28 Mart 2016 Pazartesi

Kayıp Dük-Julia Quinn



Orijinal Adı : The Lost Duke of Wyndham 
Edisyon Adı : Kayıp Dük
Yazar Julia Quinn
Yayınevi : Epsilon Yayınları
Çeviri : Nil Bosna
Goodreads Puanı: 5/3,70
Puanım: 5/3




Tanıtımı :


Jack Audley bir hayduttur. Bir zamanlarsa asker. Ve her zaman bir çapkındır. Hayatta en son istediği şeyse, yüzlerce kişinin hayatından ve kadim bir mirastan sorumlu bir asilzade olmaktır. Fakat soylu Wyndham Ailesi’nin uzun zamandır kayıp oğlu olduğu ortaya çıkınca, kaygısız hayatı bir anda sona erecektir. Eğer gayrimeşru olmadığını da kanıtlarsa, o zaman kendisini hiç istemediği bir konumda bulacaktır: Wyndham Dükü.
Grace Eversleigh son beş yılını, dul Wyndham Düşesi’nin refakatçisi olarak, didinerek geçirmiştir. Günlük rutininde çok az değişikliklerin olduğu, asla takdir edilmediği bir iştir bu…ta ki Jack Audley, kendinden emin gülümseyişi ve tatlı çekiciliğiyle bir anda hayatında belirlene dek. Jack, “hayır”ı cevap olarak kabul etmeyen bir erkektir ve Grace onun kollarındayken kesinlikle hayır demek isteyen bir kadın değildir. Ancak ortada bir sorun vardır: Jack gerçek dükse, o zaman o sahip olamayacağı tek erkektir.


Kitap Hakkındaki Düşüncelerim;

Julia Quinn'e uzun zamandır ara vermiştim. Sanırım Bridgerton Serisinin 4,kitabı olan Rüyalar Gerçek Olsa da bıraktım. Zira ne yaptımsa ben bu yazara ısınamadım. Tamam mizahı yönünden güzel yazıyor historicali güzel işliyor..ama yok olmuyor..
Okuduğum kitap iki kitaptan oluşan bir seri.Serinin ilk kitabı Kayıp Dük ikinci kitabı ise Hayal Etmediğin kadar.
Hikayede iki dükün büyük annesi var ki evlere şenlik. tam bir cadaloz kelimesi az kalır bu kadına bence..
Hikaye bir gece dul  Wyndham Düşesinin refakatçisi Grace Eversleigh ile yollarının kesilerek maskeli bir haydut  tarafından soyulması ile başlar. Ne tesadüf ki Kack Audley tarafından soyulurlar. O soygun anında Grace ve Jack arasında bir çekim meydana gelir.


Jack'in hayatta tek istemediği şey sorumluluk altına girmek ve özellikle bir asilzade olmayı kesinlikle düşünmemektedir.. Tesadüfe bakın ki dul düşesin kayıp torunu olma olasılığı olduğu ortaya çıkar.
Hazırda iki tane Dük vardır. Mevcut Dük Thomas ve gerçek adı John olan Jack..
Jack'in düşesin refakatçısı olan Grace ile aralarında tutkulu bir yakınlık doğar. 
Aralarındaki sınıf farkı yüzünden de evlenebilmeleri mümkün değildir
Ayrıca Thomas'ın nişanlı olduğu Leydi Amelia ile evlenmesi söz konusudur...


Vasat buldum bu yazar ile yıldızım bir türlü barışamadı. Konu güzeldi ama bir türlü gitmedi şu kitap ilerlemek bilmedi.  Zaten bu ara adaptasyon sorunum var yok ne yapsam olmadı..Kötü bir kitap değil ama öyle mükemmel şahane değil.Vakit geçirmek için okunabilir o kadar...Yazık vaktime..



