci kitabı Haz Şövalyesi.Üç kitaplık serinin ikinci kitabı.Bu seri V.Henry Zamanında geçiyor.Yüzyıl savaşları zamanında geçen bu roman Orta Çağ temaları entrikalar içinde güzel bir romantik aşk vardı..
Serinin adı Kralın Adamları. İLk Romanda William Fitzalan'ın hikayesini okumuştuk.İkinci romanda da uçarı kardeşi Sir Stephen Carleton'un serüveni.Kadın kahramanımız ise Lady İsobel Hume .
Oldukça akıcı bir kalemi var yazarın bence. Hiç sıkılmadan okuduğum gibi çeviri ve editte de bir sıkıntı yaşamadım..Çok sıra dışı bir konusu olmasa da zevk alarak sıkılmadan okuduğum bir kitap oldu benim için.

Konusuna Gelince:

Leydi Isobel Hume hayatına giren  erkekler tarafından ihanete uğramıştır. Babası yüzünden çok küçük yaşta kendinden oldukça büyük olan Lord Hume ile evlendirmiştir.Fakat bu evliliğinde İsobel oldukça kötü bir ilk gece geçirmiş bu yaşadıklarını babasının bildiğini anlayarak ve bu evliliğe sebep olduğu için babasını hiç affetmemiş kocasından bir daha onunla görüşmek istemediğini belirterek onunla yüz yüze gelmekten uzak durmuştur.
Fakat yaşlı kocası öldükten sonra vaad edilen mülk ve miras ona kalmadığı gibi . Kocası da onu aldatmıştır.Tüm toprak ve mal varlığını Bartholomew Grahmn'a bırakmıştır.Çocukluğundan beri İsobal'de gözü olan bu genç adam Lord Hume'i aldatarak çocuğu olduğuna inandırarak mal varlığını ona bırakmasını sağlamıştır.

Graham İsobel'e kendisi ile evlenerek mülkünde kalabileceğini teklif etsede İsobel bunu red etmiştir.
Olaylar onu Kral V.Henry ile ittifak kurarak siyasi bir evlilik yapmaya iter. Evleneceği adam ile tanışamaya gittiğinde Sir Stephen Carleton ile tanışır önce onu evleneceği adam  zannetse de onun olmadığını kısa süre de anlar.Evleneceği adam Normandiyalı bir asilzade Philippe de Roche'dir. Fransızlara barış getirmeye ve Normandiya'nın sadakatini sağlamakta  kararlı olan Kral V.Henry  bu evliliği İsobel'e yaptırmaya istekli olsa da en ufak bir ihanet olasılığında da kendisine haber vermesini ister.

Sir Stephen Carleton ise şimdiye kadar ağabeyi William Fitzalan'ın korumasında yaşamış. Meteleksiz çapkın bir şövalyedir. İsobel'e kendisini korumasını öğretmek için kılıç öğretmeye başlar. İsobel ile karşılaştığından beri aralarındaki meydana gelen yakınlaşma ile birlikte onun siyasal bir evlilik yapacağını öğrendikten sonra kendisini mümkün olduğunca uzak tutmaya çalışır. Ama bunu başaramaz..
Aralarında ki yakınlaşma ilerledikçe birbirlerine daha çok bağlanırlar.Fakat İsobel geçmişinde hayatına giren erkekler tarafından uğradığı ihanet  ve Stephen'in geçmişi yüzünden bir türlü ona güvenemez. Sevmediği tanımadığı bir erkek ile evlenmeyi de göze alır..
Gelişen olaylar iki taraf için de karar vermesini gerektirecektir.

Ben bu hikayeyi çok sevdim açıkçası ..Historical Severlerin ve özellikle Orta Çağ severlerin bu romanı seveceklerinden eminim..




All the King's Men Serisi :
1. Knight of Desire (2009) Arzu Şövalyesi
2. Knight of Pleasure (2009) Haz Şövalyesi
3. Knight of Passion (2010)

17 Aralık 2013 Salı

Adı Aşk Olmalı-Rachel Gibson

Kitabın Adı : Adı Aşk Olmalı
Yazar          : Rachel Gibson
Orjinal Adı  : İt Must Be Love
Goodreads Puanı:5/3,80
Puanım :5/4


