20 Kasım 2013 Çarşamba

Benden Önceki Kadın - Dorothy Koomson


Kitabın Adı : Benden Önceki Kadın
Yazar:          Dorothy Koomson
Orjinal Adı : The Woman He Loved Before
Goodreads Puanı : 5/4,03
Puanım :    5/4,5

Muhteşem bir kurgusu olan bir kitap okudum..İlk defa okuduğum bir yazar..Romantik Gerilimin muhteşem bir örneği bence...Dorothy Koomson daha önce ülkemizde Artemis yayınlarının çıkarmış olduğu  En Yakın Arkadaşımın Kızı romanı ile tanınmış ama ben okumadım o romanı. Bundan böyle takip edeceğim bir yazar olacak..

Güzellik uzmanı bir sıradan kadın olan Libby Liberty  ile muhteşem zengin ve karizmatik Jack Britcham'ın sıra dışı hikayesi.Yazar hikayeyi karakterlerin anlatımlarından kurgulamış.Bu tip birincil anlatımları sevmem aslında ama hikaye  o kadar akıcı ve kusursuz şekilde kurgulanmış ki okurken mest oldum diyebilirim.

Karakterler olağan üstü canlandırılmış.Hikayenin dozajını  ise yazar kademe kademe artırıp sonlarına doğru yerinizde duramıyorsunuz okurken...Özgün ve değişik bir kurguda kitap okumak istiyorsanız tam size göre bir kitap..

Benden önceki kadın adından anlaşılacağı gibi Libby'nin evlendiği adamın ilk karısının da yer aldığı bir hikaye.. Eve Britcham Jack'in ilk karısı ilk aşkı ilk birlikte olduğu kadın..Evet yanlış anlamadınız ilk birlikte olduğu kadın..Karısı evde bir kazada vefat edince yıllarca kendine gelememiş bir adam..

Libby Lİberty ile bir araba galerisinde karşılaşıyorlar ama hoş bir şekilde değil...Libby onu uzun zamandan sonra ilk uğraştıran yüz vermeyen bir kadın..Onu zorluyor..Fakat karşısındaki adamın çok değişik bir karakterde olduğunu anlıyor ondan uzak durmaya çalışsa da Jack'in merakı ve ısrarlı tutumu yüzünden birlikte olmaya başlıyorlar ama her şey sıra dışı şekilde başlıyor ve öyle devam ediyor..Ve evleniyorlar..

Evlendikten sonra Libby'nin farkettiği şey ilk karısına adeta taptığı ve onu unutamadığı öyle ki evinde hale Eve'in eşyaları ve giyecekleri bir mabet gibi Jack tarafından saklanıyor...Zaman geçtikçe Jack'i ve ailesini yakından tanıdıkça Libby kocasının sevgiye ne kadar muhtaç olduğunu ama bazı şeyleri özellikle ilk karısı Eve'i aralarına soktuğunu  kabullense de bu canını oldukça acıtıyor..Onu anlamaya çalışıyor..

Bu zorluklardan sonra birde  kocası Jack ile geçirdiği trafik kazası zaten zor olan ilişkilerini daha da zorluyor..Geçirdiği trafik kazasında kocasının suçlandığını öğrenmek onu oldukça üzüyor..Aynı şekilde Eve'in ölümünden de sorumlu tutulması ile şaşkına uğruyor..Fakat kazadan sonra Libby çok zor durumda adeta ruhsal travma geçiriyor ve depresyona giriyor..

Yazar bunu o kadar yalın bir dille anlatmış ki o depresyonu çektiği acıları birebir hissediyorsunuz..Ve Libby sonunda evde bir gün Eve'in köşe bucak sakladığı günlüğü buluyor..Bu günlüğü ev inden annesinen ayrılmak zorunda kaldığından beri tutmaktadır..Hayatının bir çok sırları bu günlükte mevcuttur..Libby kocasının bu günlükten haberi olup olmadığını bilmemektedir..Fakat bulmak zorunda olduğu cevaplar Eve'i merak etmesi sonucunda  suçluluk ile okumaya başlıyor..

