30 Nisan 2014 Çarşamba

Beni Özledin Mi? - Karen Rose



Orjinal Adı : Did You Miss Me
Edisyon Adı : Beni Özledin mi?
Yazar          :  Karen Rose
Goodreads Puanı  : 5/4.15
Puanım :   5/4


Gerçekten de harika bir kitap, Polisiye,Romantik Gerilim,Ask,Tutku
Temalarinı seviyorsaniz Karen Rose tam da size göre.

Her zamanki gibi müthiş bir iş çıkarmiş yazar. Baslarda olaylara bir türlü giremediğim için hikaye durağan gibi gelmisti.
Ancak hikaye öyle bir açıldı ki elimden bırakamadim. Bos kaldigim her an kitap elimdeydi. Bu ara formdan düşmüs olduğum icin kitaplari gerekli hızda okuyamıyorum. Onu belirteyim..

Şimdiye kadar bu yazarı okumayanlar ; çok şey kaçırıyorsunuz bence deneyin Karen Rose'u.Seveceksiniz.
Yazarın kurgu yeteneği karakter canlandırmaları çok güzel. Gerilimi öyle bir oturtmuş ki romana sizi yavaş yavaş usulca çekiyor hikayeye..Sonra da elinizden bırakamıyorsunuz..

Baltimore Serisi 4 kitaplık bir seri Beni Özledin mi? Serinin üçüncü hikayesi. İlk iki kitap da Bana Aitsin de
JD ve Lucy ikinci hikayede Paige ve Grayson'dan sonra üçünü maceramız da Daphne ve Joseph'in hikayesi vardı.
Her macera da Cinayet,gerilim,macera,aksiyon olduğu gibi bu bu bu kitap da da Aşk ve tutku vardı,sevgi vardı..

Karen Rose benim macera aksiyon romanlarımdaki çıtamı oldukça yükseltti diyebilirim.Serinin diğer maceralarındaki kahramanlar yine rol alıyor hikayede ilk maceranın kahramanları JD ve Lucy bir bebek bekliyorlardı mesela,Grayson ve Paige ise nişanlı idi..Sanırım yazarın kahramanlarını diğer kitaplarında aniden karşımızda görebileceğiz.Lisa Kleypas gibi karakterleri başka serilerde de kullanıyor ve karakterler aniden karşımıza çıkıyorlar.O yüzden serinin tadını bozmamak için sırada okunması gerekiyor..

Daha önceki kitaplarda yer alan bir kahramanımız da Serinin ele avuca kahramanı Stevie Mazeratti'ye ise özel dedektif Clay Maynard'da tutkundu mesela. Ama Clay 'i deli gibi kıskanan kahramanımız vardı birde..
Özel FBI ajanı Joseph Carter Maynard'ı Eyalet Savcısı Yardımcısı Daphne Montgomery ile birlikte olduğunu sanıyordu..

Yaklaşık dokuz aydır Daphne'ye çılgınca aşıktı..Ama Joseph'in bilmediği bir şey vardı Daphne ona karşı ilgisiz değildi Joseph'in onunla ilgisiz olduğunu düşünüyordu.Çünkü bu adamdan çok etkileniyordu.Ama geçmişte oldukça zor bir evlilik hayatı olmuş sonra göğüs kanserine yakalanmış idi.  Hastalığını öğrendiği gün de kocasının ihanetine tanık olmuştu. Hem hastalığı ile hem boşanma ve oğlunu velayeti ile savaşmış kazanmıştı..Ayrıca bir çocuğunu yetiştirirken eğitimini tamamlamış Savcı da olmuştu. Çok güçlü demir gibi iradesi olan bir karakterdi, Daphne..Bu karakteri çok sevdim..

Ajan Joseph Carter'de dokuz yıl önce yeni evlendiği karısı gözlerinin önünde öldürülmüştü. Karısını kaybettikten kalbi durmuştu adeta..Daphne'yi görene kadar bu böyle sürmüştü..Daphne'nin Clay Maynard ile ilişkisi olduğunu sanıyordu. O yüzden ondan uzak durmaya çalışsa da çalışma arkadaşları özellikle Clay onun ilgisini fark etmişti. Clay Daphne'nin oğlu Ford Elkhard'ın güvenliğini sağlıyordu. Onu gizli gizli korusa da Ford'un sevgilisi ile kaçırılıp korumasının öldürülmesini önleyemez.