Romantik Komedi tarzının güzel bir örneği idi.. Çok severek okudum. Belki çok kuvvetli bir kurgusu yoktu ama kesinlikle bana çok güzel vakit geçirtti.
Tabii ki benim sevdiğim kadar sevmeyen de olabilir. Ama kesinlikle  bazen gülerek,bazen üzülerek,bazen de o romantik ortamı hissederek okudum. Polisiye teması çok kuvvetli değildi. Romanın erkek karakteri polis idi ama öyle işlenen bir cinayeti izleyen bir dedektif de değildi..
Tam da şezlongunuz da okuyabileceğiniz eğlendirici bir romandı...Sanırım bu tür kitaba çok ihtiyacım vardı o yüzden çok sevdim.
Joe Sahanahan yaralanmasından sonra başka bir birime sürülmüştü.O eski günlerine dönebilmek verilen görev onun için büyük bir fırsattı..Büyük bir tarihi kaçakçılığı araştırıyordu.Bunda da baş şüpheli Gabrielle Breedlove idi..Onu yaklaşık bir haftadır takip ediyordu ama sanırım eski formunu kaybetmiş olmalı idi..Çünkü Gabrielle onu çok kötü kıstırarak yere indirmişti..
Mecburen Joe kimliğini de açıklamak zorunda kalır ve Gabrelle'yi sorgulamak için merkeze götürür..Ve anlar ki karşısında ki bu güzeller güzeli genç kadının hiç bir şeyden haberi yok...O zaman da dikkatini Gabrielle'nin ortağına çevirir ve genç kadına muhbirlik yapmasını teklif eder hatta bunun için onu zorlar..
Yapacağı basittir Joe görünüşte Gabrielle'nin sevgilisi olacaktır.Bu pratik bir çözümdü ama zaman geçtikçe görünüşte olan yakınlık ile aralarındaki çekim gittikçe artmaya başlayacaktır..
erkek kahramanın bazen tam bir pislik olduğunu düşündüm.Gabrelle dıştan ne kadar fettan olursa olsun içi tertemiz sevdiğine çok bağlı içten bir karakterdi..
Romantik-Gerilim,Komedi tarzındaki kitapları okumayı seviyorsanız bu kitabı bence çok seveceksiniz.






12 Aralık 2013 Perşembe

Aşk Ve Savaş-Michelle Willingham

Kitap Adı :Aşk Ve Savaş
Yazarı : Michelle Willingham
Orjinal adı: Seduced by Her Highland Warrior
Goodreads Puanı : 5/3,90
Puanım :5/4,5


Michelle Willingham'ın bende ki yeri hep bambaşka olmuştur.Yazarın kalemini çok ama çok seviyorum..Özellikle orta çağ dönemini çok iyi canlandırıyor kitaplarında..Gerçeğe yakın dönemi yansıtan kitaplarda muhteşem aşkları okuyorsunuz.Diyebilirim ki yazarın tutkunu oldum. Her kitabı benim için mücevher değerinde.

Aşk ve Savaş MacKinloch Clan serisinin ikinci kitabı üç kitaplık bir seri olan bu roman da kardeşlerden Alex MacKinloch'un hikayesini işliyor. İlk romanda Bram'ın hikayesi vardı.Alex'in hikayesini ilk kitapdan da merak etmiştim çünkü kötüye giden bir evliliğinde ondan gittikçe uzaklaşan bir karısı vardı. En büyük hayali cam işlemek olan bu içine kapanık kadın kaybettiği çocuğunun acısını bu cam sanatı ile teselli oluyordu. Bu işe ruhunu katarak yaparak yapıyordu. Klanın  şefliği üzerine kalan kocası Alex'in bundan hiç haberi yoktu.O derece de birbirlerinden kopuk bir evlilikleri vardı..

Ama her şey bir saldıra da  Laren'in yaralanması ile değişmeye başlar. Birbirlerini kaybetme korkusu ile el uzatan bu genç çift sorunlarını birbirlerine sırtlarını dönerek değil de konuşarak iletişim kurarak halettmesini öğreneceklerdi.
Gerçekten de yazarın diğer romanlarına göre oldukça değişik bir konusu vardı.İlk rpmandaki Bram ve Nairna'da çocuk isteyen evli bir çift rolünde idi.
Hikayeyi oldukça sevdim bence ilk hikayeden daha iyi daha duygusal idi..Historcal severlerrin bu romanı çok seveceğinden eminim..

Şimdi üçüncü roman da Callum'un hikayesini okuyacağız. İşte ben en çok bu hikayeyi merak ediyorum zira esir düştüğü düşman kalesinde işkenc gören Callum'a orada asilzade güzel bir genç kadın yardımcı olmuş aralarında yakınlık doğmuştu..Benim favorim asıl bu hikaye....