Günlüğü okurken de yaşadıkları olaylar ile hikaye daha da heyecanlanıyor elinizden bırakamıyorsunuz...
İşte tam da okumak istediğim kuvvetli kurgu ve yaratıcılıkta bir roman..Romantik Gerilimi sevenler bu kitabı elinizden bırakamayacaksınız...Şiddet ile  tavsiye ederim...


Kitaptan Alıntı : 
"Libby" 

Jack'i düşündüğümde, Brighton Rıhtımı'nın sonundaki mini eğlence treninden yalpalayarak indikten sonra titreyen bacaklarla yürüyüşümüzü aklıma getirmeye çalışıyorum. Çakıl taşlı kumsalda havı dökülmüş bir battaniyede uzanmış yatarken ağzıma doldurduğu yapış yapış pamukşekeri bulutlarını aklıma getirmeye çalışıyorum. Sinemanın ön sırasında otururken gömleğimin ceplerine avuç avuç patlamış mısır dolduruşunu aklıma getirmeye çalışıyorum. Gözlerimden yaşlar gelip, iki büklüm olana ve nefessiz kalana kadar kahkahalarla gülüşlerimizi aklıma getirmeye çalışıyorum. 

"Libby, Libby, haydi, uyan artık. Sakın şimdi uyuma." Nazik, dürtükleyici ve hafiften yalvaran bir sesi var. 

Gözlerimi açıyorum ve adamı net olarak seçemiyorum. Yumuşak, yalvaran sesli adamın bulanık bir görüntüsü var ve gözlerimi kırpıştırmam da görüntüyü netleştirmeye yetmiyor. Yüzüm ıslak, başım dönüyor ve çok üşüyorum. Ve her yanım aynı anda ağrıyor. 

"Uslu kız" diyor adam. "Gözlerini açık tutmaya çalış, olur mu? Uyumamaya çalış. Benim kim olduğumu biliyor musun? Beni hatırladın mı?" 

Ağzımdan çıkan sözcüklerin sesi dönüştüğünü düşünmesem de "Sam" diyorum. "Sen bir itfaiyecisin, yani adın Sam." 

Artık yüzü daha net görünüyor, bulanık görüntü hafiflemeye başlıyor. Adamın yüz hatlarını daha iyi seçebildiğim için yüzündeki karanlığı delip geçen gülümseyişi görüyorum. "Bayağı yaklaştın sayılır" diyor adam. 

"Ölecek miyim?" diye soruyorum adama. Bir kez daha, sözlerimin ses dönüştüğünden emin olamıyorum, ama İtfaiyeci Sam beni anlıyormuş gibi görünüyor. 

"Yardım etmeyi başarabilirsem ölmeyeceksin" diyor ve yine gülümsüyor. Erkek kardeşime bu kadar çok benzemeseydi -onun gibi yumuşak hatları, koyu kahverengi teni ve parlak, siyaha çalan gözleri olmasaydı- adama vurulmam işten bile değildi. Ama zaten insanın kahramanlarla yaşaması gereken şey de bu değil midir? Onlara âşık olmanız beklenir. 

Korkudan çok merak duygusuyla "Otomobil patlayacak mı?" diye soruyorum. 

"Hayır. Bu sadece filmlerde olur." 

"Ben de Jack'e öyle demiştim. Bana inandığını sanmıyorum." 

"Bana ondan bahsetsene." 

"Jack'ten mi?" 

"Evet. Biraz önce bana anlatıyordun." 

"Jack..." 

Jack'i düşündüğümde, sözde bizim yuvamız olan evin bodrum katında duran ve anahtarı olmayan kilitli dolabı aklıma getirmemeye çalışıyorum. Onu karanlıkta yapayalnız dizlerini karnına çekmiş, eski filmleri seyrederken ağlayan haliyle aklıma getirmemeye çalışıyorum. Akşam yemeğinde karşısında oturup, onun ne zamandan beri benim için bir yabancıya dönüştüğünü kendime sorduğumu aklıma getirmemeye çalışıyorum. Bir de, zamanın, şifa veren ellerini ona uzatacağı ve yüreğini tüm içtenliğiyle bana açabilmesini sağlayacak yaralanmamışlık halini ona bahşedeceği anın ne zaman geleceğini düşünmemeye çalışıyorum. 

"Libby, Libby, hadi ama. Bana kocandan bahset." 

--- 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder