24 Nisan 2015 Cuma

Gülüm (Bir Çanakkale Romanı) Demet Altınyeleklioğlu



Orjinal Adı : Gülüm
(Bir Çanakkale Romanı)
Yazar: Demet Altınyeleklioğlu
Yayınevi : İnkilap Yayınevi
Puanım :5/5

Uzun zamandır bu kadar duygulanarak adeta yaşayarak okuduğum kitap olmadı. Uzun zamandır hayal ederdim kendi tarihimizdeki temalarla süslü bir aşk hikayesi nasıl olur diye. Bu roman adeta tarihimizdeki en önemli savunmanın,bir ulusun var olma savaşının hikayesini okurken muhteşem bir aşk hikayesi ile yaşayarak okuduğum bir roman oldu.
Anzak hemşirenin anıları ile süslü bu romanda . Onun anlatımı ile süslü bu hikaye o kadar etkileyici ki adeta yaşadım bu romanı. O kadar ki çoğu sahnelerini gözyaşları içinde okuduğum gibi Türk subayı Suat ile Anzak hemşire Helen'in aşkına bire bir tanık oldum. Savaş sahnelerini,zorluklarını adeta yaşadım. Anlatım müthiş idi.
İmkansız bir  aşkın tüm acısını içimde hissettim. 


İki farklı kültürdeki gencin savaş bahanesi ile karşılaşmaları karşı saflarda yer almaları. Birbirlerine düşman saflarında olsalarda bitmeyen aşkları. Çok sevdim çok. Özellikle Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün olduğu askerine ölmeyi emrettiği sahnede içim titredi..
Atatürk'ün olduğu tarihi aşk romanı okumak çok keyifli idi.
Özellikle Anzak hemşire Helen'in günlüğünü eline geçiren televizyon nuhabiri Alinga'nın canını sıkan bir programdan bu günlükleri okumaya başlaması etkilenmesi ile Çanakkale'ye kadar yolunun uzanması..Çok daha büyük sırları keşfetmeye yelken açması.
Yazar bir Alinga'nın tarafından bir Helen'in anlatımından hikayeyi müthiş bir şekilde kurgulamıştı. Alinga günlüğü okurken ağlıyordu.. Ben de..
Okuyun..Kendi tarihimiz ile bezeli muhteşem bir aşka tanık olun..Son zamanlarda dünyanın en büyük lideri olan Mustafa Kemal Atatürk ile taçlandırılmış hikayeye bayılacak elinizden bırakamayacaksınız..
Tavsiyemdir....

*****
Donup baktım. Aman Tanrım,yanımda Apollon dikiliyordu. Ancak bir Yunan tanrısı bu kadar yakışıklı olabilirdi. Ya da bu deniz subaylarının hepsi böyle. 

****
Bizimkilerden biri Türkün cesedini yana doğru devirdi. Merak ettiğim düşman suratını nihayet yakından görecektim. Sevgili Meryem Anam! Çocuk:çocuk bu! 

****

Düşman yüzükoyun yatıyordu.
''Nasıl dönmüş bu böyle?''diye fısıldadı Camira''Bıraktığımda sırtüstüydü. Bir ara kendine gelmiş olmalı. İyi ki bağlamışlar.''
Dizlerimizin üstüne çöktük. ''yavaş'' diye uyardım kızı. ''Yarası nerede bilmiyoruz daha. Ben omuzlarından, sen bacaklarından...Üç deyince.''
Üçte onu sağ omuzunun üstüne dğru döndürmeye çalıştık. Acıyla inledi ve bayıldı.
Elimde olmadan, ''Özür dilerim.'' dedim.''Az kaldı.'' 
Sonunda başardık,sırtüstü yatırdık.
Yüce Meryem
Ne kadar genç!
Camira ''Hii,diye içini çekti. ''Çok yakışıklıymış kız.''
''Saçmalama, Camira.''
Ama haklıydı.