 Two Dukes of Wyndham Serisi
1. The Lost Duke of Wyndham(Kayıp Dük)
2. Mr. Cavendish, I Presume (Hayal Etmediğin Kadar)


23 Mart 2016 Çarşamba

Çıplak Ayaklı Kraliçe-İldefonso Falcones



Orijinal Adı : La reina descalza 
Edisyon Adı: Çıplak Ayaklı Kraliçe
Yazar : İldefonso Falcones
Yayınevi Pegasus Yayınları
Çevirmen :Zeynep Nazan Tezcan
Goodreads Puanı :5/3,76
Puanım :5/3



Yazarı sıkı takipçisiyim daha önce çıkan ; Deniz Katedrali ve Fatıma'nı Eli isimli kitaplı çok severek okumuştum...İki Romanda yazıldığı dönemi adeta yaşatan romanlardı.

Çıplak Ayaklı Kraliçe de yazıldığı dönemi  iyi yansıtan bir kitap idi. Ancak nedense hikayeye başlarda bir türlü giremedim...18.Yüzyıl İspanya'sının toplumsal ve siyasi olaylarının eşliğinde kurgulanan hikaye genel anlamda oldukça etkileyici bir hikaye idi. ,Fakat bazı yerlerinde çok fazla detay varken bana göre önemli olan yerlerinde yazar sanki geçiştirmiş gibi idi.


Yine de kitabı sevdim... Macera, ihanet, müzik, dans, aşk, acı, tutku dolu bir hikaye. Kadınlar ve sadece Çingeneler,Çingene toplumunda mı zamanını şartlarımı bilemiyorum ama kadın kocasının yaptığı her şeyi kabul ediyor..


Kadınlar için çok zor bir durumdu elbette  ve 18. yüzyıl bahsediyoruz yüzyıllardır süre gülen bir zulüm vardı ortada... Bu durum benim için çok sarsıcı oldu ne yazık ki..Daha önce Romanlar veya Çingeneler  hakkında Lisa Kleypas'ın Hathaway serisini okumuştum  oldukça da güzeldi. Ancak daha çok romans türünde bir seri olduğu için gerçekleri olduğu gibi yansıtmıyordu elbette..
Tabii ki öylesi roman ve soft bir kurgu beklemiyordum zaten..


Çingene toplumundaki hiyerarşi düzen törelerini benimseyemedim..
Romandaki Milagros'un annesi Ana'nın kızının onaylamadığı bir evlilik yapmasından sonra onu reddetmesine sinir oldum..Kızcağızı yapayalnız bırakınca istediği gibi at koşturan kocadan çekmediği de kalmadı kızcağızın..
Milagros'un kocası olan Pedro'nun karaktersizliği,ahlaksızlığı,acımasızlığı beni çıldırttı adeta..

Yine de hikayeyi okurken zevk ile okudum. Fakat yazarın  diğer iki romanına göre sönük buldum.
Kübalı bir zenci köle Caridad ile Çingene güzeli Milagros'un hikayesi beni çok etkiledi....Caridad ile Milagros'un dostluğu başlarda Caridad'a güç veriyordu.Ancak hata üstüne hata yapan Milagros Caridad'ın dostluğundan,dedesi  Melchor 'un korumasından mahrum kalacaktır..Bu da genç kadın için zor günlerin habercisi olacaktır..

Caridad sayesinde dans etmeyi ve şarkı söylemeyi meslek haline getiren Milagros ülke çapında ünlü bir şarkıcı olacaktır. Bu saye de kocası Pedro onun deyim yerinde ise sağmal inek gibi sağacaktır..


Biri deli gibi aşık olduğu adam için muhtemel bir felakete doğru sürüklenirken ,diğeri ise kadın olmanın sevmenin ne demek olduğunu bilmeyen çocukları köle pazarına satılması için elinden alınan  çaresiz  bir kadın idi..Küba'dan sahibi ile İspanya'ya gelirken gemide sahibi öleceğini anlayınca onu özgürlüğünü vermiş idi. Caridad bırakın mutlu olmayı insan olarak bile değer görmemiş,iradesi dışında tecavüze uğrayarak çocuk sahibi olmuş,çocukları köle olarak satılması için elinden alınmış çilekeş bir kadın idi...


Sevilla sokaklarında ölmek üzere iken onu bulan çingene Melchor onun hayatının aşkı olacaktır...


Biri sevdiği adam yüzünden dayak,tecavüz,alkol ile felakete sürüklenirken ,diğeri de çoktan umudunu kestiği var olduğunu bilmediği bir aşka doğru yelken açarken, geç bulduğu sevgisi ile sınanacaktı.

