28 Ocak 2016 Perşembe

Kor Adası-Kimberley Freeman



Orijinal Adı: Ember Island 
Edisyon Adı : Kor Adası
Yazar : Kimberley Freeman
Yayınevi: Arkadya Yayınları
Çeviri : Duygu Parsadan 
Goodreads Puanı :5/4
Puanım :5/5


Göz ardı ettiğiniz gerçekler er ya da geç çıkar karşınıza tamamlanmak için. Yüzleşin ki ruhunuz arınsın.

1891 yılının İngiltere'sinde Tilly Kirkland, rüya gibi bir evlilik yaptığını düşünürken kendini bir kâbusun tam ortasında bulur. Yaşadığı talihsizlikler onu Avustralya'ya, Kor Adası'nda bir malikâneye getirir. Burada bir yerel cezaevi müdürünün kızına mürebbiyelik yapacaktır. Aslında her günbatımında adeta bir kora dönüşen bu adaya hayatının cezasını çekmek için geldiğini anlayacaktır…

2012 yılında ünlü yazar Nina Jones, kafasını toparlamak ve yazmakta sıkıntı çektiği yeni hikâyesine odaklanmak için Avustralya'ya büyük büyükannesinden kalma malikâneye gelir. Ancak Starwater Malikânesi'nin duvarları, onun yıllardır sakladığı büyük sırrının kanıtlarıyla doludur. Keşfettiği her kanıt ise Nina'nın büyük bir gizemi çözmesini sağlayacaktır. 

Üçüncü kitabıyla hayranlarının kalbine bir kez daha kazınacak olan Kimberley Freeman'ın romanı Kor Adası, yarım kalan gerçeklerin sonsuza kadar saklı kalamayacağını ve ne olursa olsun kalbimizin sesine kulak vermemiz gerektiğini anlatıyor. 

"Geçmişle günümüz hikâyesini kusursuzca birleştiren bir roman. Aşk, tarih ve adeta gotik gizemi barındıran bu hikâye okuyucuların hoşuna gidecek." 
-Booklist-





Çok fazla uzatmadan yorumlayacağım..Zira yazar kendini okutuyor..Hakkını ise kalemi ile veriyor..Okuduğum üçüncü romanı..Kimberley Freeman da aşk ise aşk,tutku ise tutku, macera ise macera ve hayat dersi ise hayat dersi..
Aynı yayınevinde olan Sarah Jio'dan iddia ediyorum daha iyi yazar..
Kitabı ilk elime aldığımda beklentimi yüksek tutmamaya çalıştım. Çünkü diğer okuduğum kitaplarını da çok beğenerek okumuştum belki Kor Adası'nda biraz ibre aşağı doğru kayar diye düşündüm. Hani bazen olur ya ; çok sevdiğiniz bir yazar bazen bir kitabında istediğiniz performansı yakalayamaz ancak Kimberley Freeman beni yine ters köşe yaptı..


Sakin olarak başlayan bir kurgu öylesine bir hale geldi ki elimden bırakamadım. Elimden gelse her şeyi bir yana itip sadece kitabı okuyacaktım ancak olmadı elbette...
Yazar bir geçmiş bir günümüzden olmak üzere iki hikaye gibi görünse de üç kadının hikayesini  bir kitaba sığdırmış.
Tilly Geçmişinden kaçan,Nina ise geleceğini kurmaya çalışan bir kadın.
Geçmişteki hikaye daha çok hoşuma gitti. Geçmişteki hikayemiz 1891 yılında başlıyor. 1800'li yıllarda kadınların hala daha haklarının pek olmadığı bir devir ve kadınlar hala yapacakları evliliğe bağımlı..


Ancak kadın kahramanımız ve hikayesi oldukça sıra dışı. Büyük babasının bir anlamda oyunu ile yaptığı evliliğinde başına neredeyse gelmeyen kalmıyor.. Evliliği yüzünden yaşantısı kabusa dönüşüyor... Olaylar öylesine kontrolden çıkıyor ki kendisini bir anda Kor Adası'nda 13 yaşındaki bir genç kıza  takma isimle mürebbiyelik yaparken buluyor....Mahkumların cezasını çektiği bu ada da hayatının en mutlu ve mutsuz günlerini yaşıyor..
Tilly'nin zapt etmekte güçlük çektiği öfkesi burada da başını belaya sokuyor...Geçmişi ise ne yaparsa yapsın peşini bırakmıyor..Kendisini bir anda bir mahkuma yataklık yaparken buluyor...