****

Dostum Camira düşmanım mı olmuştu yani? İnanamadım.
Bir süre ne yapacağımı bilemedim.Öylece kaldım.
Bütün yaptığım bu zavallı gencin yaşamasını istemekti.
Yaralı bir düşman subayını kurtarmaları için doktorlara yalvardım için mi düşman olmuştu bana? Sırf bu yüzden mi kaybediyordum?
Çok sarsıldım. Buna alışmalısın, Helen,diye geçti o an aklımdan. Bu kafayla gittiğin sürece sık sık karşılaşacaksın bu durumla. Çok dost kaybedeceksin.

****

Omuzlarımı silkip başucuna geldim. Mumu elime alıp yüzüne tuttum.
Tanrım, ne kadar yakışıklı...
Solgun ama müthiş.
Kirpikleri kapalıydı.

****



''Kirpiklerinin arasından beni seyrediyorsun.''
Uzun,kıvrık kirpikler yine kıpraştı.Dudağının yanındaki minik çukur biraz daha derinleşti. Gülümsüyordu.
''Evet. Öyle yapıyorum.''
''Ama seni gördüğümden beri yapıyorsun bunu.''
''Hı hı.''
Sesi mecalsizdi..''Beni sırtüstü çevirdiğinizde..'' Sustu. Yutkundu. Gırtlağındaki adem kemiği inip çıktı.
Yanındaki küçük sandığa iliştim..'' Neden?''
''Öldüm sandım...''
''O kadar korkutucu muyum yani?''
Kirpikler titreşti..
''Şehit oldum ve....ve Allah bana....bir melek gönderdi diye....bir melek...''
Soluğu tükendi..
''Beni melek mi sandın?.''
''Hııı,'' diye soluk salıverdi..Başını hafifçe salladı..
''Niye gözlerini açmıyorsun?''
''Artık...artık aç...açabilirim.''
O uzun,kıvrık kirpikleri usulca aralamaya başladı. Deli kalbim yine delice çırpınıp duruyordu. Kirpikleri açıldı,açıldı ve...
Soluğum kesildi.
Yanılmıştım. Hem de çok.
Düşmanının gözleri...düşmanının gözleri...Yüce Meryem! Mum ışığı mı sebep oluyordu yoksa buna? Düşmanın gözleri yosun yeşiliydi. Üstelik Hugh'un gözlerinden daha ışıltılı, okyanusların en derinlerinden, fersah fersah derinliklerinden gelen yeşil..

****

Onu uyurken seyrettim yine.
Ve dua ettim
Başka dinden birini sevmek günahsa...bağışla kızını Tanrım.
Avustralya Ana, ikinizi de sevemem mi? Onu sevmem sana ihanetse, affet...Yalvarırım,affet..

****



Suat hiç oralı olmadı. Mahçu,acılı bir ifade yerleşmişti yüzüne.''Komutanımız bir kartal gibi kayanın üstünden önümüze sıçradı.
''Niçin kaçıyorsunuz?.'' diye gürledi.
Birkaç er nefes nefese,''Efendim,düşman,'' diyecek oldu.
''Nerede?''
Müfreze komutanı olarak ben öne çıktım, ''İşte,'' dedim Suat başını kaldırdı, Albay Cartright'e baktı.
''Tepeye tırmanan sizin avcı birliğinizi gösterdim,''diye devam etti. Ve ben yarım yamalak İngilizcesiyle anlattığı bu sahneyi,günlüğüme,bu sayfalara eksiksiz aktarabilmek için can kulağıyla onu dinledim.
Yattığı yerden fırlayacak gibi atıldı. O anı tekrar yaşadığı belliydi.
''Düşmandan kaçılmaz,''dedi komutanımız.
''Cephanemiz kalmadı,'' dedi bir asker. ''Cephaneniz yoksa süngünüz var!''
İngiliz teğmenlerinden biri, ''Laf.'' diye bağırdı. ''Süngüleri varmış! Kim bu komutan? Komutanınızın adını söyle esir!''
Suat orada değildi sanki. Vücudu öyle gerilmişti ki, Tony kerevetten kalkmasını önlemek için tutmak zorunda kaldı.
''Yereee yat!''
O anı öylesine yaşıyor ve canlandırıyordu ki, hepimiz, emri verenin Suat'ın kayanın üstünden kartal gibi önlerine sıçrayan konutanı olduğunu anladık.
''Rap!'' diye sesini yükseltti Suat bu sefer. ''Hepimiz yere yattık. Biz yatınca Anzak avcıları da ateş başlayacağını düşünerek yere yattı. Komutan tekrar o kayanın üstüne çıktı. Gözlerine bakamadım.
Yemin ederim şimşekler çakıyordu gözlerinde.
''Ben,'' diye bağırdı oradan bize bakarak. ''Size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölene kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve komutanlar kaim olacaktır.''
Hepimize son bir defa baktı. Süngüüüü taaaak''