MacKinloch Clan
1. Claimed by the Highland Warrior (2011) Özgürlüğe Hasret
2. Seduced by Her Highland Warrior (2011) Aşk ve Savaş
3. Tempted by the Highland Warrior (2012)

Harlequin Special Edition Özel Sayısı

Hayat Bir Mucizedir- Nora Roberts

Nora Roberts'in kalemini gittiçe daha çok seviyorum.Hayat Bir Mucizedir Tam da öyle ikinci şans hikayesi idi..Özellikle gençlik aşklarını okumayı sevenlerin bu romanı daha da çok seveceğini inanıyorum..
Yıllar önce terkettiği kasabasına Noel tatili için geri dönen ünlü gazeteci  Jason Law yarım kalan aşkı Faith Monroe'yu hiç unutamamıştı..
Onunla karşılaştığında da aralarındaki aşkın hiç de bitmediğini görünce şansını tekrar denemeye karar vermişti..Fakat Faith'in hala ona oldukça kırgın olduğunu görmek onu oldukça şaşırtmıştı.Sonuçta terkedilen kendisi değilmiy di?!!
Güzel romantik bir hikaye idi...,

Bembeyaz Aşk-Debbie Macomber

Debbi Macomber'in hikayeside yeni yıl arefesinde geçen güzel bir sevimli hikaye idi..Noel tatili için çok sevdiği babasına giden Shelly  Griffin bindiği uçağın olumsuz hava koşulları yüzünden arızalanması üzerine araba kiralayarak yola devam etmeye karar verir. Araba kiralama şirketinde uçaktaki yolculardan Slade Garner'in de bulunduğunu görür...Kiralamak istedikleri arabayı paylaşmaya karar verip yolculuğu birlikte yapmaya karar verirler.Slade önüne bir takım hedefler koymuş neredeyse tüm duygusallıklardan arınarak yaşayan bir insana dönüşmüştür..Ayrıca iki yıl sonra evlenmeyi planladığı bu planlı hayatından dolayı da bir türlü görüşmeye fırsat bulamadığı bir nişanlısı da vardır..
Fakat Shelly ile karşılaştıktan sonra bastırdığı hayallerinin bir anda ortaya çıkması ile her şey birbirine karışır...
Shelly ile birbirlerinden oldukça da etkilenmişlerdir..Olaylar onları birbirlerine yönlendirmektedir..
Oldukça sevimli karlar altında geçen romantik bir hikaye idi..

Masum Yürekler- Lynne Graham


Bu ayki Special Editon sayısın en güzeli hikayesi idi bence.Çok dokunaklı tutkulu bir hikaye vardı ve Lynne Graham'ın kaleminden okumak da bambaşka güzel idi.Konu oldukça değişik idi.Yine noel zamanı geçiyordu yeni başlangıçlar ile yıoğrulmuş ikini şans hikayesi idi..Ava hapishaneden şartlı tahliye ile çıkmıştı..Hapisten çıkar çıkmaz da iş bulabilmesi çok büyük şans idi..Fakat çalışacağı şirketin sahibi hapise girmesine sebep olan ölümünden sorumlu olduğu Olyy'nin ağabeyi Vito Barbieri çıkması ise ondan daha büyük bir şasnsızlık idi..
Hapiste olduğu sürece çok büyük sıkıntılar çeken Ava ailesinin kendisini yok sayıp redetmesini bile hoş görebiliyorsa da bunun nedenini merak etmekte idi..
Şirketten kovulmayı beklerken yeni görevlerinde verilmesi onu şaşkına uğrasa da bu işi kaybetmemek için var gücü ile çalışıyordu ama bu yeterli olacakmıy dı?
Baştan çıkarmak uğraştığı adamın oğlan kardeşinin ölümüne sebebiyetten hapise girmişti.Geçmiş öylece geri de kalamıyordu..
Beni ne çok etkileyen kısmı ise ailesi tarafından red edilen bu genç kızın pes etmemesi başına gelenleri çok olgunca kabullenişi olsa gerek di..Tam anlamı ile dram yaşayan bu genç kızın mutluluk şansı yine bir zamanlar baştan çıkarmaya çalıştığı bu genç adamdan geçmesi manidar idi..Aynı şekilde Vito için de öyle idi..
Tavsiye ederim çok sevdim bu hikayeyi...