Olaylar ardarda patlak vermeye başlar.Daphne'de geçmişindeki bir kaçırılma olayı ile yüzleşirken ondan saklanan gerçeklere ulaşırken çocukluğundan beri en büyük kabusu ile yüzleşmek zorunda dır..
Muhteşem bir kurgu ve aksiyonlar yumağında savrulurken;tutkulu bir aşkın doğuşuna da tanık oluyorsunuz Beni Özledin mi?'yi okurken..
Çok severek okudum.Polisiye ve romantik gerilim sevenlerin kaçırmaması gereken bir roman...










23 Nisan 2014 Çarşamba

Kadere İnanır Mısın? - Julie Garwood



Orjinal Adı: The Lion's Lady
Edisyon Adı: Kadere İnanır mısın?
Yazar         : Julie Garwood
Goodreads Puanı :5/4.10
Puanım: 5/4

Konusu:

New York Times çok satanlar yazarı Julie Garwood okurlarını bir kez daha nefes kesen sürükleyici bir aşk hikâyesinin derinlerine çekiyor...

Christina Bennett Londra sosyetesini kasıp kavurmaktaydı. Göz alıcı güzel, Lyonwood Markisi Lyon bir gece ona etkileyici ve duygusal bir öpücük verene kadar gizemli geçmişinin sırlarını herkesten saklayabilmişti. 

Bir korsanın tutkusuna sahip kibirli bir soylu olan Lyon, sakin duruşunun altında için için yanan vahşi ateşin tadına baktığı an Christinaya sahip olacağına dair ant içti...


Fakat cesur ve cüretkâr Christina o kadar kolay fethedilmeyecekti. Kalbinin ve kaderinin efendisi olan Christina markinin baştan çıkarıcı okşamalarına karşı koymalı mıydı?

Aşkına teslim olmaya cesaret edemiyordu. Çünkü o zaman değerli sırrından ve çizilen kaderinden vazgeçmek zorunda kalacaktı...

"Olağanüstü... Konusu ve karakterleriyle eşsiz bir şekilde
kaleme alınmış bir hikâye."

-Johanna Lindsey-

"Büyüleyici bir aşk hikâyesi. Uzun zamandır
okuduğum en iyi kitaplardan biri."

-Judith McNaught-
(Tanıtım Bülteninden)




Güzel bir Garwood romanı idi..Genellikle çok sevdiğim bir yazardır ..Ama geçmişte okuduğum kötü çevirili romanlarından sonra bu yazardan epeyce uzak durdum..Son zamanlarda yazarın çıkan kitaplarını tekrar okumaya başlamıştım..Kitabı okumaya başladıktan sonra çeviri korkum kalmadı ...

Oldukça değişik bir giriş bölümü vardı hikayede..Yazarın sade anlatımı aşk.romans,macera,entrika temalarında güzel bir hikaye idi..Özellikle mizahi yazar  çok güzel katmıştı hikayeye. Okurken büyük bir keyif alarak okudum fakat kitaba ısınamadım,bağlanamadım..Bu bende kitabın ortalarına kadar devam etti.

Romanın kadının kahramanı Christina Bennett bir prenses aslında..Annesi bir prens olan babasını gerçek yüzünü gördükten sonra  ona hamile iken terk eder..

Yolu Amerika'ya kadar uzanır ve bir takım olaylardan sonra Kızılderili Marry ile yolu kesişir..Kızını ona emanet ettikten kısa bir süre sonra vefat eder..

Marry kabilesine geri döndükten sonra Christina'yı sahiplenir ve onun annesi olduğunu ilan eder..Kocası ve kabilesi önceden karşı çıksa da bu sarı saçlı kızı kabullenirler...Onun kaderinin tekrar vatanına dönmek olduğunu bilerek yetiştirirler onu..

Romanın başlarındaki giriş bölümlerinde Christina'nın annesinin günlüğünden notlar paylaşılıyordu..Buradan da onun hikayesini okuyup öğrendik ki Christina'nın çok alçak bir babası ve o kadar da hain bir teyzesi olduğunu okudum..

Gelelim romanın Prolog (giriş) bölümündeki rüya sahnesinden sonra yer alan erkek kahramanımıza..Zira romanın diğer girişi onun hikayesi ile başlıyor..Yakışıklı Lyonwood Markisi, Lyon'un karısının doğum yaptığı sahne ile başlıyor..Oldukça zor bir doğum sahnesinde karısı canın derdinde iken yapmış olduğu ihaneti itiraf ederek bebek ile birlikte hayatını kaybediyor..En yakını ile kendisini aldatan karısının ihanetini öğrendikten sonra aşka kalbini kapatan Lyon karizmatik oldukça yakışıklı aşka artık inanmayan sert karakterli alaycı bir adam olmuştur..Ayrıca o dönemin İngiltere'sinde Kralın en önemli casuslarından biri haline gelmiştir.