****







21 Nisan 2015 Salı

Skandal Aşıklar-Sophie Jordan



Orjinal Adı : In Scandal They Wed
Edisyon Adı : Skandal Aşıklar
Yazar : Sophie Jordan
Çeviri : Eylül Çavaç
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Goodreads Puanı : 5/3,61
Puanım :5/4,5 


 Sophie Jordan'ı işte bu yüzden çok seviyorum. Yazarın kalemi,anlatımı beni büyülüyor. Okuyucuların bazıları çeviride problem olduğunu belirtmiş ancak ben farketmedim bile. Okurken  beni bambaşka dünyalara sürükleyen bir yazar Sophie Jordan.
Düğün Gecesi roamanıdan sonra Skandal Aşıklar bence en iyi romanlarından idi. Düğün Gecesi'nin tadı vardı romanda.
Hikaye aşk,ihanet,fedakarlık temalarında işlenmiş idi. Serinin ilk kitabında Fallon'ın hikayesini okurken ikinci hikayemiz de Evelyn Cross'un hikayesi vardı. Evelyn Crooss'un hikayesinden daha çok etkilendim ve sevdim.
Konu Harlequin Romanlarında çok işlenen yetim çocuk ona sahip olmaya çalışan ebeveyn adayları vardı. 


Bu konuyu ne kadar sık okursam okuyayım çok severim.
Evelyn Crooss  Penwich okulundan döndüğünde üvey kızkardeşi Linnie'yi doğum yaparken bulur ve ona yardım etmeye çalışır. Kızkardeşi doğumdan sonra vefat eder. Üvey annesinin ilk işi bebekten kurtulmayı istemek olur. 
Ancak Evelyn buna engel olarak çocuğun annesi olur. İsminin lekelenmesine yaşayacağı zorluğa aldırmadan bebeğin annesi olur.
Bebeğin babası ise savaşta vefat eder..Kuzeni Spencer Lockhart dört yıl sonra Linnie'yi savaştan döner dönmez ziyaret eder. Kuzeninin oğlu Nicholas ve Evelyn ile tanışır. Ağabeylerinin ani ölümü ile ailenin ünvanı ona kalmıştır.
Geçmişinde tecrübeler aşka olan inancını kaybetmesine neden olmuştur. Evelyn ve Nicholas'ı hem koruma içgüdüsü hem de aile unvanının gerektirdiği varis beklentisi yüzünden işi ileri götürür ona evlenme teklif eder. Ancak Evelyn'in gerçek kimliğini bilmemekte onu Nicholas'ın annesi zannetmektedir..
Güzel bir roman idi çok severek okudum. Historical ve Sophie Jordan'ı sevenlerin severek okuyacağından eminim..Tavsiye ederim...




Penwich School for Virtuous Girls
1. Sins of a Wicked Duke (2009) Aşkın Günahı
2. In Scandal They Wed (2010) Skandal Aşıklar
3. Wicked Nights With a Lover (2010)

18 Nisan 2015 Cumartesi



Orjinal Adı :An English Bride İn Scotland
Edisyon Adı : İngiliz Gelin Annabel
Yazar: Lynsay Sands
Çeviri : Belgin Selen Haktanır
Yayınevi: Olimpos Yayınları
Goodreads Puanı : 5/3,92
Puanım :5/3




Yeni bir yazara merhaba dedim Lynsay Sands.Güzel sayılabilecek  bir İsloçya historicali idi..Kitap da gereksiz uzatmalar ayrıntılar yoktu.. Çeviri konusunda en azından beni rahatsız eden bir aksama yoktu ancak basımdan mı  son okumadan mı kaynaklandığını bilemediğim imla hataları vardı..Yine de beni rahatsız etmediğini söyleyebilirim. Ancak konu ve işleyiş bakımından yazar  fazla uzatmadan kitabı yazmış bitirmiş gibi geldi bana.