Çingeneler,köleler,tecrit,hapishane,felaket ve yoksulluk temalarıyla taçlandırılmış bu romanı tarihsel kurgu romanlarını severler bence kaçırmasın..,Özellikle yazarı severler severek okuyabilecekleri bir roman.

Yine etkileyici bir Falcones romanı okumak isteyenlerin zevk ile okuyacaklarını tahmiin ediyorum...







14 Mart 2016 Pazartesi

Maskeli Aşk&Söyleyemem Sevdiğimi - Nicola Cornick


Orijinal Adı : Unmasked
Edisyon Adı : MasKeli Aşk
Yazar : Nicola Cornick
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Çeviri : Ceyda Aldemir
Goodreads Puanı: 5/3,63
Puanım :5/4,5


Okurken büyük bir keyif aldığımı söylemeliyim..Bu kitap serinin yan kahramanlarının macerası var idi. Yazar bu seriyi üçleme olarak yazdığını sanmıştım ancak sonradan eklemeler olmuş ..Laura ve Dexter'in ilişkilerinin olmadığı Laura'nın Dük kocasının aşağılık karakterinin açığa çıktığı bir roman idi.


Bu seri genelde çok güzel ancak yazarın başka kitapları başka serileri var..
Yayınevinden ricam lütfen yazarın başka serilerine yönlenmeleri...Maskeli Aşk The  Brides of Fortune serisinin 5.kitabı olarak görünüyor goodreadste ancak bu serinin bir kitabı daha var  oda serinin yan serisi sanıyorum...Yayınevi onu yayımlamadı...Biraz araştırma yaptığımda da Maskesiz Aşk'ın seriye başlangıç kitabı olduğunu görüyorum. 


Çünkü serinin 1. kitabındaki kahramanlarımız Laura ve Dexter 'in evli olmadığı Laura'nın hala Charles ile evli olduğu zamanda geçtiğini görüyorum ..Fakat bu kitap nedense serinin 4. kitabını okumasam da serinin diğer kitaplarından daha güzel ..En azından ben bu kitabı çok sevdim..Konu oldukça da çarpıcı serinin in diğer kitaplarından daha duygusal,akıcı idi.Havada kalan şeyler var gibi gözükse de bazı yerleri fazlaca absürt gibi geldi bana..Puanı da o yüzden tam vermedim...Yine de keyifli bir okuma idi.

Yazarın diğer kitaplarını okumayı çok isterim..

Binbaşı Nick Falconer, Muhteşem Kızlar’ın maskesini düşürmek üzere Londra’dan gönderilmiştir. Ancak bir grup zalim kadın bulmayı beklerken karşısına dul bir hanımefendi olan 
Marina Osborne çıkar. Genç adam bu gizemli ve güzel kadının, Muhteşem Kızlar’dan biri olduğuna inanamaz. Çekici asker, genç kadının bedeni, ruhu ve sırlarını ele geçirmek için ikisini de yakan bir tutkuyla onu baştan çıkarmaya çalışırken 
kendi duygularına hâkim olabilecek midir? 

Bu soruşturmanın başında da kuzeni Rashleigh 'in öldürülmesi ile de soruşturmayı çift yönlü olarak ele almaya çalışır..

Soruşturmayı sürdürürken de şüphelendiği Marina'nın aslında Rashleigh'in mukaveleli kölesi olduğunu öğrenir..Marina bu kölelikten firar ederek ile kurtulmuş yanında da yüklü miktarda mücevheri de kaçarak kaçmıştır.
Ancak Nick bunu yaptığı uzun araştırmalar sonucunda değil de tesadüfen öğrenecek ve bu güzel kölenin miras yolu ile kendisine kaldığını görecektir..
Bu kitabı okurken en çok hoşuma giden Nick ve Mari arasındaki romatizm idi. Yazar ikili arasındaki çekim  ve cinsel gerilimi  oldukça güzel kaleme almıştı..
Historical okumayı seviyorsanız tavsiye ederim..