Bir parti de Christina ile karşılaştıktan sonra tüm ezberlerini bozacak bir ilişki yaşamaya başlar..Christina tam da onun dengi özgürlükçü,güçlü,bağımsız ruhlu ve bir peri kızı kadar güzel bir kadın olan Christina onun ayaklarını  yerden keser..Baştan onunla sadece geçici bir ilişki yaşamayı düşünürken planları tutmaz ve ilişkileri bambaşka macera ve tutku dolu bir yola doğru sürüklenir..

Dediğim gibi oldukça güzel bir hikaye idi..Başından hikayenin ortasına kadar ısınamasam da beğenerek okudum..Yazarın hayranlarının çok çok beğenecekleri bir hikaye..Yine de serinin devamını okumayı planlayarak devam etmek istiyorum...Yazarın orta çağ romanlarını daha çok sevsem de güzel bir roman idi..



Crown's Spies Serisi:
1. The Lion's Lady (1988) Kadere İnanır mısın?
2. Guardian Angel (1990)
3. The Gift (1991)
4. Castles (1993)

17 Nisan 2014 Perşembe

Kusursuz Gelin-Brenda Joyce




Orjinal Adı: The Perfect Bride (deWarenne Dynasty (Publication Order) #10)
Edisyon Adı : Kusursuz Gelin
Yazar : Brenda Joyce
Goodreads Puanı : 5/3,84
Puanım : 5/5

De Warren Ailesinin 10. Macerası Leydi Blance Harrington ve Rex De Warren'in hikayesi idi..Kalbindeki duygularından arınmış bir kadın ve Her şeyden ümidini kesmiş bir adam..Çok duygusal ve dramatik bir hikaye idi.Okurken çok etkilendim..Serinin en güzel en etkileyici kitaplarında idi..Bu seride en çok beğendiğim Maskeli Balo'dan sonra en sevdiğim hikaye idi..Kapaktan çeviriye kadar kitap harika idi..Nasıl okuyup bitirdiğimi anlamadım bile..Emeği geçen herkese teşekkürler..


Blanche Harrington Tyrell De Warren ile nişanlı olan asil bir kadındı..Bu hikayeyi biliyoruz..Tyrell ve Lizzie'nin aralarından çekilerek nişanı bozmuştu...Daha önceki maceralarda Rex ile ilişkilerinde bir takım işaretler vermişti yazar bu ikili ile ilgili...Blanche Harrington hiç bir zaman romantik hayaller peşinde olmamıştı..Kalbinde hiç bir duyguyu besleyemiyor,hissedemiyordu..Tyrell'dan da o yüzden ayrılmıştı onun sevgisine saygı duymuş ama ne olduğuna dair bir hissi yoktu bile..

Babasını kaybedeli altı ay olmuştur..Matemden yeni çıkmıştır ama babasının ölümünün acısını bile hissedememiştir..Kendisini duygu yönünden eksikiliğine artık alışmıştır.Annesine dair hiç bir şey hatırlamayan Blanche hayatında mucizeyi beklememektedir..Babasından kalan servetin hatırına da talipleri oldukça atmış deyim yerinde ise ev onunla evlenmek isteyen bekar ve soylu erkeklerle dolup taşmıştır..

Eski nişanlısı De Warren'lerle görüşmelerine devam etmekte Rex'i yaklaşık 1,5 yıldır görmek bir yana başsağlığı bile dilememiştir..Arkadaşları da ona harıl harıl uygun bir koca bulması için akıl verirken konuşmaları sırasında Rex'i önermeleri ile her şey başlar..Daha doğrusu yakın arkadaşı Bess'in işgüzarlığı ile işler değişir..

Rex De Warren 9 yıl önce Fransa savaşında arkadaşı Tom'u kurtarırken bacağını kaybetmişti..Ama bu güçlü adamı yıkan çifte ihanet idi..Hayatı kurtardığı adam ve nişanlısı Julia'nın ihanetinden sonra Rex münzevi bir hayat sürüyordu..Ara sıra da güzel hizmetçilerin hizmetlerinden faydalanıyor ve içki kadehlerine sığınıyordu..Leydi Blanche Harrington ile de yıllar sonra onu hizmetçisi ile basması yollarının tekrar kesişmesi ...Bu sıra dışı rastlantı sonucunda ilişkileri de eski normal bir dostluğa dönüşmesi iki tarafta ne kadar bunun aksine çabalarsa çabalasın imkansız idi..Blanche tanık olduğu sahnenin etkisinden kurtulamıyor Rex'de çok saygı duyup gizlice aşık olduğu bu kadına böylesi bir durumda yakalanmaktan çok utanç ve azap duyuyordu..Belki de böyle bir karşılaşma ikisi arasındaki görünmez duvarların yıkılmasına sebep olur.