Kadın kahraman erkek kahramandan daha atak ve cesaretli idi. Alfa erkeği olarak kurgulanan Ross MacKay''ı pasif buldum ne yazık ki.Keşke bu kadar basit bir erkek karakter olmasaydı. Adam da hiçbir problem sorun yoktu her yönden neredeyse mükemmel bir adam dı.
Kadın kahramanın hiç gün yüzü görmemiş bir rahibe olmasına rağmen her şeye çok çabuk uyum sağladı. Neredeyse hiç zorlanmadı. .


Konusuna gelirsek ;

Annabel yedi yaşındayken, annesi Onun rahibe olmasına karar verir ve manastıra gönderir. Ne yazık ki kendisine rahibe olmak isteyip istemediği sorulmadığı yetmediği gibi manastıra götürüldüğü bile söylenmeden oraya küçük bir kedi yavrusu gibi bırakılmıştır..
Aradan tam tamına 15 yıl geçer ve sonra bir gün, durup dururken, annesi onu manastırdan almaya gelir ablası Kate ile nişanlı İskoç Lordu Ross MacKay ile evlendirmek için geri döner.Zira ablası bir seyis yardımcısına aşık olarak onunla kaçmış şerefini ve aile onurunu lekelemiştir.
Aile onurunu kurtarması için bu İskoç beyi ile Annabel'in evlendirmeye karar verirler.Yine kendisine sormak gibi bir zahmete katlanmayan ailesi onun yerine karar vermiştir.Ancak bu durumdan Ross'un haberinin olmadığını zannetmektedirler..
Annabel ise tam rahibe peçesi takmak üzere iken hayatının bir başka yöne savrulmasından şaşkındır.
Ross ise büyük abla yerine Annabel ile evlendiğine oldukça memnundur.
Ancak evlendikten sonra başlayan terslikler bir türlü bitmez. İkisi de ölüm tehlikesi ile karşı karşıya gelir.
Ross bunu daha önce klanda beylik savaşı yüzünden olan muhtemel rakiplerine bağlamaktadır.

Güzel bir konusu olan çok heyecanı olmayan bir İskoç Historicali idi.
Kitabın en sevdiğim yeri kapağı idi. Roman kahramanlarını temsil eden kapak çok güzel idi. 
Umarım bu diğer yayınevlerine de örnek olur.
Historical ve İskoç tarihi aşk romanlarını seviyorsanız bunu da seveceksiniz..






11 Nisan 2015 Cumartesi

Gönülçelen-Brenda Joyce



Orjinal Adı : The Conqueror
Edisyon Adı : Gönülçelen
Yazar : Brenda Joyce
Çeviri : Selim Yeniçeri
Yayınevi : Pegasus Yayınları
Goodreads Puanı: 5/3,93
Puanım :5/4


Brenda Joyce'şin en merak ettiğim kitabı The Conqueror yani Gönülçelen idi...Bu efsane olmuş serinin doğmasında büyük pay sahibi olan bu romanı okumak beni çok mutlu etti. Ancak romanı okurken yazar öyle bir imkansız aşk yaratmış ki okurken ister istemez gerildim.Bunu bekliyordum elbette çünkü hikaye Orta çağda geçiyordu. Kadınların hiç bir hakkı olmadığı gibi mal gibi alınıp satılıyor idi. Yani kadının bir değeri yoktu.
Bu açıdan bakıdığında kitabı kurgusunun da bu kadar sert olması da kaçınılmaz tabii ki..
Yine de okurken bir kitabı fırlattığım zamanlar oldu. Bu bende yazarın Bir Avuç Aşk isimli kitabından sonra Yemin'de ve De Warren'lerin atası Rolfe De Warren ile de devam etti..
Ancak başka bir gelenek de devam ediyordu hikaye de..De Warren erkekleri sevdiğin de tam seviyordu. Bu özellik nesiller boyu da devam etmişti.Rolfe'de bir Warren erkeği idi..