Diğer hikayemiz de ise Nina Jones'un hikayesi; Kendisi yazar..Yıllar önce büyük annesinin notlarında bulduğu bir roman taslağını günümüz diline uygulayıp tekrar yazdıktan sonra çok ünlü bir yazar haline gelmiştir.Ancak Nina son romanında yazarların uğradığı tıkanma ile başı derttedir.Son kitabı bir türlü istediği gibi gitmemekte,ilerleyememektedir..Büyük annesi Elanor'dan kalan Kor Adasındaki evde kitabını yazabilmeyi ummaktadır.



Büyük annesi Elanor'un günlük ve yazılarını bulmayı umarken 13 yaşındaki Nell'in evin muhtelif yerlerine gizlediği günlükler ile karşılaşır..  Yazdığı kitabı bir anlamda unutarak günlüğün peşine düşer. Ona evin tamiri ile ilgilenen Joe isminde bir genç adam yardım eder.. Aralarında bir nevi çekim de olsa Nina bir daha gönlünü kaptırıp tekrar üzülmemeye özellikle yeni biten ilişkisinden sonra  bir daha aşık olmamaya kararlıdır..

Oldukça sıkı bir hikaye idi. Yazarın bende deniz Feneri Koyu hikayesi bir numara...Kor Adası ise ikinci sıra da. Yazarın yeni kitaplarını heyecan ile bekliyorum..


Tavsiyemdir..


Göz ardı ettiğiniz gerçekler er ya da geç çıkar karşınıza tamamlanmak için. Yüzleşin ki ruhunuz arınsın.

"Beklentiler mutluluğun düşmanıdır.''

24 Ocak 2016 Pazar

Bab-ı Esrar - Ahmet Ümit



Orijinal Adı : Bab-ı Esrar
Yazar: Ahmet Ümit
Yayınevi : Doğan Kitap,Everest Yayınları
Goodreads Puanı :5/3,72
Puanım 5/5




Okurken çok etkilendiğim bir roman oldu.İlk defa bir Ahmet Ümit romanı okudum. Tekrar tekrar okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. 
Yazar Polisiye,aşk,mistizm,gizem temaları ile harikalar yaratmış . 


Daha Önce Elif Şafak'ın Aşk romanını okuyup çok etkilenmiştim ancak Bab-ı Esrar'ı kurgu ve derinlik bakımından daha başarılı buldum.


Konya'da bir otel yangının araştırmak için görevli olan Karen diğer adı Kimya'nın bir mana da annesi ile kendisini yıllar önce terk eden babasını mana dünyasında aramasıydı romanın ana fikri bence.
Bir anlamda babasını affetmesinin hikayesi idi..


Karen babası anne ve kendisini terk ettiğinden beri onu içinde affedememişti..
Bir de çok sevdiği sevgilisi ile çocukları olacaktı. Sevgilisi çocuğu istemiyor iken Karen henüz karar verememişti.


Araştırma için gittiği Konya'ya adımını attığı andan itibaren rüya ile gerçek arasında yolculuk yapan gerçeği arayan bu kadının Şems Tebriz-i olan sahneleri beni çok etkiledi. 


Özellikle babası ile hesaplaştığı sahneyi ağlamaktan okuyamadım diyebilirim..

Okuyun okutturun....

Alıntılar



"Bir çocuğa beden verebilirsin ama onun kalbine, ruhuna tesir edemezsin. Herkes kendi hayatını yaşar, herkes kendini yaratır. Ama insanı, kendisine götüren köprü çok incedir, çok dar. Bir tek kendisinin geçmesine izin verir. Kan bağı bir imtiyaz değildir bu yolculukta. Aksine çoğu zaman aşılması zorlu bir engeldir, kırılması imkânsız kaim halkalardan oluşmuş bir zincir. İnsanın elini kolunu öyle bir bağlar ki, hiçbir zaman kurtulamazsın." "


Aklını öfkenin hükmünden kurtar. Öfke, akim gözlerini kör eder, gönlünü yılanların çöreklendiği taşlı bir tarlaya çevirir."


Sana dilsiz, dudaksız sözler söyleyeceğim
Bütün kulaklardan gizli sırlardan bahsedeceğim 
Bu sözleri sana, herkesin içinde söyleyeceğim
ama senden başka kimse duymayacak 
Kimse anlamayacak.