Bu duvarların yıkılması ile Blanche eski durgun kontrollü kadın olmaktan çok uzaktır..Rex'in içinde uyandırdığı duygulara hiç alışık değildir..Birdenbire annesi ile ilgili hatıralar göz önüne gelmeye başladığı gibi şimdiye kadar olmayan krizler ile mücadele etmek durumundadır..
Çok etkileyici çok güzel bir hikaye idi.Kesinlikle tavsiye ederim...

İmkansız Aşk-Brenda Joyce



Orjinal Adı: An İmpossible Attraction
Edisyon Adı : İmkansız Aşk
Yazar           : Brenda Joyce
Goodreads Puanı : 5:/3.88
Puanım :                5/5



Brenda Joyce'in kalemini tam anlamı ile yansıtan bir roman idi ..Uzun zamandır ayaklarımı böylesine yerden kesen bir roman olmadı..Serinin en çok beğendiğim Maskeli Balo'dan sonra en güzel romanı..Belki de en güzeli idi..Aşkı tam anlamı HİSSETTİRDİ...

Kitabı baştan sona kadar elimden bırakamadan bitirdim..Bittiğinde de çok üzüldüm..Monica McCarty'in,n Gazap romanından sonra İmkansız Aşk'ı çok da sevemeyeceğimi düşünürken aksine bu roman beni ters köşeye yatırdı..Tekrar okunacak romanlarımın arasına girdi..

Romandaki kadın karaktere bayıldım..

Alexandra Bolton,vefakar,sadık,onurlu,çalışkan ..Ailesi için çok sevdiği nişanlısı ile evlenmekten vazgeçen annesinin ölümünden sonra nişanlısı Owen'dan ayrılan Alexandra kendisini ailesine zayıf karakterli ve ayyaş babasına ve kız kardeşlerine  adamıştır.
Annesini çok özlemektedir.Maddi durumları ise çok kötüdür.Eve destek olabilmek için terzilik yapmaya başlamıştır. Tabii ki bu yetmemektedir..

Babası bulunduğu çıkmazdan  kurtuluş olarak onu isteyen iki kat yaşında bir soylu ile evlenmesini planlamaktadır..

Nişanlanacağı kişinin zorlaması ile uzun zamandır katılmadığı bir sosyete toplantısına gittiğinde orada Clarewood Dükü Stephen ile tanışır..Ama ne tanışma ..

Romanın erkek kahramanı ne kadar karizmatik,yakışıklı olsa da beni sinir etti..

Stephen  Sert, kalpsiz,  başarılı, en yakışıklı,  zengin, en gözde bekar soylularından... Doğduğu andan itibaren, zalim babası tarafından ünvanına yaraşır şekilde, kusursuz bir dük olmak için yetiştirilmiş ise de  malikanesinde ölmüş babasının gölgesi ile savaşmaktadır..

Zira annesi Clarewood Düşesi Julia  her ne kadar da ona siper olmaya çalışsa da bu yıllarca süren cehennem hayatından  sertlik,soğukluk en başta sevgisizlik ona miras olarak kalmıştır..Bunlar Dük olabilmek için gerekli meziyetlerdi...

On yıldır evlenmemek için epey uğraşmıştır. Ama eninde sonunda bir varis için evlenmesi gerekecektir.Annesi Julia bu evliliğin oğlunun seveceği bir kadın ile olmasını ummaktadır..

Julia'yı tanıyoruz Rex De Warren'in sabık nişanlısı..Oğlunun annesi yani Stephen'in..

De Warren ailesi ile görüşmeye başlayan Stephen ailenin içindeki mevcut sıcaklığa ve sevgiye daha alışamamıştır..Annesi Julia kocasını kaybettikten sonra özgürlüğüne kavuşmuş bir daha da asla evlenmeye niyeti olmayan özgür ruhlu bir kadındır..Ama  bir Amerika'lı çiftçi onun da yerden ayaklarını kesecektir..
Romanda onlarında hikayeleri vardı ve çok güzel bir aşktı..İkinci Baharı anlatan bir hikaye idi..