Roman 1069 Yıllarında başlıyor Rolfe De Warren Normandiya  Kralı William'ın en güvendiği komutanlarından biridir. Acımasız ve sertliği ile nam salmıştır. Ayrıca kadınlara düşkünlüğü ile tanınır..William'a hizmetlerinin karşılığı olarak Aelfgar Kalesini almak ve Kalenin Leydisi Alice ile evlenmek üzeredir. Ancak kendisine verilen mülklerine adım atar atmaz Alice'in üvey kardeşi Ceidre ile karşılaşır onun etkisi altına girer ve Ceidre'yi Alice zanneder..


Ceidre ise o sıralarda planlanan Sakson isyanı için casusluk yapmakta ağabeylerine yardım etmeye çalışmaktadır..Başlarda nefret ettiğ bu Norman Şövalyesinden zamanla etkilenmeye başlasa da ailesine ve ağabeylerine ihanet etmeyi asla düşünmemektedir. 
Rolfe ise Ceidre'den etkilense de sert karakteri istediğini elde etmede zorlanmaması yüzünden onun tam da görev adamı olması Ceidre'ye çok da iyi davranmadığı gibi ilk karşılaşmalarında neredeyse ona   tecavüz sınırından döner.


Rolfe görev  ve Ceidre'ye bitmek bilmeyen arzusu arasında Caidre'de ailesi,vatanı ve bu sert Norman arasında sıkışıp kalmıştır. İkisi de birbirlerine göre düşman taraflardadır. Ancak bilinmeyen bir güç birbirlerine doğru çekmektedir de. 

Bir yandan Vatan,görev,aile ikilimleri arasında gelgitleri devam eden ikilinin arası Ceidre'nin ihanetleri yüzünden oldukça zor günler geçirirler..Durum öyle bir hale döner ki Rolfe kendisini Ceidre'nin üvey ablası Alice ile evli bulduğu gibi Ceidre'yi de en sadık adamı ile evlendirmiş Orta Çağ'daki derebeylerin gelin ile  ilk gece birlikte olma hakkını talep ederken bulur.!!!
Romanın çoğu sahnelerinde Ceidre'ye yapılan haksızlıklara kendimi isyan ederken buldum...Yine de bu kitabı okumayı beklediğime değse de..Tam puan vermeyi çok istediğim halde veremedim..


Çünkü Kadın  karakter sonradan kendi isteği ile birlikte olsa da  başta tecavüze uğraması beni erkek kahramandan soğutmaya yetti arttı. Üstüne üstlük  üvey de olsa kızkardeşi ile de birlikte olması onunla evlenmesi bende ipleri koparttı. Çünkü bu kitap da bir erkeğin ilişkilerde pervasız olarak tecavüz etmesi ve zina yapması beni çok rahatsız etti..
Yazar okuyucuyu büyük bir çelişkiye düşürmeyi iyi biliyor okurken hem çok mutlu hem de çok mutsuz olup çelişkiye düşebiliceğiniz bir yazar Brenda Joyce..
Yine de okumaktan büyük bir zevk aldığım kitap oldu. . Bir puanı yukarıda açıkladığım nedenlerden dolayı ve alakasız kapağı yüzünden kırıyorum. Çünkü yayınevi fiyatları katlayarak zam yapmayı biliyorsa kapaklarını da bu fiyata orjinal olmuyorsa konuya kadın ve erkek kahramana uygun kapak ile çıkarabilmeli. 

Serinin tüm kitaplarını orjinal kapak ile basan yayın evi sarışın erkek kahraman ile kadın karakter ile alakası olmayan bir İspanyol romanının kahramanlarını andıran bir kapakla da yayınlamamalı diye düşünüyorum.