 Orijinal Adı : The Confessions of a Duchess
Edisyon Adı : Söyleyemem Sevdiğimi
Yazar: Nicola Cornick
Yayınevi : Pegasus Yayınları
Çeviri: Esra Doyuk
Goodreads Puanı: 5/3,41
Puanım : 5/4

Serinin ilk kitabını okuduğum da yorum yapmamışım yeni farkettim. Yazarı sevmeme neden olan bu kitap bence serinin en başarılı kitabı idi. Fakat kadın kahramanın erkek kahramandan sekiz yaş büyük olması yüzünden çoğu okuyucu tarafından benim tuhaf diyebileceğim bir neden bence pek ilgi görmedi...
Laura Cole bir Düşes kocası pek de yanında değil..Mutluluğu Londra'da başka kadınların yataklarında arıyor..Dexter Anstruther ile bir gecelik yakınlaşmalarından sonra yolları ayrılıyor ve Dexter'in bir soruşturma için tekrar köye geri döner.. Ancak Laura'nın ondan kaçmak için sırları ve nedenleri vardır. İkili arasındaki cinsel gerilim ve tutku ne kadar güzel  olursa olsun Laura'nın iradesini kırmak o kadar da zordur..


Genel olarak Sıra dışı bir Historical kalıplaşmış Marki Dük düşes yok bu kitapta.Zengin de değiller.Kadın erkekten sekiz yaş büyük ama bu birbirlerini sevmelerine kesinlikle engel değil.Kelle vergisi denen bir olayla başlıyor romanımız.Vallahi ben çok beğendim.Yazar da müthiş bir anlatım gücü var.Sanırım bu üç kitaplık bir seri.Ben bu seriyi kesinlikle takip edeceğim.Değişik bir historical okumak istiyorsanız tavsiye ederim
Brides of Fortune
1. The Confessions of a Duchess (2009)
2. The Scandals of An Innocent (2009)
3. The Undoing of a Lady (2009)
4. The Secrets of a Courtesan (2009)
5. Unmasked (2008)









5 Mart 2016 Cumartesi

Geç Gelen Mutluluk-Kristan Higgins



Orijinal Adı :My One and Only
Edisyon Adı : Geç Gelen Mutluluk
Yazar : Kristan Higgins
Yayınevi : Koridor Yayınevi
Çeviri : Rabia Taş
Goodreads Puanı: 5/3,99
Puanım : 5/5






Böylesi bir kitap bu kadar geçe bırakılmamalıydı. 
Çok uzun zaman önce almış ve okumamıştım..Ne büyük bir hata...  
      Kütüphane de rastlantı sonucu Gökyüzünün Uzak Ucu isimli kitabı ile karşılaşmam sonunda  Kristan Higgins'i hak ettiği şekilde tanımamı sağladı...
Neyse olan oldu da yazarı Koridor Yayınları yayın stratejisini değiştirdiği için bıraktı. Yazarı şu an bir yayınevi aldı mı? bilemiyorum..




Ancak tüm ümidim ile bir yayınevinin almasını diliyorum.Zira bu yazar Susan Elizabeth Philips tadında bir yazar. Okurken size tüm yaşatıyor..Aşk,macera,tutku,sevgi ,mizah duygularını aynı anda yaşatan nadir yazarlardan olduğunu söyleyebilirim..
Daha önce okuduğum Gökyüzünün Uzak Ucu ile bunu birebir yaşadım..Yazar kadın kahramanların gözü ile olayları kurgulamıştı Gökyüzünün Uzak Ucunda..Geç Gelen Mutluluk ile de aynı durum mevcut..
Olaylar kadın karakterin gözünden anlatılıyor..


Okurken çok ama çok etkilendiğimi söylemeliyim..
Bir yazar hakkında bu kadar yanılabileceğimi düşünmemiştim. Zira sıradan bir romans yazarı olduğunu düşünmüş olduğum için bu kadar geçe bıraktığım için yüzüm kızardı..:)))
Evet şimdi gelelim kitabın konusunaaaaa..!!!