İşte; Alexandra ve Stephen'in karşılaşması bu şartlarda olmuştu..İkisi arasında ki çekim ve bağı okurken ister istemez aklıma Maskeli Balo geldi..Tyrell ve Lizzie aşkını anımsattı bu roman bana..

Bu iki aşık arasındaki sınıf ve mevki farkı onları birbirine iten inanılmaz çekim..Stephen'in sunduğu ahlaksız teklif..Israrı..

Alexandra'nın ailesi,onuru ve aşkı arasında ki çaresizliği direnmesi...

Çok güzeldi..Özellikle Alexandra'nın çektiği zorlukları okurken adeta yaşadım o zorlukları..O zorluk ve güçlüklere rağmen dimdik durmaya çalışması..
Stephen'in yakıcı öfkesi...

Aşkı hissetmek isteyenlere tavsiyemdir...Okuyun.....



de Warenne Dynasty
1. The Conqueror (1990)
2. Scandalous Love (1992)
3. Promise of the Rose (1993)
4. The Game (1994)
5. House of Dreams (2000)
6. The Prize (2004) bir Avuç Aşk
7. The Masquerade (2005) Maskeli Balo
8. The Stolen Bride (2006) Kaçak Gelin
9. A Lady at Last (2006) Aşka Yelken Açanlar
10. The Perfect Bride (2007) Kusursuz Gelin
11. A Dangerous Love (2008) Tehlikeli Aşk
12. An Impossible Attraction (2010) İmkansız Aşk
13. The Promise (2010)

13 Nisan 2014 Pazar

Gazap -Monica McCarty




Orjinal  Adı : The Ranger
Yazar          : Monica McCarty
Goodreads Puanı :5/4,26
Puanım :5/4,5

Yine muhteşem bir hikaye okudum..Monica McCarty  İskoç Tarihi romansının bir numarası.Yazar romanlarını gerçek hikayeler üzerine kurguluyor. Kitaplardaki kahramanlara adeta yeniden hayat veriyor.Kral Muhafızlarının üçüncü kitabı Gazap. Seriye ilk başladığımda serinin yazılmış 7 kitabı vardı yazar şu anda yeni serinin 9.kitabını yayımlamış. 26 Ağustos 2014 tarihinde serinin onuncu kitabı geliyor. yayın evinden ricam lütfen bu yazara daha çok önem verip kitaplarını daha sıkı aralıklarla yayınlamaları.

Kitabın ilk yirmi otuz sayfasında nedense adapte olamadım romana. Açıkçası eyvah dedim ne oluyoruz..Ama sayfaları okudukça şüphemin yersiz olduğunu anladım ve zevk ile okumaya başladım Gazap'ı...

Roman 1307-1308 yıllarında Robert Bruce'in İskoçya'nın bağımsızlık savaşları zamanında geçiyor. Her bir kitabında İskoçya Muhafız Alayı'ndaki görevli savaşçıların maceralarını yazmış yazar. Ve yazarken de gerçek İskoçya Tarihine oldukça sadık kalacak şekilde kurgulamış. Monica McCarty'nin kitaplarını okurken bir yandan da tarihini de öğrenmiş oluyorsunuz.Hikayelerin hepsinde de tutkulu ve duygusal aşkları da okuyup adeta yaşamış oluyorsunuz.

Serinin ilk kitabında  muhafız alayının lideri ve kılıç ustası Lider lakaplı Tor MacLeod ikinci kitapda ise Şahin lakaplı denizci ve yüzücü Erik MacSorley

Okuduğum 3.kitapda ise Arthur İzci lakaplı Campbell İzcilik ve keşifden sorumlu..