Hoş biz ne düşünsek de yayınevi istediği gibi davranıyor bizi dikkate bile almıyor o başka...
Yine de De Warren efsanesini başlatan bu romanını okumanızı tavsiye ederim..Zira en kalitesiz bir Brenda Joyce kitabı piyasada ki en kaliteli(!) kitaplara fark atar diye düşünüyorum..


de Warenne Dynasty

1. The Conqueror (1990) Gönülçelen
2. Scandalous Love (1992)
3. Promise of the Rose (1993)
4. The Game (1994)
5. House of Dreams (2000)
6. The Prize (2004) Bir Avuç Aşk.
7. The Masquerade (2005) Maskeli Balo
8. The Stolen Bride (2006) Kaçak Gelin
9. A Lady at Last (2006) Aşka Yelken Açanlar
10. The Perfect Bride (2007) Kusursuz Gelin 
11. A Dangerous Love (2008) Tehlikeli Aşk
12. An Impossible Attraction (2010) İmkansız Aşk.
13. The Promise (2010) Yemin


2 Nisan 2015 Perşembe

Arkanı Kolla-Karen Rose


Orjinal Adı :Watch Your Back 
Edisyon Adı : Arkanı Kolla
Yazar: Karen Rose
Çeviri : Ozan Yoleri
Yayınevi : Kanes Yayınları
Goodreads Puanı: 5/4,21
Puanım:5.4,5

Yazar ile tanıştığım günden beri sıkı takipçisiyim Bana Aitsin ile başlayan Arkanı Kolla ile Baltimore Polislerinin hayatlarını ve cinayet dosyalarını  anlatan seri bitmiş oldu. 
Ancak yazarın oldukça çok kştabı var yayınevinden isteğim diğer kitaplarını da bir an önce yayınlamaları..
Gelelim Baltimore serisine Stevie Mazetti ile başlayıp onunla biten bir seri oldu. Kesinlikle serinin en duygusal kitabı idi. Clay Maynard'ın bitmeyen aşkı,Mazetti'nin yeri dolduralamayan kaybı. Ve ikinci bir şans..
Kini bir türlü birmeyen sapık Robienette ve takımı. Harika bir romantik gerilim ve polisiye bir romandı. Karen Rose'i okumayan çok şey kaçırıyor kanısındayım.
Yayınevinden ricam yazarın kitaplarını çok daha sık yayınlamaları...


Arkanı Kolla'da serinin  diğer kahramanları da vardı. Jd,Joseph,Grayson,Paige,Daphnie,Lucy . Clay Maynard'ın Stevie Mazetti'ye olan bitmeyen aşkı..Stevie'nin onu kalbini kırarak geri çevirmesi. 
Yine de Clay'in onu kalbinden söküp atamaması.
Stevie'nin sekiz yıl önce bir saldırıda kaybettiği kocası ve oğlu onların kaybından sonra bir türlü kendisine gelememesi. Küçük kızı Cordelia kız kardeşi İzzy ile oluşan bir aile olmaya çalışması.
Stevie Mazetti'nin amansız düşmanı eski asker Todd Robienette.. Bir saldırı da onun oğlunu  öldürmek zorunda kalan Stevie Mazetti'den intikam almak isteyen bu cani oğolu ve kocasının ölümünden de sorumludur..


Şimdi ise Stevie'yi öldürmek istemektedir. Bunun için tüm olanaklarını seferber edecektir. Ayrıca kurduğu suç örgütü ile de inanılmaz paralar kazanırken hayatına giren insanların yaşamlarına da felaketler getirmiş bir psikopattır.
İlk karısını da gözünü kıpmadan öldümüştür. 
Daha fazla ayrıntı verirsem okuyacak olan okurların okuma zevki bozulur..Bence okumanız gereken çok iyi bir yazar..Çok akıcı yazdığı gibi, duygusal sahnelerde de çok başarılı..Yazarın stili daha çok Linda Howard ve Sandra Brown'a benziyor derken bu kitap okuduktan sonra  daha çok Sandra Brown'a benzediğine karar verdim.. Çeviri de oldukça da argo ve müstehcen kelimeler vardı. İlk üç kitapta bu kadar sert değildi ancak bence çevirinin de böyle olması gerekli idi.. Yumuşatmadan. Çünkü polisiye bir romana cuk diye oturduğunu düşünüyorum bu çevirinin..
Polisiye severlere tavsiyemdir..


Baltimore :
1. You Belong to Me (2011) Bana Aitsin.
2. No One Left to Tell (2012) Anlatacak Kimse Kalmadı 
3. Did You Miss Me? (2012) Beni Özledin mi?
4. Watch Your Back (2013)  Arkanı Kolla