Harper James  34 yaşında başarılı bir boşanma avukatıdır..
Çocukluğunda  13 yaşında annesi tarafından terk edilmiş ve o zamandan beri bağlanma korkusu  olan genç bir kadındır...
 Dennis adında çok yakışıklı  çekici  sevgilisi,Coco isminde bir köpeği, pasif bir babası, Kabarık saçlı..:)) tam bir baş belası sevimli bir üvey annesi ve sorunlu  ve sorumsuz (kendisinin katkısı da olduğunu romanın sonunda fark ediyor) bir kız kardeşi vardır.


Sevgilisi Dennis'e evlenme teklif edip,kendi yüzüğünü kendisi alacak kadar da kontrol hastası evlilikte mutluluğa inanamayan sorunlu iş kolik bir genç kadın...


Kız kardeşi bir gün arayıp 3.kez evlenmeye hazırlandığını söylüyor,evleneceği adam da sıkı durun..!!! Harper'ın eski kocası Nick'in kardeşi ! 
Haliyle Harper'da alarm zilleri çalmaya başlıyor...
Çünkü..!!


Kardeşinin daha önceki damat  tercihlerinden ötürü bu evliliğinin de yürümeyeceğinden emin olan Harper onu bu evlilikten vazgeçirmek için  ikna etme çabasına girişiyor..Eski kocası Nick Lowery ile yüz yüze gelme ihtimalleri 12 sene sonra tekrar karşılaşma yüzünden resmen gerilime de giriyor..


Geçmiş ile bugün arasında duyguları anıları gidip geliyor..
İşte bu yüzden bir nevi kalkan gibi sevgilisi Dennis ile düğüne gidiyor..
Ve düğüne gittiğinde Nick'le aralarındaki duyguların ölmediğini  karşılıklı anlıyorlar. 


Nick ise  öyle alıştığımız tiplerden değil. Klas bir adam ..
Öyle diğer erkekler gibi beraberliklerinde amacı kadını hop diye kadını yatağa atmak değil...
Aşkı sonuna kadar yaşayan kalbi büyüklerden idi..
Harper'i çok ama çok seviyor,bildiğiniz gibi değil.. Birlikte çıkmaya başladıklarında bir ay sevgilisinin sadece elini tutmuş..Ben aşkta tutkuyu severim ama bu kadarını da beklemiyordum doğrusu.


Bir özelliğini de öğreniyoruz karizmatik erkeğimizin ;
Ayrıldığı karısı ile birlikte oturduğu evi hiç terk etmemiş.(Harper bunu sonra öğreniyor)

Evliliklerinin bitmesindeki en büyük sebep..
İletişimsizlik...Yanlış yorum,tavır,tecrübesizlik..

Bir not da Harper'in annesi Linda'ya..Tanrım be kadın hiç mi annelik duygularından nasibini almadın???
Taş kalplisin...

Kısaca bu kitabı edinmenizi okumanızı hararetle öneriyorum.
Yazarın diğer kitaplarını da okumak istiyorum..
Kısa süre de...


Bence ikinci SEP..♥♥♥
Tavsiyemdir...



2 Mart 2016 Çarşamba

Gökyüzünün Uzak Ucu-Kristan Higgins



Orijinal Adı: All I Ever Wanted
Edisyon Adı: Gökyüzünün Uzak ucu
Yazar : Kristan Higgins
Yayınevi : Koridor Yayınları
Çeviri : Rabia Taş
Goodreas Puanı : 5/3,99
Puanım :5/5

 Callie küçük bir kızken doğum gününde aldığı ve "sonsuza dek mutlu yaşadılar" adını verdiği sandalyesini gelecekte hep evinin bir köşesine koyma hayali kuruyordu. Ancak otuzuncu yaş gününü hâlâ birlikte yaşadığı huysuz büyük babası ve tuhaf ailesiyle hiç hesapta olmayan bir şekilde kutlayan Callie'ye hayatının en kötü sürprizini çocukluk aşkı Mark yapmıştı. Kaybedilmiş bir aşk, vazgeçilmiş bir kariyer ve boşluk… Ta ki başını kaldırıp gökyüzüne bakıncaya dek. Gökyüzünü, kasabaya yeni taşınan Ian'ın gözlerinde görünceye dek. Bu gizemli adam Callie'nin yaralarını sarabilecek mi…

"Kristan Higgins öyle parlak bir yeteneğe sahip ki yürek burkan hikayelerde bile okuyucuları gülümsetmeyi başarıyor."
-Kirkus-

"Kristan Higgins sizi hayal kırıklığına uğratmayacak bir yazar."
-Romantic Times-





Yazarın daha önce İkinci Şanslar Durağı isimli kitabını okumuştum..O kitabı alırken Geç Gelem Mutluluk İsimli ilk kitabını da almıştım..İkisini arka arkaya okuyacaktım. Fakat İkinci Şanslar Durağı'ın okurken pek de severek okumadığım beklentimi karşılamadığı için Geç Gelen Mutluluk kitaplığımın diplerine doğru itildi..