Arthur Campbell üstün izcilik,keşif yetenekleri ile düşman cephesine sızan bir savaşçı. Bu duruma gelmesi hiç kolay olmamış gençliğinde ailesinin özellikle babasının gözüne girmek kolay olmamıştır. Ona ağabeyi sahip çıkıp koruyarak ve yüreklendirerek bugünkü durumuna gelmesinde büyük rol oynamıştır.
Tam 14 yıl önce babasını gözünün önünde kalleşçe katleden Klan liderinden intikam almaya yemin etmiştir.
Puslu bir gece hayatını kurtardığı efsanevi güzellikteki ve bilgi toplamada becerikli Anna MacDougall'ın bu klan lidernin babası olduğunu sonradan öğrenir. Anna'nın hayatını kurtarırken kim olduğunu deşifre etmeden yapmıştır.
Kral'ın Robert Bruce'in emri ile de MacDougall'ın klanına sızar.Gerekli olan savaş planlarını stratejik bilgileri muhafız alayına yani Krala haber verecektir.
Bunu başarı ile de yaparsa da Anna ısrarla Arthuru takip etmekte onu gözden kaçırmamaya çalışmaktadır. Çünkü bunu babası Lorn MacDougall onu Arthur'u takip etmesi için görevlendirmiştir. Arthur ve Anna arasında bir kovalamaca başlar.
Arthur ondan kaçmaya Anna ise bırakmamaya kararlıdır. Derken bu koşuşturma mevcut olan çekimi daha da güçlendirerek kıvılcımlara neden olur.İki tarafta istemese de aralarında yakınlaşma derken romantik ve tutkulu bir bağ oluşur.
Anna'nın yapamayacağı tek şey çok sevdiği , taptığı babasının sözünden çıkıp onu hayal kırıklığına uğratmak iken Arthur'un  ise taviz veremeyeceği tek şey de babasının katilinden intikam almak kararıdır.
Ama kader ikisine de çok değişik bir oyun oynar ve ikisi de bu olmazsa olmazlarını bırakıp bırakamayacağını aşklarının gücü ile sorgulamak zorunda kalacaktır.

Kısaca İskoç Tarihinin bu önemli dönemlerini bu derece de güzel ve akıcı yazan yazarın kalemini çok seviyorum çünkü o dönemi adeta yaşatarak öğretirken yanında muhteşem hikayeler ile kurgulanmış aşk ile taçlandırılmış romanlar okuyorsunuz.. Tavsiye Ederim..Bu yazarı okumayarak çok şey kaçırıyorsunuz...





Highland Guard
1. The Chief (2010) İki Ateş Arasında
2. The Hawk (2010)  Tutsak
3. The Ranger (2010) Gazap
4. The Viper (2011)
5. The Saint (2012)
6. The Recruit (2012)
7. The Hunter (2013)
8. The Knight (2013)
9. The Raider (2014)
10. The Arrow (2014) 26 Ağustos'ta Çıkıyor...




Kır Zincirlerini -Monica Mccarty



Orjinal Adı : Highlander Unchained
Yazar : Monica McCarty
Goodreads Puanı : 5/4,24
Puanım :5/5

Bu ara ne mutlu bana üst üste harika romanlar okuyorum..Monica Mccarty benim için vazgeçilmez yazarlarımın başlarında artık..Kır Zincirleri Mcleods serisinin son kitabı bu hikaye ile bu seri bitiyor..Ben bu seriyi bir bütün olarak düşünüyorum çünkü hikayeler birbirini tamamlıyor..Kır Zincirlerini de çok beğendim ..Tam anlamı ile boyunduruktan kurtulma hikayesi idi..

Başından sonuna kadar büyüleyici bir hikaye idi..Hikaye başında çok ilginç bir hikaye ile başlıyor..Kadın kahramanımız Flora'yı derinden etkileyen bir olay bu..Ve Bu hikaye aslında bir gerçek Monica Mccarty'nin hikayeleri gerçek hikayelere dayanıyor zaten..Elizabeth Campbell’in gerçek hikayesi bu Ama efsaneleşmiş bir hikaye..
Maclean klanının reisi,karısı olan Elizabeth Cmphell'ıbir kayanın üstünde ölüme terkediyor..
Romanın ana kahramanları Lachland McLean ve Lady Flora McLeod ..
Lachlan Mclean oğlan rehin tutulan oğlan kardeşini kurtarmak ve kendisinden alınan kalesini geri almak ve arkasında güçlü müttefik kurmak için için Florayı kaçırır..
Flora ise istemediği bir evliliğe mecbur edilmememek bu evliliğin sdece kendi kararı olmasını sağlamak için anlaştığı soylulardan Lord Murray ile evlenmek için kaçmıştır..
Lachland ile tam bu esnada yolları kesişiyor..Lachland Flora'nın kuzeni ile anlaşarak Florayı evlenmek için kaçırır..Florayı zorla elinde tutar...
Ama ikilinin arasında başından itibaren oluşan çekim,tutku çok çarpıcıydı..Lachlan'ın zor günler geçiren yok olma tehditi altındaki klanının sorumluluğu,doğruyu yapma isteği,Floraya karşı oluşan adını tanımlayamadığı tutkusu tanımlayamadığı duyguları arasındaki gelgitleri..
Floranın ise başından geçen dört evliliğe rağmen hiç mutlu olamamış annesinin nasihatları aklından hiç gitmezken.annesine sevmeden kesinlikle evlenmeyeceği hakkında söz vermesi,bu nedenle yaşadığı gelgitleri yazar çok güzel yaşattı..
Bu romanda en sevdiğim ve etkilendiğim sahneler vardı..Lachlan'dan kaçarken bindiği kayığın su alması ile boğulma tehlikesi geçiren Flora'yı kurtarmaya çalışan Lachlanın duyguları,hissettikleri,korkusunu yazar çok güzel vermişti..
Lachlan'ın Flora'ya misafir olarak kalmasını istediği sahne,harikaydı..
Sevdiği adamın ona ihanet ettiğini sandığı sahnede boğazımda bir yumru oluştu..çok etkilendim..
İkisinin de birbirlerine ait oldukları ve sevdiklerini anladıkları sahne harika idi..