. "Kötülüğün olmadığı bir yerde iyiliğin değeri bilinmez. 
Ve ne varsa hepsi içimizde.
Celaleddin şu sözlerle anlatır bu hali. 'Bazen melekler kıskanır masumiyetimizi / bazen kötülüğümüzü görür de kaçacak yer arar şeytan.' Hayat şekle sokulamaz; nefes hapsedilemez, istek bağlanamaz, nefs hiçbir zaman tümüyle öldürülemez. İyi mi yararlıdır, yoksa kötü mü, her zaman bilinemez. Gün gelir bir kötülük, bin iyilikten daha faydalı olur."

... Onlar Kuran'da yazılanları olduğu gibi okuyorlardı. Oysa o yüce kitaptaki her bir harfin yüzlerce değişik anlamı, her sözcüğün binlerce manası vardır.


20 Ocak 2016 Çarşamba

Hayaller Gerçek Olunca-Cathy Maxwell


Orijinal Adı: When Dreams Come True
Edisyon Adı : Hayaller Gerçek Olunca
Yazar : Cathy Maxwell
Yayınevi : Pegasus Yayınları
Çeviri : Eylül Çavaç
Goodreads Puanı :5/3,71
Puanım :5/4,5

Cathy Maxwell'in en keyif aldığım romanı oldu. Oldukça akıcı,okurken sıkılmayacağınız bir roman.
Konu ve kurgu olarak ayakları yere basmasa da okurken oldukça keyif aldım.
Kitabın seri olmaması da keyfimi artırdı..
Çünkü masalımsı bir havası vardı.
Denizden gelen bir genç kız ve evlenmesi gereken bir asilzadenin sıra dışı hikayesi.
Ancak bu genç kız sokaklardan Madam İndrani tarafından kurtarılan ve erkeklere hizmet etmek,mutlu etmek için eğitilen bir genç kız idi.
Bu genç kızın adı Cennet yani Eden idi..Sıra dışı bir güzelliği vardı.. Onu sokaklara iten şartlar çok çetin idi. Ancak Eden'in iradesi,kararlılığı çelik gibi sağlamdı..


Madam İndrani yıllarca onu baktı yetiştirdi sonunda  müthiş bir para karşılığında bir Sultanın haremine sattı.
Bir gemi ile bu Sultan'a götürülecekti.Ancak denizde iken çıkan fırtına sayesinde kendine bir fırsat yaratarak kaçar..
Dalgalar onu Cornwall kasabası kıyılarına Penholow Kontu Pierce Kirrier Earl'le götürür..
Birbirlerine anında aşık olurlar..


Pierce ailenin kayıp edilen servetini  zekası ve cesareti sayesinde artırmış kasabanın bir numaralı adamı haline gelmiştir. 
Malikanesinde annesi ile birlikte yaşamaktadır. Annesinin aklında oğlunu kendine göre uygun bir aday ile evlendirmek vardır.
Pierce ise gerçekten aşık olup hayatını sevgisini paylaşabileceği bir eş düşünmektedir.
Fakat Eden'in geçmişi ikisini de sonsuza kadar ayıracak derece de aykırıdır.
Bu yüzden geçmişini onunla paylaşmak istemez ve hafızasını kaybetmiş gibi davranır.
Diğer yanda ise Sultan'ın adamları onu  her yerde aramaktadır..

Okurken büyük bir zevk aldığım bu romanı tavsiye ederim...




14 Ocak 2016 Perşembe

Fırtına Gülü-Corina Bomann


Orijinal Adı: Die Sturmrose
Edisyon Adı: Fırtına Gülü
Yazar : Corina Bomann
Yayınevi: Büyükada Yayıncılık
Çeviri: Yonca Karadağ
Goodreads Puanı :5/3,84
Puanım :5/4




Corina Bomann'ın okuduğum ikinci kitabı İmla yanlışları ile dolu bir kitap idi. Son okuma berbat idi. Anlamıyorum kontrol ederken bu derece de işi ciddiyetsizlik de ne oluyor.
Ancak yazar çok iyi.Puanını da imla yanlışlıkları yüzünden kırdım. Zira hikaye çok güzel idi. Okuyup takip edeceğim yeni bir yazar kazandım. İki kitap da çok güzel ve etkileyici idi.
Corina Bomann Charlotte Link'den sonra beğendiğim en iyi Alman yazar.
Genelde Almancadan çevrilen kitapları kendime göre biraz soğuk bulurdum. Yazar beni ters köşe yaptı.Hani o çok övülen Sarah Jio'dan hiçbir eksiği yok fazlası var.