Ve Gökyüzünün Uzak ucu isimli kitabımızı kütüphane de görünceye kadar...

 Açıkça söylemek gerekirse başlarda sıradan bir romans kitabını beklerken tüm duyguları içinde barındıran bir kitap çıktı karşıma...
Başlarda çok sarmadığını söyleyebilirim ancak sayfalar çevrildikçe çok yanıldığımı anladım..Bazen çok duygusal,bazen aile dramı,bazen de kahkahalar içinde okudum.Uzun zamandır böylesi güzel bir roman okuduğumu hatırlamıyorum.


Romanın en sevdiğim kahramanı kadın kahramanımız Callie idi. Bu kadar pozitif düşünen yüce gönüllü kalbi sevgi dolu birini görmedim tanımadım bilmiyorum. Hani bu kadarı da saflık da diye düşünebilirsiniz ki ben öyle düşündüm.....
 İki erkek vardı bu roman da ikisi de çok yakışıklı ancak birinin kalbi deyim yerinde ise altın gibi idi,,Diğeri ise adete kalbi yok gibiydi.


Mark ve Ian biri Callie'nin patronu diğeri kasabaya  yeni gelen veteriner idi..
İkisinin de hikayeleri çok farklı idi. İan soğuk görünümlü konuşmayı sevmeyen kendini ifade etmekte zorlanan Rus fedailerine benzeyen amansız bir adam...
Mark ise Callie'nin patronu onun aşık olduğu adam. Yaşadığı hayatı boyunca onu tanıyor..Çocukluğundan beri ona aşık.. Altı ay önce yaşadıkları yakınlıktan sonra  ilişkilerine ara vermek istediğini söyleyerek aralarındaki her şeyi askıya alır...


Ve tam da 30. yaş doğum günün de başka bir kadınla ona başka bir kadınla ciddi bir ilişki de olduğunu doğum günü hediyesini verirken açıklar..
Bu kadın en iyi müşterilerinin kızıdır...Üstelik iş yerinde de çalışmaya başlayacaktır..
Yaşadığı şok ve acı..Yaşadığı bu acı yüzünden ağladığını okurken içim parçalandı ..
Tam da doğum gününde ehliyetini değiştirmesi gerektiğini hatırlar.Sırada beklerken ağlayarak konuştuğu cep telefonu konuşmalarına kulak misafiri olan Rus suikastçı görünümlü bir adam adeta onunla dalga geçer...


Callie onun kasabanın yeni veterineri olduğunu daha sonra öğrenecektir...
İan ise yaşadığı çok kötü evlilik deneyiminden sonra bu küçük kasabaya kendini adeta atmıştır. Çok soğuk görünümlü iş kolik insanlarla ilişkisi oldukça zayıf olan biri olarak Callie'yi anlamakta biraz zorluk çeker..
Ancak daha sonra onun büyük kalbine tanık oldukça onun hakkında ki ön yargıları kırılır...



Daha fazla detay vermek istemiyorum. Okumaya çok geç kalmış olduğum bir romandı..Yazarın kaleminin gücünü bu romanda görmüş oldum. O yüzden ülkemizde ilk defa yayınlanan kitabı Geç Gelen Mutluluk isimli kitabını okuyacağım..

Yazarı okumak isteyenlere bir notum da yazarı yayın hakları şu anda hiçbir yayınevin de değil...Umarım bu yazarı haklarını bir yayınevi bir an önce almayı düşünür...
Kristan Higgins'in kitaplarını okumak istiyorsanız sahaflar da bulabilirsiniz..Tavsiye ederim...