Özetle Monica Mccarty yine yaptı yapacağını ve beni büyüledi!!!..

Bu seriden hangi kitabı sevdin diye sorarsanız kesinlikle ayırt edemem..hepsi birbirinden güzeldi..Kesinlikle tavsiye ederim..Çünkü bu yazar bence harikulade bir yazar..Kalemi insanı büyülüyor!!..

7 Nisan 2014 Pazartesi

İki Dikiş Arasında Zaman-Maria Duenas






Orjinal Adı : El Tiempo Entre Costuras
                   ( The Time in Between )
Yazar        : María Dueñas
Goodreads Puanı : 5./3,92
Puanım                :5 / 5






Vay be ne kitaptı ama ya. Bir romanda arayabileceğim her şey vardı bu kitap da. Üstelik birincil şahıs  anlatımına rağmen bayıldım demek hiç de abartıya kaçmaz..Oldukça güçlü bir kurgu,heyecan ve tutkulu bir aşk. Hayat dersi verecek bir roman..Okuduğum ikinci İspanyol yazar.. Çok beğendim..İspanyol yazarlara devam diyorum..

Hikayenin geçtiği dönem ile ilgili çok kitap okudum ve özellikle çok film seyrettim.İnanın bu kitabın filmi bence muhteşem olur.Okurken kitap su gibi aktı. Bazı sayfalarında çok heyecanlandım,bazı sayfalarında hüzünlendim,bazı sayfalarında da tarihin tozlu sayfalarına gittim..İspanya İç savaşına ait çok kitap da okumadım aslında. Ama Maria Duenas öyle güçlü ve akıcı bir kurgu ile yazmış ki kitabı her boş olduğum an elime alıp okudum..

Hikaye basit olarak basit bir terzi kızın casusluğa kadar uzanan bir hayat öyküsü var roman da. Öyle ki hikaye İspanya iç savaşından başlayıp İkinci Dünya Savaşı zamanına...İspanya'dan Portekiz'e hatta Fas'ı da içine alan değişik mekanlar  da geçen bir casusluk hikayesi..Tam da nişanlanıp evlenmek üzere iken,  daktilo kullanmayı  öğrenip devlet dairesine girebilmek için daktilo almaları gerekmektedir..Sira Quirago nişanlısı ile birlikte  bir daktilo satan mağazaya gidip orada tanıştığı Ramiro isimli oldukça çekici adama aşık olur. Aralarında gizli bir ilişki başlar. Ancak nişanlısı ve annesi evlilik hazırlıklarını yaparken bu yeni tanıştığı adam ile yeni bir aşka yelken açtıktan sonra nişanlısı ile evlenmekten vazgeçerek yeni tanıştığı bu adam  birlikte yaşamaya karar verir..

İşte hatayı tam da burada yapmıştır. Ramiro belki de onu çok sevmiş olsa da özünde güvenilemeyecek bir adam idi. Ramiro ile birlikte yaşarken hiç tanımadığı babası ile tanışır..Babası Ganzalo Avardo  ülkenin en ileri gelen iş adamlarından dır.Annesi Dolores de  kendisi gibi  fakir bir terzidir..Birbirlerine aşık olan bu iki insanın o zamanın şartlarında sosyal statüsü yüzünden birleşememeleri de normal  idi tabii ki..

Babası  ülkenin muhtemel iç savaşa girmek üzere olması ve kızı için şimdiye kadar hiç bir şey yapamadığı için..Kızına yüklü bir para ile ailesinden kalan mücevherlerini bırakmak ister. Öldürüleceğinden ve sahip çıkamadığı kızı için ilk ve son kez bir şey yapmak istemektedir..Babasının mirasını annesinin ısrarı ile kabul eden Sira mirası kabul eder ama tam da bu yüzden hayatı tepetaklak olur. Çünkü  miras zamanla başına büyük bir dert açacaktır. Üvey ağabeyi babasının ona verdiği aile mücevherlerini geri alabilmek onu hırsız olarak şikayet edecek,sevdiği adam ise bu miras için onu Fas'a kadar maceralara sürükleyerek  Sira'yı kelimenin tam anlamı ile soyup soğana çevirir.Ayrıca hamiledir de Sira ..Ramiro onun hamile olduğunu bildiği halde karnındaki bebeği ile terk ederek yüz üstü bırakacaktır..