Değişik bir yazar okumak isteyenler denemeli derim.
Yazar Almanya'nın tarihine büyük etki yapan Berlin Duvarının yıkılmasını ve etkilerini işleyen bir roman yazmış. 
Okurken çok etkiledi ..Savaşın insan hayatını nasıl da etkilediğini ve zamanında merak ettiğimiz demir perde ülkelerinde insanların hayatlarının nasıl olduğunun cevabını alıyorsunuz bu romanda.
Cevap almakla kalmıyorsunuz adeta yaşıyorsunuz.



Romandaki kadın ve erkek kahramanın hayatından çok etkilendim.
Annabel  Hansen kocasından kötü şekilde ayrıldıktan sonra,hayatını tekrar düzenlemeye karar verir..Başka bir şehre taşınarak reklamcılık mesleğine orada devam ettirmeye karar verir.
Ancak bu çok da kolay olmayacaktır.Çünkü kızı Leonie  hala onunla ilgilenmeyen babasını arayıp özlemektedir.




Tam da bu sıralarda yolu Christian Merten ile kesişir.. Görüp vurulduğu Fırtına Gülü isimli tekneyi alabilmek için önce rakip sonra ortak olurlar...
Fırtına Gülü'nün oldukça ilginç bir tarihi vardır. Almanya'nın birleşmeden önceki zamanında Doğu Almanya'dan Batı Almanya'ya kaçak yolcu taşınmıştır.
Annabel tekneyi incelerken içinde bir mektup bulur. Bu mektup da kaçak olarak yolculuk yapan bir kadının sevgilisine yazdığı bir mektuptur.



Christian'ın da tekne ile ilgili kötü anıları vardır. Bu tekne ikisinin de yollarını birleştirerek bir nevi geçmişleri ile hesaplaşmalarını sağlayacaktır.
Fırtına Gülü'nü restore ederek bir restaurant haline getirmeye karar verirler. Onunla yolculuk yapanları davet ederek hatırlarını anacak bir açılış yapmaya karar verirler.

Annabel'in bu araştırmaları yaparken başka bir amacı da vardır. Onu küçük yaşta terk eden annesini bulup geçmişi ile hesaplaşmak..

Çok etkili ve dramatik bir hikaye idi.Çok beğenerek okuduğum bir kitap idi. Özellikle sonlarına doğru çok etkilendiğimi söylemeliyim..
Yazarın kalemi çok güzel. Okurken size aynı anda bir çok duyguyu hissettirdiği gibi acaba benim başıma bu olay gelseydi ne yapardım diye de sorgulattırıyor..
Değişik bir kitap okumak istiyorsanız bu romanı tavsiye ederim..





10 Ocak 2016 Pazar

Kelebek Adası-Corina Bomann

Orijinal Adı :Die Schmetterlingsinsel
Edisyon Adı : Kelebek Adası 
Yazar: Corina Bomann 
Yayınevi : Pegasus Yayınları
Çeviri : Ragıp Minareci
Goodreads Puanı : 5/3,79
Puanım :5/4






Cidden çok güzel bir kitap idi..Güzel bir kurgusu vardı...Geçmiş ile bugün arasında iki ayrı hikaye birbirine bağlantılı idi..Yazarın kalemini Kate Morton, Kimberley Freeman ve Sarah Jio'ya benzettim. Alman yazarları çok sık okumuyorum ancak Corina Bomann'ı takip edeceğim favori yazarlar listesine ekledim..
Hikaye müthiş heyecanlı idi,ortalara doğru kitap biraz durağanlaştı fakat sonradan kendini toparladı.. Geçmişteki hikayeyi çok daha etkileyici buldum yazar Grace'in sonunu daha işleseydi  çok güzel olurdu bence .. 
Sri Lanka ile İngiltere arasında geçen gizemli egzotik aşk ve macera dolu bir romandı.


Cidden çok etkilendim kendi kendime bu yazar için bir nevi kumar oynadım..
Sadece Goodreads yorumlarına bakarak kitap almaya devam edeceğim..Özellikle yabancı okuyucuların tarafsız yorumlarına göre kitap almak çok daha iyi olduğunu bu kararım ile kanıtlanmış oldu..



Konusuna gelince;
Tremayne Malikanesi kadınlarının hikayesi idi roman..Ailenin geçmişinden gelen bir gizem onu çözme görevi verilen ailenin son üyesi Diana ve gizeme konu olan Grace'in hikayesi.