7 Aralık 2013 Cumartesi

Desiree - Annemarie Selenko


Kitap Adı: Desiree
Yazarı     : Annemarie Selenko
Yayın Evi: Güven Yayınevi
Çevirmeni : Vahdet Gültekin
Goodreads Puanı: 5/3,90
Puanım : 5/4


Fransa Tarihinde Napoleon Bonaparte'in dönemlerinin filmlerini romanlarını tarihini hep severek okumuş ve izlemişimdir.Fakat Desiree romanını atlamışım..Sevgili arkadaşmın öneri ile okuma fırsatı yakaladığım için çok mutluyum..Benim bulduğum basım 1975 yılına ait..Çevirmeni Vahdet Gültekin..Gültekin soy adını eski kitaplardan çok iyi bildiğimden almakta tereddüt bile etmedim ..

Muhteşem bir baş yapıt bence..Romanın baş kahramanı Desiree olarak gözükmüyor gerçekten de Desiree..Napolyon'un döneminde geçen basit bir İpekçinin kızı olan Desiree'nin çok da iyi olmayan tahsiline ve konumuna rağmen dönemin en önemli iki erkeğinin hayatında çok önemli bir rol oynaması onları kalplerinden yakalaması oldukça manidar ..

Bu romanın 1954 Yılında filmi çekilmiş başrollerinde Marlon Brando,Jean Simmons,Michael Reinne oynamış..Bu filmde görülmeye değer film...
Hem romanı okunmalı hem de filmi izlenmeli..Yıllar önce bu filmi izlediğimi anımsıyorum ama maaelese üzerinden çok uzun yıllar geçtiği için  çok net hatırlayamadım. Bulduğum anda tekrar seyredeceğim..

Kısaca muhteşem bir hayat öyküsü.Çok dersler çıkarabilecek hikaye..Tavsiye ederim...
Desiree Marsilya'lı bir ipekçinin kızı roman o 14 yaşında iken 1794 yılında hükümet konağında uyuya kalan ve orada hayatında çok büyük etkisi olan Napoleon Bonaparte ile tanışan kahramanımız  Bernadine Ergenie Desiree Clary..Babası ona ölmeden önce bir hatıra defteri verir ve kendi hikayesini yazmasını ister..

İşte hikaye Desiree'nin kendi kaleminden anlatılan onun gerçek çarpıcı bir hayat hikayesi..Dönemi tüm gerçekliği ile onun gözlemlerinden etkilenimlerinden okuyoruz..Bazı yerlerinde bazen fazlaca detay olsa da okurken hiç sıkılmıyorsunuz..Çeviri bence çok iyi. Edit hataları vs. olsa da gerçek şekilde konuşma diline çevrilmiş..Bence şimdiki çevirmenler bir göz atsınlar çevirinin nasıl olacağına..Yormadan okunan çevirinin nasıl olacağını..
Okurken o dönemi soluyorsunuz adeta.. Dönemin balolarını müziğini yaşıyorsunuz..Özellikle Beethoven'in olması benim için güzel bir sürpriz oldu..O ünlü3.Senfonisi  Eroica 'yı yaşayarak dinledim adeta..
Desiree Napoleon Bonaparte ile tanıştıktan sonra ondan çok etkileniyor ona o genç yaşının da etkisi ile deyim yerinde ise çılgınca aşık oluyor..

Ablası Julie Bonaparte'in ağabeyi Joseph ile nişanlanıp evlenirken oda Bonaperte ile nişanlanıyor..Bonaparte'den Desiree'nin annesi 16 yaşına gelmeden evlenmemesini biraz beklemesini istiyor..
İşte bu durum aşıkların arasında mesafe olmasına sebep oluyor..İki aşığın mektuplaşma ile geçirdikleri dönemin başlamasına sebep oluyor..

Zamanla Bonaparte'ın evlenmekteki hevesi ve isteği mektuplarla birlikte azalıyor..Bu durumdan sıkılan Desiree anneleri başka bir kentte olmasından istifade ederek Paris'e gidip Bonaparte'i tam da Josephine ile nişanlanırken buluyor...
Bu olay ile kendini bir anda Jean-Baptiste Bernadotte'nin kollarında denizin kıyısında intihar etmek üzere iken buluyor...
Ve hayatı normal seyrinde giderken bir anda başka bir erkek ile evlenip başka bir ülkenin kraliçesi konumunda buluyor..Maceralar,entrikalar,savaşlar ile dolu iki erkeğin de de çok sevdiği bir kadının bu iki erkeğin hayatını nasıl da etkilediğini okurken yaşıyorsunuz...
Romanı çok severek okudum..Keşke filmini de bulup seyredebilsem bulduğunuz da hiç tereddüt etmeden kaçrmayın okuyun,izleyin derim...