Hikayenin bundan sonraki bölümlerinde Sira yaşama mücadelesi verir. Çaresizdir elindeki her şey çalınmış büyük bir ihanete uğramıştır..Bebeğini kaybederek ölümden döner..Ama yaşama arzusu bile kalmamaıştır yaşamak bile istememektedir.  Sevgilisinin üstüne yığdığı borçlar,onu kullanıp kandırarak terk etmesi  Sira'nın ruhunda derin izler bırakacaktır.
Kendine gelip tekrar ayağa kalkması yıllarını alsa da; bir erkeğe tekrar güvenip bağlanması aşık olması  çok da kolay olmayacaktır..


Çok etkileyici bir romandı. Hayatta kalmak için insanların neler yapabileceğini okumuyor yaşıyorsunuz bu romanda. İspanya iç savaşının etkileri,ardından İkinci Dünya savaşının başlaması. İnsanların o  dönemin şartlarındaki  çaresizliği acımasızlığını işleyen dramatik bir hikaye idi...



Sira'nın terzilikten,modacılığa oradan casusluğa terfi etmesinin hikayesini nefes almadan okudum. Aşk,savaş.macera,casusluk temalarında yazılmış bu hikayeye bayıldım..Okuduğunuz romanlardan sıkılıp değişik bir enfes hikaye okumak istiyorsanız bu roman tam da size göre...Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim...

2 Nisan 2014 Çarşamba

Şifacının Çırağı-Melanie Dickerson




Şifacının Çırağı
Orjinal Adı : The Healer's Apprentice
Yazar         :Melanie Dickerson
Goodreads Puanı :5/3,79
Puanım                : 5/3,9



Şifacının Çırağı'nın ilk tanıtımını okuduğumda ilgimi çeken şey orta çağ romanı olması idi ve tanıtımda iddialı bir şekilde çok  romantik temalara sahip olduğunu içeriyordu. 
Doğruyu söylemek gerekirse bunun çok da doğru olacağını tahmin edemediğim gibi. Son zamanlarda okuduğum en  masalsı anlatıma sahip romantik bir kitap idi.
Yazarın anlatımını ve hayal gücünü oldukça beğendim.Biraz Hristiyanlık ve Katoliklik temaları da olsa beğendim kitabı. Ama benim istediğim kurgu derinliğine sahip değilse de hiç sıkılmadan okudum.
Özellikle Historical,Orta Çağ romanlarını seviyorsanız tam da okumak isteyeceğiniz bir kitap olabilir.

Kitabımızın kadın kahramanı Rose bir oduncu ailenin kızı olarak  Hagenheim Kalesinde bir şifacının yanında çalışmaktadır.
Gelecekte tek dileği iyi bir şifacı olmak ve kardeşlerini daha iyi şartlarda yaşamasını sağlamaktır.Yaşadığı kalenin gelecekteki Dük'ü bir yaban domuzu tarafından yaralandığında onun tedavisini üstlenmek zorunda kalır ..


Lord Hamlin ile aralarında sıra dışı bir bağ oluşur.İşin ilginç yanı Lord Hamlin'de Rose gibi hissetmektedir.
Fakat küçük yaşta Marienberg Dükünün kızı olan Leydi Salomea ile nişanlıydı.Onunla evlenebilmek için de Şövalye , büyücü Moncore'yi bulup yenmeli ve nişanlısını bulup evlenmeli idi. Çünkü nişanlısı doğduğu günden beri kayıp idi nerede olduğunu bilinmiyordu.

Rose ile ilgilenen gelecekte din adamı olması babası Hagenheim Dükü tarafından planlanmış Lord Rupert'da vardı. Fakat nedense ustası şifacı Bayan Geuscha Lord Rupert'i pek hazetmiyordu..
İki erkeğin ilgisi arasında kalan Rose'in tercihi ne olacaktı?!!
oldukça severek ve beğenerek okuduğum romantik bir kitap oldu. Masalsı,historical ve ortaçağ temaları ile süslü bir kitap okumak isterseniz bence bir deneyin..Sevebilirsiniz..