Tremayne Malikanesi

Diana Almanya'da Serbest avukatlık yapmaktadır,kocasının ihanetini görünceye kadar evliliğini sorgulamaktan da kaçınmıştır..
Evliliğinde bu sorunları yaşarken İngiltere'den teyzesinin çalışanı Bay Green'den bir telefon gelir acil İngiltere'ye çağrılmaktadır. Teyzesi rahatsızlanmış onu görmek istemektedir..
Ölmek üzere olan yaşlı teyzesinin son isteği aileyi lanetleyen bir sırrı çözmesidir.. Özel hayatı tam da çıkmaza girmiş olan ve teyzesinin durumu ile oldukça sarsılan Diana'nın hayatı çok özel bir döneme girmiştir.. Tüm işlerini askıya alarak teyzesinin arzusunu yerine getirmeye karar verir..
Aile sırrını çözmek için eski arkadaşından yardım alır..Arkadaşı da onu Jonathan Sighn'e yönlendirir..
Bu genç adam ile bir nevi egzotik bir yolculuğa çıkarak ailenin gizemli lanetini araştırırken kendi iç dünyasında da yolculuğa çıkar..

Sri Lanka

Grace Tremayne 'in hikayesi ise çok daha fazla ilgimi çekti. Bu genç kızın ailesi ile birlikte geldiği Sri Lanka'ya belki isteyerek gelmemişti Londra'da iple çektiği tanıtım balosunu da kaçırmış tarihi belirlenemeyen bir tarihe ertelenmişti...Aslında Londra'da babasının işleri iyi gitmiyordu Amcası Richard Tremayne bundan daha iyi bir zamanda vefat edip babasına miras bırakmasaydı aile olarak çok daha kötü durumlara düşebilirlerdi de...

İstemeyerek geldiği bu egzotik ülkeye zamanla alıştı sonra ise hayatının aşkını burada buldu..Ancak aşık olduğu adam bir melez idi..Uzak doğu özellikle Hindastan'da hüküm süren bu Kast sistemine göre bu genç adam ile birleşmesi mümkün değildi. 
Bir de ona göz koyan çok kötü niyetli bir adam da vardı...Grace'in ve sevdiği adamın felaketine sebep olacak bu adam gerçek yüzünü sadece Grace'e gösteriyordu...


Güzel bir romandı..Konu çok güzeldi..Grace'in hikayesi beni çok etkiledi..
Bu romanın konusu bence Kate Morton 'a çok yakışırdı..Tam da onun yazması gereken bir romandı bence.

Aynı hikayeyi onun kaleminden okumayı çok isterdim..
Yine de iyi bir yazar daha keşfetmenin derin mutluluğu içindeyim..



Çeviri genel anlamda sorunsuz idi son zamanlarda moda olan hissetmenin yerine kullanılan duyumsamak kelimesi cidden sırıtıyordu..Çevirmenin ısrarla bu kelimeyi kullanması romana zoraki olarak ilave edilmiş gibi duruyordu...

Böylesi tarihi ,gizemli ve egzotik tutkulu hikayeleri seviyorsanız ve bir de çay tutkunu iseniz bu kitabı bir denemenizi öneririm..

Bazı sahnelerinde ;
O çayların nasıl üretildiğini anlatması kokularını tarif edilmesi müthiş idi..
Sri Lanka'nın diğer adının Seylan olduğunu biliyordum ama diğer adının Kelebek Adası olduğunu da bilmiyordum..
Çay hakkında çok şeyler öğrenmiş oldum..





Diana odada dolaşırken cam kırıkları sinir bozucu bir şekilde parıldıyor ve ayakkabılarının altında çıtırdıyordu. Alacağı bir banyo o anda ruhunu dengeleyip duygularının yerli yerine oturmasını sağlayacaktı.
Soyunduktan sonra aynada kendini izlerken içi tuhaf oldu. O kadında bende olmayan ne var, diye sormaya ihtiyacı var mıydı?
Otuz altı yaşındaydı ve yaşını hiç göstermiyordu. Onu yakından tanımayanlar, yirmili yaşların sonunda olduğunu tahmin ediyorlardı. Reklamlara göre, saçlarda otuzlu yaşların ortasında beliren ilk beyaz teller ona hiç uğramamıştı. Simsiyah saçları, kolları gibi bronz rengi omuzlarına kadife gibi dökülüyordu. Güneş yanığı tenine ekibindeki kadınlar ve arkadaşları her zaman imrenirlerdi. Çok antrenmanlı sayılmasa da incecik olan bedeninin kalanı, uzuvlarının rengini alabilmek için deniz kenarında geçireceği tatili iple çekiyordu.
Tatil, diye iç geçirdi Diana, duş kabinine girerken. Bu rezilliği unutabilmek için belki de bir seyahate çıkmalıydı.

************

“Şu melezden, Vikrama denen adamdan söz ediyorum. Yakışıklı herif, hakkını yiyemem. Hedefe ulaşmak için sana nasıl yaklaşılması gerektiğini anlaşılan çok iyi biliyor.”
Grace, ayağının altındaki zeminin çekildiğini hissetti.
Böylece eteğini sıyıran, kalçalarını ezen, sonra da bacaklarının arasına giren ele direnecek gücü kendinde bulamadı.


7 Ocak 2016 Perşembe

Bir Masum Menekşe-Kathryn Kramer

Orijinal Adı: Desire's Masquerade
Edisyon Adı: Bir Masum Menekşe
Yazar : Kathryn Kramer
Yayınevi : Novella Yayınları
Çeviri : Arzu Şensoy
Goodreads Puanı .5/2,89
Puanım :5/5



Uzun zamandır konu,kurgu ve duygusal sahneler ile böylesine taçlandırılmış bir kitap okumamıştım. Tarihi mekanlarda adeta yaşayarak sayfaları nasıl çevirdiğimi bilemeyerek okuduğum bir roman oldu. 
Novella yayınları'nı  böylesi bir yazarı keşfedip ortaya çıkardığı için tebrik etmek istiyorum...Yazarı araştırdığımda da Kathryn Hockett ,Kathryn Vickery isimleri ile yayımlanan romanları olduğunu gördüm..
Elimde olmadan yazarın diğer kitaplarını da merak ettim...


Roman 1483 Yılı İngiltere'sinden başlayarak O yılların Venedik şehrinin sihirli büyülü mekanına götürüyor ...
O yıllar da Plantagenet hanedanı tahtta. Kadın kahramanımız Lady Madrigal Kral Richard'ın korumasında bir genç kız..
Erkek kahramanımız ise dönem de yaşanan Güller Savaşı'ndan sonra elinden toprakları alınan bir asilzade..Babasının ölümünden Madrigal'ın babasını sorumlu tutuyor..

İlk anda onu gördüğünde adeta çarpılmış olmasına rağmen,kibir ve sabir fikirliliği yüzünden Madrigal'a çok acı çektiriyor..
Madrigal ise bu genç adama olan aşkı yüzünden tereddütsüz ölümüne maceralara atlıyor. Beraber gittikleri Venedik'te dilenciler ile birlikte bile yaşıyor...
Ne yapıyorsa bu genç adamın katı kalbini yumuşatamıyor..
Kendisine olan tepkisi yüzünden erkek kılığına girip yanında olmaya katlanıyor..aşkını ise bir maskenin ardından yaşamak zorunda kalıyor..



Daha fazla detay vermek istemiyorum..Yazarın sihirli kalemi ile tanışmak istiyorsanız tavsiye ederim..



Ancak ben romanı çok sevdim tam da istediğim gibi bir romandı..O anlatım o betimleme ve tasfirler...Malum organların olmadığı aşk sahneleri..Adeta uçurdu beni ..Rahatsızlığım olmasaydı çok daha önce bitirebileceğim bir kitap idi..
Bu yazarın diğer kitaplarını da en yakın zamanda okumak istiyorum..
Novella Yayınlarını tebrik etmek istiyorum....Zira kapaktan çeviriye kadar kusur bulamadığım bir roman idi... 


Sıradan donuk bir Tudor dönemi kitabını okumayı düşünürken muhteşem bir roman çıktı karşıma..Allahtan Goodreads'te puanlamanın çok uzun zamandır yapılmadığını sevgili Hafize Özaslan  tarafından uyarıldım..Çünkü yazar uzun zamandır yazmıyor görünüyor diiye düşünürken..Yazarın başka isimler ile de bir hayli yazmış olduğunu gördüm...

Kathryn Hockett ve Kathryn Vickery 

Yazarı favorilerime ekledim bile..Eğer tarihi büyülü mekanlardan hoşlanıyorsanız macera ve savaş temalarını seviyorsanız bir de tutkulu bir aşk okumayı seviyorsanız bu roman tam da size göre...